Çok özel!

23 Eylül 2020 Çarşamba, 13:01
alim şahin

Kimin ne dediği ne söylediği önemli değil, önemli olan kişinin ne yaptığıdır.

Yoksulluğun zirve yaptığı yıllar.

Yoksulluğu, fakirliği, çaresizliğin ne olduğunu çok iyi bilen ve o şartları yaşayan bir babanın evlatlarıyız.

Gurbetler den senelerce evine dönemeyen bir babanın evlatlarıyız.

Kıtlık yıllarında tam 9 kişilik bir aileyi gece gündüz çalışarak büyütmeye çalışan, kendisinin aç durup ailesine açlık çektirmeyen bir babanın evlatlarıyız.

Biz babamızı gurbetlerde ailesini helal yolla alın teriyle kazanarak helal lokma yedirmeye çalışan ve kursağından asla haram lokma geçirmeyen, hanımının yüzüne hasret kalan, mektupları kendinden sonra ulaşan, bir babanın evlatlarıyız.

Hanımıyla birlikte Allah yolunda ibadetlerinden taviz vermeyen bir ailenin yetiştirdiği evlatlarıyız.

Biz babamızdan ne gördüysek aynı ahlak üzerine yetiştirilmiş aile bütünlüğü oluşan evlatlarıyız.

Helal rızk için Gurbetlerde ömür söken babamızın simasını neredeyse unutan çileli yılların hasretle, acıyla, vefayla yoğrulmuş evlatlarıyız.

Bundan tam 42 yıl önce inşaatlarda kıt kanaat çalışarak 9 kişilik aileyi geçindirmeye çalışan bir baba artan iaşe giderlerini karşılamakta zorlanırken elbette çocuklarını da bir şekilde katkı olması adına hayata hazırlama çabası içindeydi.

12 yaşında şehre geldim il işim ayakkabı boyacılığıyla evimize helal kazanç sağlamaktı. Aynı yıllar oto elektrik tamircisinde yüzü gözü araba yağlarına boyanmış 12 yaşındaki bir çocuğun içinde bulunduğu durumu yaşadım.

Tüm bunlar kısa süreliğine bütçeye helal girdi sağlamak için hayatın bir kesitleri ve yaşanmış tecrübeleriydi.

Allah’a şükürler olsun varlığı da biliriz yokluğu da.

Hiç bir zaman böbürlenmedik.

Çünkü bizler daldan düşenler olarak her darda kalmışların geçtiği köprülerden geçip bugünlere geldik.

Bu nedenle herkesin derdini sıkıntısını anladığımızı düşünüyorum.

Yukarıda bahsini ettiğimiz hayat köprüsü bundan tam 42 yıl öncesi.

Evet biz 8 yaşlarında bir yandan ilkokula giderken 14 yaşına kadar yeri geldi ayakkabı boyacılığı yaptık, yeri geldi araba tamirciliğinde çırak olarak alın teri akıttık, yeri geldi inşaatlarda amele olduk, yeri geldi 8 yaşlarında yaylalarda hayvan otlattık.

Çalmadık çırpmadık.

Alın terimizle helal rızk için elimizden gelenin en iyisini yapmaya, Rahmetli babamızın aile bütçesine katkı koymaya çalıştık.

Bundan da onur ve gurur duyuyorum.

Sonrasında Trabzon’da başlayan ve Bursa’ya uzanan tam 30 yılı aşkın bir gazetecilik serüvenimiz oldu.

Bu süreçlerde mesleğin tüm branşları Spor’dan ekonomiye, (asayiş) polis adliyeden politika muhabirliğine, haber müdürlüğünden sunuculuğa kadar içeride ve sahada gece gündüz kamu hizmeti vermeye çalıştık, alın terimizle rızkımızın peşinde koştuk.

Yeri geldi asayiş olaylarında polis ile göstericiler arasında kaldık, dayak yedik, hırpalandık, 28 şubat eylemlerinde göstericiler arasında kalan kameramanlar olarak Türkiye genelinde manşetlere haber olduk.

İstanbul Haber merkezlerimize haber ulaştırmada zamanla yarıştık.

Burada çok kısa bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim.

Üç dört kişilik küçük bir uçağın düştüğü haberini aldık.

Mevsim kış ve soğuk.

Teknolojinin henüz ilerlemediği yıllardı.

Gazeteci arkadaşlarımızla valiliğin önderliğinde güvenlik güçleri ve kurtarma ekipleriyle birlikte dağ bayır uçak aramaya koyulduk.

Gündüz akşama kadar, gece sabaha kadar Armutlu dağlarında o tepe senin bu tepe benim koşturup durduk.

Sonra Bursa Uludağ yamaçlarında sabahın erken saatlerinde yaralı bir kişinin bir evin kapısını çaldığı ve uçaklarının düştüğün bilgisini verdiğini öğrendik.

Yorgun argın aç susuz ve de uykusuz aracımızı Bursa’ya yönelttik. Uludağ yoluna park edip yukarı doğru tırmanmaya çalıştık. Uçağın enkazına ulaştığımızda biri bayan iki kişinin cesediyle karşılaştık.

Ve Arkadaşımız Mustafa Özge‘ye “yahu sen git haberi yaz ben kasetleri Yalova’ya götürüp feribota vereyim akşam ana haberlere yetişsin” dedim.

Yine yorgun ve aç susuz yola koyuldum.

Feribot tam kalkarken yetiştim ve kasetleri vermenin rahatlığıyla geri dönüşe geçtim.

Orhangazi’yi Bursa istikametine geçtiğimde güneş tam karşıdan direk gözümün içine vuruyordu.

Bilenler bilir o yol düz bir yoldu.

O yorgunlukta araç kullanırken birden gözlerimin açıldığını hissettim.

Biri bana dürtmüştü sanki “uyan” dedi.

Evet araç kullanırken uyumuştum.

Gözlerimi açtığımda son sürat araç içinde gidiyordum.

Allah’ıma binlerce şükür ve dualarda niyazlarda bulundum.

Beni kollayıp korumuştu.

Sanki bana birisini göndermiş “uyandır kulumu” demişti.

Birisi koluma vurmuş gibiydi.

Alın terimiz, emeklerimizle büyük badirelerle bugünlere geldik elhamdülillah.

Rabbime çokça Hamd şükür niyazlarda bulunuyorum.

Çokça dualar da bulunuyorum.

Bizi bu günlere getirdiği için, yavrularımıza bizi bağışladığı için.

Zira sadece helalinden kazanmaya çalışıyoruz.

Velhasıl büyük imtihanlardan geçip bugünlere geldik.

Bu meslekte çalıştığımız kurumlarda hakkımız da yenildi, gasp edildi bunu da biliyoruz.

İhanete de uğradık bunu da biliyoruz.

Ama bilerek ve isteyerek kimsenin hakkını yediğimizi düşünmüyorum.

Tam tersine fazlasıyla alacağımız olduğunu biliyorum.

Hak istenmez verilir.

Ama Rabbimiz “Ey kulum hakkını helal et ki alacağından daha fazlasını mükafat olarak sana vereyim” diyor.

Bizlerde doğuştan bu güne kadar ve bundan sonra da kimlerde hakkımız ve alacağımız varsa helal olsun diyorum.

Her zaman mücadelemizde kararlı olduk.

Haklıysak asla geri adım atmadık.

Allah kimselere zorlu zamanlar yaşatmasın.

Kimselerin ayağına taş koymasın.

Bugün yol arkadaşlarımız da aynı süreçlerden geçmiş aynı şartlarda sıkıntıları yaşamış olanlar var.

Hepsine sağlıklı hayırlı uzun ömürler diliyorum.

Söylemek istediğim Şudur: Çocukluk yıllarımızda beraber hayvan otlattığımız amca oğlu bugün farklı bir dalda Üroloji Prof. yıllarca elleriyle şifa dağıtıyor alın teriyle kazanıyor.

Şimdilerde ise bizi 42 yıl önce yaptığımız oto tamirciliğiyle, ayakkabı boyacılığıyla alaycı şekilde tii ye almaya çalışanların mesleğe asla saygısı yok ve olamaz. Zira bu mesleğe ne kadar emekleri olduğunu sormak isterim.

Ahlak dersi vermeye kalkanlar önce ahlaklarını sorgulamalıdır.

Seviyelerine inmeyi muhatap almayı düşünmüyorum.

Üniversiteli iki çocuğum var, helal kazanmaya dikkat ediyorum.

Bugün özel bir yazıyla başınızı ağarttığım için özür dilerim.

Hakkınızı helal ediniz.

Allah’a emanet olunuz.


.


alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz