Altepe ile Karayılan!  Raconu kim keser?

02 Ekim 2017 Pazartesi, 00:56
alim şahin1

Sosyal medyada iki gündür karakola ifade vermeye çağrılan savcılığa şikayette bulunulan AK Parti’li yönetici Fatih Karayılan’la ilgili bir yazı okudum.

Hatta Özlem yağmur Buğday kendisine özel bir parantez açmış.

Ak Parti’nin içinde hizmet yapan birçok insanı tanıdığım için dikkatimi çekti esasında.

Fatih Karayılan kimdir? Sorusu aklıma geldi ilk önce.

Osmangazi ilçede başkan yardımcılığı yapmış, yanılmıyorsam bir referandum seçim yaşamış, saha çalışmalarında şimdi ki başbakan yardımcısı Sayın Hakan Çavuşoğlu’nun ekibinde bulunmuş, Hüseyin Şahin, Bennur Karaburun, Cemalettin Kani Torun yani neticede Ak parti milletvekillerinin çalışmalarında katkısı olmuş bir isim.

Parti tabanında sevilen sayılan dik duruşu olan çok ta ikballeri uğruna davasını ve inandıklarını satmayan birisi.

Ortak arkadaşlarımızla birçok Urfa seyahatinde bulunma şansı elde etmiştim kendisiyle.

Daha yakinen tanıma fırsatı bulduğum için söylüyorum.

Yani Fatih Karayılan terörist başı Murat Karayılan’ın akrabası değil ya da bir kan bağı yok.

Bursa’da yetişmiş Bursa’yı bilen Bursa’nın katıksız saf evladı bir isim.

Şimdi bu minvalde bu kişiyi sosyal medyada bana böyle böyle dedi diye karakola çektirip ifade verdirmek neyin nesi.

Ya Allah aşkına biz ne ara böyle olduk.

Dışınızda ki düşmanları bırakıp içinizde birbirinizi mi yer oldunuz.

Oysa biz şu ana kadar Başkan Recep Altepe’den bir tane FETÖ’cüyü şikayet ettiğini açıkça duymadık. Karakola çektirdiğini de duymadık.

Ya da Bursa’da bu kadar olaylar oldu bu PKK’lıdır bu öyle yapmıştır diye bir şikayette yansımadı hafızam yanıltmıyorsa.

Şimdi bu insanı koca kafa dedi diye şikayet ediyorsunuz.

Allah aşkına sosyal medyayı aç bak yanındaki en samimi çalıştığın arkadaşların üçlü dörtlü toplantılarında sana bu şekilde ifade ediyorlar.

Bu lakabı kendisi mi taktı sanıyorsun..

Geçenlerde bir haber okudum Adnan Oktar kendisine bir ekip kurmuş kediciklerine hakaret edenlere hukuk bürosu sayesinde anında dava açıyorlarmış.

Ne fark var şimdi.

Giderayak Cemalettin Torun disipline verdi de ne oldu.

Sayın Torun çalıştığım gazetede şahsıma dair onlarca dava açtı da ne oldu?

İktidar gücü ve hukuk adamı olduğu halde.

Unutmadan söyleyeyim.

Parasal gücü elinde olan Adnan Oktar bana da dava açtı.

Ama kedicikleriyle işim olmaz.

Direk kendisine hedef aldığım için.

Ama ne Cemalettin Torun ne de Adnan Oktar açtığı davaların tümün kaybettiler.

Yani benim davam belli gerçekte dava adamıyım, Davalar değil.

Sayın Karayılan’da dava adamı.

Davalar peşinde koşanlar ebedi iflah olmaz.

Kazanamadılar, kazanamazlar kazanamayacaklar.

Sizde öyle..

Dava açıp ta kaybedenler kervanına katılanlar toplum nezdinde de acı gerçeği yaşamak zorunda kalıyor.

Dava açıp rezil olmak var işin içinde.

Ya Allah aşkına bırakın bu basit işleri.

Memleketin hali ortada yedi düvele karşı REİS ‘savaş veriyoruz’ diyor, siz kendi içinizde kendi adamlarınızı saha elamanlarınızı harcıyorsunuz.

Bence bir büyük olarak varsa bir hatası çekip içeriye konuşun.

Hani kol kırılır yen içinde kalırdı sizde.

Yıllarca bunu savunmadınız mı?

Davca bilincinde görev istenmez verilir demediniz mi?

Bu görevleri kendiniz istediniz duraklarda beklediniz, şimdi makama gelince anlaştığınız hukuk büroları vasıtasıyla racon kesiyorsunuz.

Yoksa ben mi anlatamadım galiba size.

Raconu bu parti de bir tek REİS keser.

Ben değil REİS öyle diyor…

Onu da geçtim bazı partili arkadaşları ocusun bucusun diye işten attırdığınız söyleniyor.

Allah aşkına Bülent Arınç bile size kameralar önünde hakaret ederken mahkemeye taşımadığınız hakaret unsurlarını incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerde mahkeme koridorlarına itmeyi Cemalettin Torun’dan mı öğrendiniz.

Her gelen güce göre değil siyasette bence omurgalı olmak çok önemli.

Bir duruşu olmalı insanın.

O duruşu da makamlar ve mevkiler değiştirmemeli.

Son sözüm şu.

Hazreti Ali UHUD savaşında en azılı düşmanını yere sermiş kellesini tam uçuracağı anda yüzüne tüküren düşmanını yüzüne tükürdü diye öldürmedi.

Düşman sebebini sorduğunda “Seni bu savaşta Allah için öldürecektim. Ama yüzüme tükürünce nefsime yenik düşüp nefsim için öldürmüş olacaktım. Bu yüzden öldürmedim” dedi.

Şimdi size tavsiyem nefsiniz için değil Allah rızası için davranmaya çalışın.
İnsanı anlatılanla değil tanıyarak davranmaya çalışın.

Hiçbir varlıkta olmayan İnsanın en değerli hazinesi olan İletişim dilini kullanın.

Yani iletişim kurun.

Bunu yapmıyorsanız diğer yaratılanlardan ne farkımız olur.

Cemalettin Torun politikası izlerseniz aynı kaderi yaşarsınız.

İnsanlara dokunun.

Gönül alın gönül verin.

Konuşup kaynaşın.

Mest olun mest edin.

Sevin sevilin.

Yanlışları konuşarak düzeltin düşman edinmeyin.

Kendinize cephe açmayın.

Açılırsa yarın en küçük bir şeyde hiç ummadığınız yerde karşınıza çıkar.

Yani sonuçta kaybedenlerden olursunuz.

Çağlar boyu süre gelen kaide budur.

İddiam şu; dost acı söyler ama gerçeği söyler.

İşte ben hep acı söylüyorum.

Çünkü yanınızdakiler bugünün dostu. Gerçek dost hem bugün hem yarın için acı söyleyendir.

Büyük anam ve de can anam hep şunu söyler.

Evladım seni güldürenin değil ağlatanın yanına git.

Çünkü o gerçek dosttur.

Yani gerçeği söyleyen dost ağlayan kişiye çözümün kolaylığını da sunar.

Ha soramadan edemedim.

FETÖ illeti Bursa’ya çökerken siz neredeydiniz?

Kalın sağlıcakla..

 

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz