Dünün Ömerler’i Yusuflar’ı bugünün Kürşat’ları…

29 Mart 2021 Pazartesi, 10:36
alim şahin

Bu davanın yükünü, çilesini, ceremesini çeken bilir.

Õmerler’in, Yusuflar’ın kucağında büyüttüğü, omuzlarında yucelttiği bu davaya iktidarın gücünden, makam, yetki, etkisinden ve nimetlerinden faydalanmak adına dava adamı postunda sonradan kapıdan içeri girenler akbabalar gibi bir süre sonra gerçek yüzlerini göstermeye başlar.

Gelinen noktada ise küçük kurtcuklar içerden kemirdigi omurgayı artık yarıya indirmiştir.

Kendileri semizlenip büyürken, büyüdükleri yeri küçültmeye başlamıştır.

Bir dostumuzun gönderdiği şu yazıya derinlemesine göz atalım.

Sözü uzatma yacacağım.

Mükemmel tespitlerle doğru bilinen yanlışları içeren satırları son noktasına kadar okuyalım ve neyin ne olduğu gerçeğine vakıf olalım.

Ömerleri beklerken….. ne um duk ne bulduk!

Her şey Ömerleri beklerken oldu.
Aslında en başta beraberdik.
Sonra, ne olduysa oldu?!
Hiç tanımadığımız, görmediğimiz insanları vekil seçmeye başladık.
Ankara biliyordu bu işi.
Biz onlardan daha iyi bilecek değildik ya?
Vekiller, tabanın kurduğu teşkilatları tekrar dizayn etti.
Her gelen vekil kendi teşkilatını kurdu.
Bu yap-bozun içinde bir baktık ki,
Ömerler yoktu ortada…
Halbuki Ömerler bize lazımdı,
Broşür dağıtmaya, afiş asmaya, ayak işlerini yapmaya…
Önemli işler için ise, mücahitlikten gelme, müteahhitten olma Furkancanlar, Mariamsular vardı.
Biz Ömerleri beklerken, onlar yatlarda toplantılarını yaptılar.
Çakarlı lüks araçlarıyla gittiler…
Falanca kurumun müdürüyle selfie çekip, hasbihalde bulundular.

Ömerler yoktu, bulunmuyordu, bilinmiyordu…
Halbuki onlar hep Okçular Tepesi’ndeydi.
Ne zaman ki Reis:
“Milletimi meydanlara davet ediyorum” dedi
Ömerler, Sümeyyeler meydanlara öyle bir indi ki…
Süs havuzundan abdest alıp, tankın önüne yattılar.
Jetlere levye atıp,
uçaklar kalkmasın diye tarlalarını, mahsüllerini yaktılar…
Tanklar geçmesin diye yolları reno 12 lerle, şahinlerle kestiler.
Ve tanyeri ağarırken zafer müyesser oldu.
Doğruca Reisin yanına koştular.
Ama Range Roverler, Bmw ve Mercedeslerden park yeri bulamadılar…

Sadakat ve liyakat gerektiren makamlara gelemediler.
Oralara, “güvenilen” eş-dost, akraba ve hemşehriler yerleştirildi.

Ömerlerin tek görevi oy vermekti.
Makamdakilerin de, çalışıyormuş gibi foto paylaşmak!
Şehr-i İstanbul’u çeyrek yüzyıl yönettik.
Çiçeğimiz koptu, ellere gitti…
Müsebbipler görevden alındı,
ödül olarak daha yüksek makama getirildi.

Ömerleri, her şey yolundaymış gibi görünürken bulmazlardı.

Fakat konu enkaz olunca, hemen buldular.
Ortalığı toplasın, yıkıntıları imar etsin diye.
Şehr-i İstanbul’u 94 ruhuyla tekrar kazansın diye…
Kazanmak için kaybetmeye gerek var mıydı?
İmar etmek için, yıkmaya gerek var mıydı?
Ömerlerin makama gelmesi için, iyice dibe çökmeye gerek var mıydı?
Her şey düzelirse, Ömerleri o makamda tutacaklar mıydı?

Biz Ömerleri beklerken,
17 yaşında evlenen kızların kocaları,
tecavüzcü damgasıyla hapse girdi…

Reis üç çocuk istedi.
Başkaları da; çocukları kreşte olan, çalışan güçlü kadınlar…

İstanbul sözleşmesi kaldırıldı.
Savunanlar; ödül olarak daha yüksek makamlara getirildi…

Ömerler aynı zamanda günah keçisiydi.
Teşkilatlar, vekiller, yetkililer, etkililer hiç hata yapmazdı.
Her şey mükemmeldi.
Ortada bir başarısızlık varsa,
İstanbul ve Ankara kaybedildiyse,
tüm suç Ömerlerindi, Eminelerindi…

Tüm fatura onlara kesilirdi.
“Dolar 10 lira olsa da, Reis arkandayız”
deyip elindeki altınını,
dolarını zararına bozduran, Ömerler Emineler…
“Patates, soğan ve poşet” için davalarını satan ucuz insanlar ilan edildi…
Konu bu kadar basitti

Ömerler samimi uyarılarda bulunsa da
Aman fitne çıkmasın,
Şimdi zamanı değil,
Reis not alıyor, hesap soracak
Şu seçim geçsin,
Bu seçim bitsin, diyerek hep susturuldular.
Fitneci,
hain,
kripto ilan edildiler.

Fatura yanlış yapanlara değil,
Uyaranlara kesildi!

Allah Reis’e ömür versin
Ömerleri de o bulacak değil ya?!

Yanındakilerine bulun diyordu.

Plazalarda oturanlar da,
Ömerlerin semtini bilmiyordu,
Ömerleri bilmedikleri gibi…

“Z Kuşağını” da bilmiyorlardı,
anlamıyorlardı.
O beklediğimiz Ömerler var ya,
Onların hepsi eski Ömer…
Erbakan hocanın kamyonetinin arkasıdan koşan…
19 yıldır iktidardayız, sorun şu ki:
“Z kuşağından kaç tane Ömer ve Sümeyye kazanabildik?”

Sel gider kum kalır,
gönül aldırma…
Ömerler,
Fatmalar
hep aynı yerde sabırla bekliyor.

Bunca güzel kazanımı, gelişmeyi,
Reis’i…, başkalarına kızıp satacak da değiller!

Her ne olursa olsun,
İçeriden ve dışarıdan mani olmaya çalışsalar da,
Bazı noktalarda fetret yaşıyor gibi görünsek de…
Ümitvar olun!
Çünkü,
“Allah’ın vaadi haktır ve gerçektir”

Necip Fazıl’ın mısralarında belirttiği gibi:

“Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir”

.
alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz