Gazeteci zırhına bürünen kaymakçılar…

Öncelikle Bursa’dan bin iki yüz kilometre uzaklıkta Baba ocağı köyümde bulunmam ve cep telefonuyla yazmam nedeniyle kelimelerde yanlışlık olursa şimdiden af ola diyorum.

Bilindiği üzere Gazetecilik zırhına bürünmüş 3-5 kişi yıllardır Bursa’nın iliğini kemiriyor.

Kazara ayaklarına basıldığında ciyak ciyak bağırıp etik kurallardan bahsedip bilmem neyin zurnası gibi figan ediyorlar.

Her şeyleri para olan bu güruh şantajcılıkta adeta ihtisas yapmışlar.

Bunların yanında İki yüzlülük bile masum durumunda kalır.

Oysa bu tiplerin kaç yüzü oldugunu inanın saymakla bitiremezsiniz.

Etik kuralların hak ve adalet çizgisinde işletilmesi durumunda ilk diskalifiye olacak bu zevat takımıdır.

Zira İftira çamur atma konusunda kendileriyle kimse yarışamaz.

Mesela 40 milyon iftirası atacak kadar gözünü karartanlar ellerinde ne tür belge bilgi varsa ispat etmelidirler.

Mesela hangi aşağılık şerefsiz namussuz Alim Şahin’in cebine harçlık koymuş açıklamalıdırlar.

Yoksa Alim Şahin’in 3 yıla yakın yazdığı gazetenin büyük çıkış yaptığı, asgari ücretin 2000 TL aralığında olduğu zamanlarda hak hukuk tanımadan 3 yılda toplam sadece 1100 lira ödeyen kişiden mi bahsediyorlar.!??

Yağız hırsız misali hem suçlu hem güçlü olup çalıştırdıklarını sömürmede gayet profesyonel olanlar…

Gerek para gerek makam gücünü kullanan kimsenin karşısında eğilmedik.

Birileri gibi kimsenin yalakalığın hiç yapmadık.

Gerektiği yerde elimizin tersiyle ittik.

Yapmadığımız ve yapmayacağımızı Alim Şahin’i tanıyan herkes bilir.

Açık sözlülükten delikanlılıktan mertlikten yana olduk.

Bu yönde asla taviz vermedik bundan sonra da vermeyeceğiz.

Zira kafamızın arkasında gizli bölme yok ne varsa dilimizde, göründüğümüz gibiyiz.

Kent yöneticilerine yönelik eleştirimiz de bunun delilidir.

Aldıkları unvanı sadece kişisel menfaatları adına kullananlar bu işi layıkıyla yapanları da ünvan gaspından bahsedecek kadar gözü doymaz çakallardır.

Basın sigortası üzerinden konuşup çalıştırdıkları kişiye normal personel sigortası yapan sömürücüler işte bunlardır.

Bursa’da gerek yıllarca çalışmış sömürülmüş basın emekçileri ve mesleğe yeni başlayan binlerce çalışanlar bunlara göre ünvan gaspı yapıyor.

Bize kent yöneticilerine çakıyor diye tavra yapanlar nemalanma karşılığında yanlışlara alkış tutanlardır.

Oysa gazeteci yanlışları söylemekle mükelleftir. Eleştirerek yöneticilerin hatalarını görmelerini sağlamak, sorumlu olduğu topluma hizmette doğruya yönelmeleri adına etkin rol oynamaktır.

Asli görevini kaymaklı kadayıf karşılığında icra edemeyenlerin en büyük düşmanı dürüstlükten taviz vermeyenlerdir.

İşte bunlar Alim Şahin’e yönelik iftira ve çamur kampanyasına kalkışmış her hamleleri de yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardır.

Birileri gibi geçmişimizde yüz kızartacak hiç bir icraatımız olmadı.

Ama geçmişinin bırak temiz olmasını nokta kadar beyazı olmayanlar asla utanmazlar, yüzleri de asla kızarmaz.

Bu türevlerden aynı grup ve yan keneleri dahil hepsiyle yargıda hesaplaşılacak.

Bu zamana kadar kimsenin özelini konu etmedim.

Ancak bazıları şahsımıza yönelik fazlasıyla hakaret küfür ve çamur deryasına bulandı.

Bunların seviyesine inmeyi asla düşünmedim.

Ama soruyorum; Şu hatırlı kişiler kimse ortaya çıksın bakalım neye hatır olmuşlar.

Geçmişten beri hiç bir şaibeye yer vermeksizin dürüstlüğü ilke edindim. Çalıştığım kurumlarda alın terimin dışında hak etmediğim beş kuruş almadığımız gibi alamadığımız paralar, ödenmeyen maaşların sayısını unuttuk.

Açıkçası dolandırıldık.
Bize “yazılarını gazetede yayınlayabilirmiyim” diye yalvaranlar ve sonrasında gazetesine özel her gün yazdığımızda kendisi için övünç kaynağı olduğumuz utanmaz arlanmazlar tam iki dönem bizleri sömürürken şimdi b…k atmaya kalkıyor.

O dönem şantajın profesyonelce alasını yapanlar bizi de pis emellerine alet ederek güç kazanmıştır.

Sonrasında arkadan dolanıp en acı hançeri saplamıştır.

Biz kullanıldığımızın sonradan farkına varıyorduk.

Bu ve benzeri sayısız ihanetler bu tiplerle mücadelemizin başlangıcı oldu.

Rest çekip ayrıldık.

Hayatımda hiç bir yerden kovulmadım.

Tersine parasal nedenlerden ayrıldığım kurumlardan iki üç kez geri çağrıldım.

Biz fakir bir aileydik.

Rahmetli babam 10 kişilik aileyi geçindirmekte çalışmaktan adeta gece gündüz nefes alamıyordu.
Fakir olmamız nedeniyle çocukluğumuzda yaylada hayvanlarımızı otlatıp boş zamanlarda ayakkabı boyacılığından tutun da belli günlerde tamircilerde haftalık ücret karşılığında kısa süreli alın terimizle ekmek parası için zaman harcadığımız oldu.
Hırsızlık yapmıyor helal yolu tercih ediyorduk.

Yoksa o sefil ağa çocuğumuydu!

İşte söz konusu o sefil çocukluğumuzda geçici olarak yaşadığımız bu süreci aşağılayarak sözde itibar suikasti yapmaya ve küçük düşürmeye çalıştı.

Çünkü elinde şahsımızı lekeleyecek hiçbir veri yok bulamazdıda.

Kim kendine güveniyorsa işte meydan.
Biz Anadolu insanıyız.
Askerlik öncesi başladığımız gazetecilik mesleğine adeta bir ömür verdik.

Bursa’daki eski yeni 20-30 yıllık gazeteci arkadaşlarımız sahada yaptığımız haber yarışını çok iyi bilirler.

Hatta gidemedikleri haberlerin şahsımızdan kopyasını istiyor ve defalarca bu yönde yardımda bulunuyorduk.

Aslında iftirayı atan mazisi karabataklarla dolu olanlar her şeyi çok iyi biliyor.

Ama adamın işi gücü çamur deryası olduğu için aslında çok da kale almadığımızı ifade edelim.

O diplomayı da o yancı kenenin münasip yerine yerleştirmek tarafımızca aslı vazifemiz olmuştur..

Ahlaki konular… Ve daha fazlası…

Bizim söylediklerimiz sallama degil altı doludur.
Ha birde en basit iftira yolu devleti dolandırmak!

Aslında devlet nasıl dolandırılır kimler dolandırır kendileri çok iyi bilir yöntemi de çok iyi bilirler.

Bizim ise devlettimize saygıda hizmette kusurumuz asla olmaz.
Alim Şahin’le alakalı kimin elinde ne belge varsa ortaya koymayan şerefsizdir.

Çamurcu, iftiracı, hakaretci ve yancı keneleri ile tek tek yargıda hesaplaşacağız.

Yaklaşıyor yaklaşmakta olan..!