Bursa Ak Parti’nin elinden Sabun gibi kayıp gidiyor… O gece sokağa çıkmayın diyen yöneticiler? Adalet … kaldıysa bitmiş say…

16 Temmuz 2019 Salı, 16:55
alim şahin

Bursa’da binlerce insan bir araya gelerek 15 Temmuz hain alçak darbe girişiminde şehit olan canlarımızı andı.

Puslu bir gecede çakal sürüsünün kahpece en zayıf noktadan sokmaya çalıştığı anda çelik yürekler gövdeleriyle duvar örmüştü.

Ve o gece sokağa çıkan her fert ölümü avuçlarının içinde tutuyordu.

Yüreklerden korkuyu silmişti yaradan.

Korku kaldırılmıştı tedavülden.

Her biri al kınalı bayrağı vücuduna kefen yaparak ölüme koşuyordu.

Şehitler köprüsünü tankların gıcırdayan soğuk paletleri değil, çelik yürekler titretiyordu.

Ruhu itibariyle Türkiye’ye çekilmek istenen operasyon yüce milletimizce duvara çarptırılıyordu.

Türkiye’yi sömürgeleştirmek isteyen zihniyetle, milli bağımsızlığını sahiplenen iman dolu yüreklerin mücadelesine sahne oluyordu boğaz içi.

Bir yanda demir yığınları bir yanda ete kemiğe bürünmüş çelik yüreklerin karşılaştığı, kurşunların ellerinde al kanlı bayraklı bedenlere sıkıldığı adaletsiz bir karşılaşma idi.

O gece ülke Boğaziçi köprüsünde sırat köprüsünden geçti.

“Öleceksek adam gibi ölürüz” diyenlerin ete kemiğe bürünüş silahı, kahpe ve sinsi planlara galip geliyordu.

Ne yazık ki karşılarında Ayyıldız taşıyan üniformalılar vardı.

O anları gerçek bir dava eri Metin Külünk şöyle benzetiyordu.

“15 Temmuz’un Çanakkale’den ayrılan yönü Çanakkale’de üniformalıları görüyorduk. O üniformalar bize ait değildi. Yani İngilizleri görüyorduk, Fransızları görüyorduk. 15 Temmuz’un farkı ne gariptir ki bizim üniformalarımız. Alın terimizle alınmış tanklar, alın terimizle alınmış uçaklar, alın terimizle alınmış helikopterler, alın terimizle alınmış cep telefonlarımız bu ülkeye, İslam’a ve Müslümanlara ihanet etmek için kullanıldı.”

Tamda böyle oldu.

ÖLÜM BENDE KALSIN REİS’E DOKUNMASIN!

Benim alın teri akıtarak Orduma kazandırdığım silahlar bana kurşun yağdırıyordu.

Herkes canını cennet karşılığı satmaya başlamıştı.

Ve Külünk, imanın nasıl zirveye çıktığı o hayati anları şöyle dile getiriyordu.

“Cumhurbaşkanımın önünde duruyordum. O anlar ölümü avucumun içinde tutuyordum. Sayın Cumhurbaşkanımızın önünde dururken de ölümün bende kalmasını istiyordum. Çünkü bizim ölümümüzde bir şey olmazdı ama ona bir şey olursa ümmetin kaderi, yani Kudüs’teki çocuklar, Gazze’deki çocukların, Srebrenitsa’daki o acıyı yaşamış Bosna’da her sabah kalktıklarında çatışma başladı mı sorusunun cevabını arayan Boşnak Müslümanları ciddi acı çekecekti. Onun için kendimi en bahtiyarlardan biri olarak görüyorum. O gece biz de sığınakta olabilirdik, kaçabilirdik, perdelerimizi kapatıp kimse bize ulaşamasın da diyebilirdik. Ama Allah bizi aldı getirdi il binasına, oradan da havaalanına. Bundan daha büyük bir lütuf olmaz”

Metin Külünk o gece korkuyu yenen, ölümü öldürenlerin arasında böğrüne saplanacak alçak bir kurşun ararken yağan bombalara meydan okuyordu.

‘SOKAĞA ÇIKMAYIN’ DİYEN YÖNETİCİLER?

O gece Bursa’da neler oluyordu?

Ak Partili il ve ilçelerdeki yöneticilere ulaşanlar ne yapıyorsunuz ne yapalım diye sorarken aldıkları cevaplar tam bir hainlikte eş değerdi.

Ben o geceye köyde yakalandım.

Sonra ne tür silahlarımız varsa donanıp şehrin merkezine akın ettik yaşlısından gencine çocuğuna kadar.

O gece köy nerdeyse tamamen boşalmıştı.

Bursa’da neler olup bittiğini bilemiyordum.

Ve dün bir partili anlattı.

“Başkanları aradık teşkilat başkanlarını aradık ve bize gelmeyin sokağa çıkmayın şeklinde akıl verdiler.”

Bursa’da o geceyi yaşayan Ak Partililerden öğreniyorum ki, başkanlara ulaştıklarında aldıkları cevaplar karşısında şok olanlar vardı.

Gerçekten de böyle akıl vermişseler aldıkları her nefes haramdır, yedikleri her lokma haramdır, bastıkları toprak onlardan hakkını alacaktır, şehitler hakkını alacaktır.

O gece İl binasına da tehlike geçmek üzereyken ilerleyen zamanlarda zoraki gelenlerde vardı.

Bunları herkes biliyor.

Ne yazık ki, o bilinenler bugün el üstünde tutuluyor.

O GECEYİ MAGAZİNLEŞTİRMEYE ÇALIŞANLAR

Şu acı gerçeği hatırlatmak isterim ki, geçmiş görünse de aslında “15 Temmuzlar bitmeyecek.

Çanakkale’de yenilen vahşi batı şunu çok iyi biliyor..

Anadolu toprakları savaşla işgal edilemez.

Değişen taktikler ve içimize sokulan kanı bozuk devşirmeler ile bizden bildiklerimizle bizi vuracaklar.

Ve bunlar yaşanan bu hayati süreci hafife almaya, itibarsızlaştırmaya, önemsizmiş gibi geçiştirmeye çalışanlar bugün hala Siyasetten iş hayatına, sivil, askeri ve yargı bürokrasisine kadar tüm kademelerde üst düzey at koşturmaya devam ediyorlar.

Yani “fetö ile mücadele edenlerle mücadele ediyorlar.”

REİS’i ayakta uyutuyorlar.

Başarılı oldular da.

Bu kansızlarla konuşmak yerine milletle konuşursanız gerçekleri daha net görebilirsiniz.

Üç beş tane siyasetçi veya bürokrat veya yargıdan ya da iş hayatından kişilerle konuşmak yerine direk sokakla konuşun, ülkenin gerçek sahipleri olan vatandaşla hasbihal edin bakın olayları daha iyi analiz edersiniz.

Zira sokak sizin bizim onun bunun herkesin nefes aldığı yer.

Sokakta insanların gözünün içine bakın.

İşte o baktığınız gözler sizi yaşanan ve yaşanacakları, toplumun kalbinin derinliklerinden gelen gerçekleri, doğruyu tüm çıplaklığıyla size aktarır.

Gerçeği görürsünüz.

Ve görün artık gerçekleri.

ADALET?

“Adalete güvenmek istiyorum da adaleti atayanlar ve atananlara bakıyorum da eğer başka kimse kalmamış ise el birliğiyle adaleti böyle bitirdiler” diyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Atamalarda “Başka kimse yok muydu?” diye soranlar oluyor ya, sinir uçlarına dokunuyor insanların.

Yahu senin başka işin yok mu da bakan yardımcılığı filancıya kadar düşmüşse adalet bitmiştir diyebiliyorsun?

Yahu senin ne haddine kardeşim?

Son söz: Dünkü 15 Temmuz anma gecesinde şahit olduğum bazı gelişmeler siyasetin dibe vurduğunun resmidir.

Bursa siyasetini el birliğiyle işte böyle bitirirler dedirten türden.

Hangi birini yazsam, kime ne anlatsam, kime kimi şikâyet etsem gibi tüm kapılar aynı yere çıkıyordu.

Demek ki, bırakın bilinçlenmeyi tamamen uyutulma süreciyle karşı karşıyayız.

İnanın şu acı gerçeği söylemek zorundayım.

“Bursa AK Parti’nin elinden göz göre göre sabun misali kayıp gidiyor.”

Yazık ki çok yazık.

Söyleyecek söz çok ama ben artık çok olanların içinde bile söz bulamaz hale geldim.

Allah herkesin ettiğinin karşılığını verecek.

Allah’ınızdan bulacaksınız.

Allah’ıma Hamd ve şükürler olsun ki o kapı var.

Tek güvendiğimiz kapı onun kapısıdır.

.


alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz