Amerika’ya teslim olan muhalefete karşı milliyetçiler ve Fatih Erbakan!

09 Mayıs 2022 Pazartesi, 11:59
Alim Şahin

Geldiğimiz tarih 2022’ilk çeyreği.

Türkiye tarihi boyunca çok büyük ve iç içe geçmiş olaylar gördü.

Fakat bu olayların en ilginç olanını son 4 senede yaşıyoruz.

Aslında amaç siyaset yapmak değil, gerçekleri ortaya koyarak Türkiye’nin lehine sonuç almaktır.

Türkiye tarihinde 15 Temmuz aslında sadece 2016’da olmadı.

Garip bir rastlantı mı yoksa bilinçli tarih bilinmezlik mi ama 15 Temmuz 1968’de İstanbul’a ABD donanması 6. Filo geldiğinde o dönem solcular “6. FİLO DEFOL” diyerek eylemler yapıyordu.

2022’de ise bugün solu temsil eden sosyalistler CHP, ABD ile birlikte her şekilde yoğun birliği içerisinde hatta ortak durumda.

Peki; burada bir gariplik yok mu?

1968’de ABD emperyalistleri 1980 Darbesini planlayan, 15 Temmuz’da fetö destekli darbeyi planlayan ABD, solun her zaman karşı çıktığı ABD, Deniz Gezmiş’leri ve Solcu Devrimcileri astıran yine ABD.

Sosyalist idealciler solcu devrimci akımlar tarih boyunca Amerika’nın en büyük düşmanlığını yaparken, bugünün solunu temsil eden CHP ve havarileri nasıl oluyor da ABD ile ortak olup tam teslimiyette bulunuyorlar!

İkinci gariplik 1980’de yapılan darbeyi ABD, “BİZİM ÇOCUKLAR KAZANDI” diye karşılamadı mı?

1980 darbesinde birçok Ülkücü Vatan Evladı Şehit olmadı mı?

Peki, Ülkücü dünya görüşünü benimsediğini iddia eden İYİ Parti nasıl oluyor da ABD ile bu kadar sıkı ilişkiler içerisinde politika geliştiriyor.

Şunu belirtmekte fayda var.

Hiçbir zaman herhangi bir ülke düşmanlığı yapmak, herhangi bir halka düşmanlık yapmak doğru değildir.

Fakat ABD emperyalizmin beşiğidir, kapitalizmin beşiğidir ve dünyanın başına beladır.

Bu ülkede emperyalist bir dizayn yapmaya çalışan ABD, YPG terör örgütünü desteklerken bize ne oluyor dersiniz!

Tüm bunlar bilindiği halde düne kadar ‘’Amerika Katil Katil’’ Türküleri besteleyen sosyalist sol akımların uzantılarına bugün ABD sevgisi nereden geliyor?

İşte bu noktayı anlamakta güçlük çekiyor insan.

İşte o meşhur, “Dünyada haini en fazla olan ülke Türkiye” sözünü hatırlatarak tarihe not düşmek istiyorum.

Demokrasiler de elbette herkes siyaset yapabilir.

Siyaset yapılacaksa evet yapılsın, eleştiri evet yapılsın ama ne yapacaksa Türk Milleti kendi hür iradesiyle yapsın.

Artık Okyanus ötesi Dizaynına karşı duralım.

Okyanus ötesinden çağdaş tüm kurumları kapatan, ülkelerin geri kalmasını isteyen ABD değil mi?

Türk milleti olarak biz kişiler üzerinde değil sistem üzerinde durmalıyız.

Eğer sistem yine emperyalizme hizmet edecekse, ülke yeniden ABD hegomonyasına girecekse Türkiye’nin aleyhine durum oluşacaktır. 

Muhalefetin ABD işbirliği konusundaki tavrına şimdilik ufak bir uyarı noktasında duralım.

KIZILELMA NEDİR?

ABD’nin Türklerin Aleyhinde çalıştığını ve tüm kötülüklerin anası olduğunu tarihsel bağlarla sayısız örnekleriyle çoğaltabiliriz.

Öte yandan Mili ve milliyetçi maskesine bürüne yeni türevlerin oluşması, ülkücü çekirdeğin zeminini kaydırma girişimlerini görüyoruz.

Ülkücü taban ve çekirdek tarih boyu hiç rotasından ve çizgisinden şaşmamıştır.

Amaçlanan Kızılelma çerçevesinde bir ülkünün ezelden beri hedefe “kanımız aksa da zafer İslam’ın” hüviyetiyle sloganlaşmış, bu çizgide yol almış Türklüğün adalet kılıcı Kızılelma hedefine varıncaya kadar hiç bir kapital oluşumlar, siyonist ve emperyalist sistemlere baş eğmeyeceğini sonsuza dek haykırmıştır.

Bugün Cumhur ittifakının yürüdüğü yol bu minval üzeredir.

Uzakdoğudan kopup gelen fırtınanın Anadolu da vücut bulması, Söğüt’te atılan temellerle dört kıta da at koşturması, adaleti rehber edinerek uzunca bir imparatorluğun hüküm sürmesi, Avrupa’nın ve küresel sırtlanların korkulu rüyası olması, Viyanaların kapılarına dayanması, koca bir cihan devletiyle kapital düzeni titretmesinin intikamıdır bugün dış etkenlerin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunlar.

İşte bugün içeride yaşatılmak istenen kaosun, ekonomik ve siyasal saldırıların yoğunlaştığı, özellikle talimatla mikser rolünü üstlenen siyasi parti adı altında demokrasinin nimetlerinden faydalanıp devlete kafa tutacak kadar ileri gidenlerin almış oldukları cesaret, güç, (FONLAMA) finansman destek ve çıkış noktaları aynıdır.

Dış kaynaklı oluşturulan planlar ve bu planları Türkiye Cumhuriyeti üzerinde özellikle dokunulmazlık zırhını bürünenler aracılığıyla sahaya sürülmesi manidardır.

Dışarıdan fonlananlar ile sahada siyaset kisvesi altında paralel kontaklı çalışanlar üzerinde yaşadığımız şehit kanlarıyla sulanmış bu kutsal topraklara ihanetin en büyüğüdür.

Cumhur ittifakının dışında ki ittifak adı altındaki oluşumlar şeytani senaryo yazanların verdiği rolleri oynuyorlar.

Mel’un destekli oyunların ülkemiz üzerinde bu kadar yoğunlaşmasının en büyük sebebi Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sayın Devlet Bahçeli ile Büyük Birlik Partisi Lideri Sayın Mustafa Destici desteğiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 20 yıllık iktidarının ekonomik ve savunma sanayinde ve uluslararası saygın ve otoriter seviyeye gelmesi ve hızla küresel güç olma yolunda ilerlemesinin önünü kesmeye yöneliktir.

Bunu dünya alem bildiği halde içerideki muhalefetin bilmemesi mümkün değildir.

Öyleyse geriye kalan tek anlam ortada bir ihanet vardır.

İhanetin pis kokularını ise her alana yayma çabaları olduğudur.

Şu bir gerçek ki, Türkiye de ihanetler kıyamete kadar olacaktır, ihanetle mücadele de kıyamete kadar sürecektir.

FATİH ERBAKAN!

Rahmetli Necmettin Erbakan’ın sözüyle “Hak Batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecek.”

Erbakan’dan bahsetmişken Fatih Erbakan’dan iki kelime etmeden olmaz.

Fatih efendi geçtiğimiz günlerde “İktidarın 20 yıllık günahına ortak olmayız” demişti.

Cumhur iktidarından önceki süreçlerde ülke de yenilmeyen halt kalmazken üç kuruşa muhtaç edilmiş, bankaların içi boşaltılmış, darbeciler ile işbirliği yapan “dün dündür bugün bugündür” sözüyle sözleri tutmayıp milleti dolandıranların günahları, hatta babası Necmettin Erbakan’a ihanet eden, hakaret, baskı zulüm yapan omuz atanların günahını omuzlarına yüklenmeyi marifet sayıp da tüm bunlardan hesap soran, hayatını ortaya koyup darbeci ve dış güçlere kafa tutan, Milli teknoloji hamlesiyle savunma sanayi de sıfırdan millileşmeyi yerli üretimi yüzde 90’lara çıkaran, kendi savunma platformunu kuran, İHA’lar, SHA’lar, bağımsız uydular, Uzay çalışmaları, köprüler, yollar, hızlı trenler, Deniz altı üstü geçitler, vs sayamayacağımız onlarca kalem de yerli atılımlar yapan, geçmiş hükümetlerin yıllarca işçiden memurdan kestiği ama ödemediği nemaları ödeyip prim üstüne primler veren, sayısız hizmetlere imza atan bu hükümetin günahına değil en azından sevabına ortak olamayacak kadar nasipsiz olmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu hatırlatmak isterim.

Fatih Erbakan’a çağrımdır; Ya hayırdan yana ya şer den yana olunur, ya hayır konuşmalı ya susmalıdır. Sen kimden yanasın? Tarafını seçemeyecek kadar nefsin etkisine talihsiz şekilde kapılmamalısın.

Sen Necmettin Erbakan’ın oğlu olduğunu unutmamalısın.

Makam seni şımartmasın.

Sonuç itibarıyla bu ülkede Milli duygularla beslenenler Cumhur ittifakıyla yürümelidir.

Bugünkü muhalefetin ipi denizaşırı da tutulması aslında bir çok bilinmeyen gerçeğin bilinmesine kamuflenin ortaya çıkmasına neden oluyor.

Eğer ABD ve sarı muhalefet işbirliği artarsa Milli Duruş gereği Ülkedeki tüm Amerikan işbirlikçi yapıları deşifre edecek Yüce Türk Milletinin aydınlatılmasına vesile olacaktır.

ABD talimatıyla yola çıkanlar bu milletin tokadını her daim yedi yemeye devam edeceklerdir.

Sözün Özü: Türkiye liderini seçecekse bunu bu millet seçmelidir, Türkler seçmelidir ABD değil.

Allah Devletimize, milletimize ve Cumhur ittifakına güç kudret versin.


.
alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz