Bursa MEB’de tuz koktu! Sabahattin Dülger’in sorumsuzluğu ve zincirleme etkisi..!

16 Şubat 2021 Salı, 18:01
Alim Şahin

Bursa MEB (İL Milli Eğitim) camiasında eğitimin yerlerde süründüğü ve bir çok konuda rant ve adamcılık ilkesinin ön plana çıktığı eğitimin ikinci üçüncü plana atıldığı bir yapıdan bahsediyorduk.
Hal böyleyken geçmişten süre gelen rahatsızlık 2021 sezonuna katlanarak sarktığına yönelik amansız şikayetler birbirine kovalamaya devam ediyor…

Tüm olumsuzluklara bu zamana kadar göz yuman siyasi aktörlerinde bu büyük vebalde en üst düzeyde sorumlu olduğunu hatırlatalım.

2017’de göreve gelen Sabahattin DÜLGER, Mevcut Müdür yardımcılarından birçoğu ile yollarını ayırmıştı. Mesela Bekir ARSLAN bunun en büyük delilidir. Yıllardır Bursa Milli eğitim camiasında görev yapıp, yatarak emekliliğini bekleyen Mustafa BİLİCİ’de bunun en büyük delilidir. Bunların hiçbir yaralı parmağa zehir bile damlamadığı şikayetlerin ana konusu olmuştu.
Mustafa KAHYA Müdür yardımcısı, Dili ve tavrıyla camiaya itici olduğu imajı bırakan Uygar UMUT‘ta aynı kategoriye giren diğer isimlerdi.

Son 3 yılda İl Arge başta olmak üzere çalışma komisyonlarına, kitap yazma komisyonlarına, proje okullarına görevlendirilen öğretmenlere bakıldığında KALDER’in ağırlığı net bir şekilde görülmektedir.

Bunda da başta İl Müdürü Sabahattin DÜLGER, Uygar UMUT, Bekir ARSLAN, Maalesef Mesleki eğitimin kapısını sonuna kadar KALDER’in kucağına atan kendininde üyesi olduğu, Başta gözde Mesleki ve Teknik Eğitim Okullarından olan Tophane MTAL atanan Murat TAŞDELEN ve Nilüferdeki Otomotiv MTAL Müdürü Metin SEZER olduğu şikayetleri tavan yapmıştı.

Tüm bu durumun tek sebebi ise maalesef şikayetlere en çok ismi geçenler olarak BÜLENT ALTUNTAŞ ve SABAHATTİN DÜLGER’dir.

İlde etkin olan Foterli Kalder’in beyni olan Rehber öğretmeni ERHAN AĞBABA bir okulda öğretmen iken şuan milli eğitimin en etkin adamı.

Foteri kot pantolonu ve çizmelerini hiç çıkarmadan vali ve il müdürünün odasına girer çıkar kimse bir şey demez..diyemez..!” şeklinde tepki ve şikayetleri sürekli gündemde olan bu kişi kural kaideleri hiçe sayan olarak camiada isim yapmış durumda.

Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere kendisinin de bir takım siyasi çevrelerce getirilmesinden mukabil bir duruş gösteremeyen Sabahattin DÜLGER ne kendi kurum müdürlerine ne de İlçe Müdürlerine karşı bir duruş ve otorite sağlayamadığı öne çıkıyor.

Yani batan geminin malları kafa yapısıyla bakılan bir camia haline getirilen MEB her geçen gün tiksindirici gelişmelerin yaşanmasına neden oluyordu.

Bunu gören birçok okul müdürü de deyim yerindeyse tabiat boşluk kabul etmez misali kendi bağımsızlıklarını ilan etmiş gibi şikayetlere konu oluyordu.

Bunun en belirgin ve net örneği Hamitler Şükrü Naili Paşa Ortaokulu öğretmen öğrenci velilerinin şikayet yağmuru ve isyanının tavan yapmasıydı.

Unutulmamalıdır ki, bir şey her zaman iyi demekle iyi olmaz.

Sürekli problemleri Sümen altı yapmak, ağırlığı olan herkesi görmemezlikten gelmek, Türkiye’nin en büyük 4. Büyük şehrinde eğitim camiasının kendi kendine gitmesini beklemek beyhude bir bekleyiştir.

Bu anlamda Bursa MEB il Müdürü Sabahattin Dülger’in keyfi takıntısı ve bazı sendikal ve siyasi üstleri doğrultusunda eğitim sorumluluğunu ikinci plana attığına yönelik rahatsızlık camianın gündeminde ilk sırasına yükselmiş durumda.

İşte bu gidişe dur demesi gereken başta İl Milli eğitim Müdürü ve ekibidir.

Peki “Dur” demesi gerekenler neler yapıyor?

Şükrü Naili Paşa Ortaokulun’dan aklınıza gelen her türlü kepazeliğin yaşandığına dair şikayetler yaklaşık üç yıl öncesine dayanıyor.

Bu zamana kadar göstermelik soruşturmayla geçiştiren Müdür ve yönetimiyle alakalı şikayetlerin gereğince hiç bir sonuca gidilememesi, Okul Müdürünün adeta “bana kimse dokunamaz” tavrını güçlendirmiş, buna karşı bazı öğretmen ve veliler konuyu medyaya taşımak zorunda kalmıştı.

Hala bu okul yönetimiyle alakalı bir çalışma yapamayan il müdürünün adeta yaşananları görmezden gelmesi, hatta “soruşturma açtım sonucu size bildireceğim” diyerek yıllar geçmesine rağmen tarafımıza her hangi bir sonuca gidilmediğine dair bilgi gelmemesi, kısaca olayın üstünü ört bas etme gibi göstermelik soruşturmalarla kişilere daha fazla imtiyaz tanınması gibi tavır takınmasına neden oluyordu. Bu da öğretmen öğrenci velilerin beklentisini boşa çıkardığı ve şikayetlerin katlanarak artmasına neden olmasına zemin hazırlıyordu.

Bu olayda da görüleceği üzere Bursa Milli Eğitim camiasında yaşanan tüm sıkıntı ve skandalların ana müsebbibi İL müdürü Sabahattin Dülger olduğuna yönelik tepkilerin çoğaldığı görülüyor.

SOYGUNA GÖZ YUMAN ZİHNİYET
Her yıl okul kayıtlarında merkez ilçeler Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım’ın bazı okullarında 10.000 liraları bulan kayıt ücretleriyle ilgili gözyaşlarına ve sızlanışlara başta İl Milli Eğitim ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri sağır ve dilsiz kalıyor.

Bazı okul müdürlerinin ise öğretmenlere ve velilere yönelik yapılan zulmü görmezlikten geldiğine dair amansız şikayetler söz konusu.
Bunlara onlarca okul ve idareci örnek verilebilir.

Okul Aile birlikleri gelirleri ve Kayıt dönemi Cimer başvuruları, şikayet dilekçeleri bunun delilidir.

Neden ve niçin bunun önüne geçilememekte, Bursa gibi tarih ve kültürü asırlar öncesine dayanan bir medeniyet ve Türkiye’nin dördüncü büyük kentte eğitim camiasının şirazesi kaymış, eğitim camiasını düzene sokamayanlar her türlü rant ve menfaat çarkının içinde yüzülmesine göz yumar hale gelmiş.
Bunun nedeni ne olduğunu eğitimcilerin çoğu biliyordur ama ben de altını kalınca çizeyim.

SİYASET VE SENDİKA SÖMÜRÜSÜ!
Durum çok açık ve nettir.
“Siyaset ve STK’lar eğitim camiasını işgal etmişlerdir.”
Bunun başka Lam’ı Cim’i yok.
Mevcut idareciler bu iki kutba göbekten bağlı ve borçlu olduklarından ses çıkaramamakta irade gösterememektedir.
Kısaca eğitim camiası başıboş yolunu kaybetmiş bir durumdadır.
İş bilen katkı koyan birçok eğitimci ve idareci de bu durumlardan dolayı kabuğuna çekilmiş durumu hazin ve hüzün içinde izlemekle yetinmektedir.

2014 yılında atanan İlçe Müdürleri de birkaçının dışında miadını doldurmuş, “itaat et huzur bul, görmezlikten gel, her şeyi sümen altı yap, konuşma konuşturma” tutumlarıyla eğitim camiasını ateşe atıyorlar..

Nilüfer İlçe Milli Eğitim Müdürü M. Muharrem TÜFEKÇİ, Yıldırım İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa SEVİNÇ başta olmak üzere birçok ilçe müdürü birilerinin emir erliğini yapmakta ya da “nerden atandım ben buralara layık mıyım daha iyi yerler de olmalıyım” diyerek kendini darı ambarında görmesine neden oluyor…

Ataması gerçekleşsin diye gece gündüz bakanlığın kapısında yatılarak gerçekleştirilen Kestel İlçe Milli eğitim Müdürü de bunlardan birisidir.

SABAHATTİN DÜLGER’in istememesine rağmen birilerinin zorla atadığı ilçe milli eğitim müdürü nasıl başarılı olacaktır.
Bugüne kadar yaptığı bir katkı ve çalışma var mıdır bu da merak konusudur.

Demek ki; “Önemli olan liyakat değil, birilerine hizmette kusur etmemektir.”

Uzun yıllar Bursa Milli Eğitim camiasında görev yapan İl Milli Eğitim Müdürlüğünde çalıştığında Şef’in oyuncağı haline geldiği camiaca dilden dile dolaşan Mustafa SEVİNÇ’in önce Osmangazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne daha sonra Yıldırım İlçe Milli Eğitim Müdürlüne atanması hangi başarının veya liyakatın ödülüdür.

“Mevcut durumu götürmekten aciz olan, hiçbir okul ve kuruma hakim olmayan, gelene ağam gidene paşamı düstur edinen, kinine kin kıyağına kıyak” mantalitesiyle iş yapan ilçe müdürüyle mi Bursa Milli Eğitim camiası toparlanacak ileri gidecektir.

Yıldırım da kime sorsanız camiadan veya dışından dert küpü…

Nilüfer İlçe Müdürlüğü görevi yapan M. Muharrem TÜFEKÇİ’nin kendini yazar entelektüel bir kişi olarak kamuoyuna tanıttığı, “nerden atandım” tutumları, okul müdürleriyle kendisiyle randevu ile görüştüğü, okullardan bi haber olduğu, sadece açılış ve zorunlu toplantılarla idarecilerle bir araya geldiği şikayetlerine konu olan tutum ve davranışları nasıl olacakta sahaya hakimiyeti sağlayacak, eğitim camiasını başarılı kılacaktır.

Bu liyakatsizlik nereye kadar çocuklarımızın geleceğini garanti altına alacak!

Bu İlçe Müdürleri çoktan atanmış yıpranmış diye bilirsin ama aması da işte öyle..!

Yeni ataması yapılan KESTEL ilçe Müdürü CENGİZ UÇ’a ne demeli; “Osmangazi İlçe Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak çalıştığında Okul idarecilerin ve işi düşen vatandaşların bezdiği, (Şikayet var bakılabilir) dili ve tutumuyla herkes tarafından itici ve iş bilmez olarak bilinen bir şahsın kim ve kimler tarafından korunduğu, kendine faydası olmayan edep ve tevazudan yoksun iş bilmez olarak mesaiye gelmekte üşendiği, günlük işi okey arkadaşları ve yalakalarıyla zaman geçirdiği camia da konuşulan birinin Kestel eğitimine ne sağlayacağı” rahatsızlıkları tavan yapmış merak konusudur. (Hakkında şikayetler zirve yapmış)

Yine Gürsu’ya atanan Ömer Faruk BEKTAŞ’ın daha önce sınava girmemek için Büyükorhan ilçesine ilçe müdürü olduğu, kadro aldıktan sonra Bursa İl Müdürlüğüne Şube Müdürü olarak geçtiği, Rotasyondan dolayı da tekrar Gürsu ilçe milli eğitim müdür olduğu biliniyor.

Bu sahsın bu kadar marifeti ve işi bilirliği varsa niye daha iyi yerlerde değerlendirilmiyor” diye de sormak gerek.

Yoksa istediği gibi bir yerlere atanmak için birinin adamı mı olmak gerekiyor. Nedir bu sevda?

Böyle birilerinin adamlarının Bursa eğitimini nerelere getirdiği ortada.

Görünen o ki değişen hiçbir şey olmamıştır.
Osmangazi İlçe Milli Eğitim müdürünün Fetö suçlaması ile görevden alınması, tekrar göreve dönmesi il ve diğer ilçelerdeki durumları da görerek daha tedbirli olmasına neden oluyor…

Sendikalar Milli eğitim camiasında sözünü geçiremediği, istediğini yaptıramadığı tüm müdürlere istenmeyen gözüyle bakması, eğitim camiasını hallaç pamuğu gibi bir oraya bir buraya savuruyor.

Yahu bu sendikalar kendilerini ne sanıyor?
Bunlar eğitimci mi yoksa devlete meydan okuyan oluşumlar mı?

Eğer gerçekten eğitimci iseler herkes duracağı yeri bilmeli, işini iyi yapan ödüllendirilmeli, yapamayan yersiz ve liyakatsiz olan koltuklardan el çektirilmelidir.
Bunları çoğaltmak hiçte zor değildir.

SONUÇ: Bursa Milli eğitim camiası yeniden ele alınmalı, başta işini yetkisini yüzüne gözüne bulaştıran İl Müdürü SABAHATTİN DÜLGER olmak üzere işbilmez ve sorumluluğunu sorumsuzca harcayanlar görevden alınmalı, yerlerine Eğitimi, çocuklarmızı ve Ülkemizin geleceğini oluşturacak gençlerimizin alt yapısını oluşturan olmak üzere STK’lardan uzak işin ehli kişilerle yeniden dizayn edilmelidir.

“İl ve İlçe Müdürü olmak için kriter ne olmalıdır” Bunlar iyi belirlenmeli, Bursa eğitim camiası bir an önce toparlanmalıdır.

Konuyla alakalı ilerleyen günlerde gerek görülmesi halinde gelen şikayetler doğrultusunda somut çirkinlikler ve uygulamaları kamuoyunun gündemine sunacağımızı hatırlatmak isteriz.


Devam edecek…

Kalder Kimdir?

MEB’ in Kalder ilişkisi!

MEB ile Kalder arasında ilişkiyi sağlayan ve üstün rol oynayan Bülent Altuntaş ve Sabahattin Dülger’in fonksiyonu..!

“Bursa MEB’de tuz koktu! Sabahattin Dülger’in sorumsuzluğu ve zincirleme etkisi..!” için 4 cevap

  1. Buğra ERGENEKON dedi ki:

    Bursa milli eğitim liyakatsiz idarecilerin elinde çoçuk oyuncagı. Kaba cahil saygısız insanları küçük gören ukala ınsanların yeri. Yazikki olan öğrenci ve öğretmenlere oluyor.Yazılanların eksıgı var fazlası yok. Milli eğitimde müdür olmanın en önemli şartı ihl yada ilahiaytcı olmak. Ama bu iyi oldu ihl ve ilahıyatcılarında haksızlık yaptıklarını hak yedıklerını haram yedıklerını görmüş olduk..İnşallah bunlar gittiktien sonra bu adam yetiştiremeyen ihl ve ilahıyatlar kapanır

  2. Harun KARAKUZEY dedi ki:

    Alim Şahin bey ile tanışmak istiyorum.

  3. Salim Kartal dedi ki:

    Önce hedefe aldığınız kişinin soyadını doğru yazın, sonra da madem bu kadar iddialısınız yazdıklarınızı belgeleyin!
    Murat Taşdelen Kalder üyesi değildir ama Aselsan, Havelsan ve birçok Bakanlık Kalder üyesidir. Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın kerimelerinin de yönetiminde olduğu KADEM de Kalder üyesidir. Asıl hedefiniz bu ise bunu da yazmaktan imtina etmeyin, cesur(!) kaleminizle :)))

  4. selime dedi ki:

    Yüreğinize sağlık Alim bey, ben bir imam hatipte çalışıyorum. Bursada tüm imam hatiplerin müdürünü Bekir Aslan ismindeki görevlendirme şube müdürü belirliyor. Yani bu şahıs GÖREVLENDİRME. Sınavı kazanamadığı halde Sebahattin Beyin Kütahya’dan tanıdığı olduğu için sürekli görev süresi uzatılıyor. Kendisi okul müdürlüğü sınavını bile kazanamamış biri ilde görevlendirme şube müdürü olarak tüm imam hatiplere hükmediyor. Adalet bunun neresinde? Bursa’da bazı imam hatipler kapanma noktasına geldi. Hiçbir tedbir alınmıyor. Necmeddin Erbakan İHL, TOBB İHL, Güzide Hafız İHL, Hamzabey İHO, Faik Yılmazipek İHO bunlardan birkaçı. Çünkü buralara Bekir Arslan tarafından atanan müdürler iş bilmiyor. İHL’lerin %90’ında öğrenciler nakil aldırıyor. E Okul sistemine girip bakabilirsiniz, boş kontenjanlar durumu gösteriyor. En iyi denilen İpekçilik İHL’de bile son sınıfa gelmeden öğrencilerin yarısı kaydını aldırıyor. Sebahattin bey bu çocukları mahvediyor. Kendilerine söyledim ama güldüler. Bursayı bitiriyorlar. Bursanın en köklü okulu Şahin Boztepe denilen okeyci adamı atayan Uygar Umut. Fen Liseleri, Sosyal bilimler gibi en nitelikli okullar hep çürük çarık adamların eline verildi. Uygar Umut tek söz sahibi bu okullarda. Çocuklarımız mahvoluyor. Sesimizi duyan yok :((

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz