AK Partiyi bitiren sebep ve gerçekler… AKP’li paçavralar ve REİS’i aldatanlar.

25 Haziran 2019 Salı, 16:46
alim şahin

Öncelikle ibret vesikası olacağını düşündüğüm bir yazı olacağını belirteyim.

Bir Yesilçam filminde İhsan Gedik’ e, “Sus konuşma Abdestsiz çarpılacaksın” diyen kişiye Süleyman Turan şöyle cevap verir: “Sular akıyor mu ki Abdest alsın!”

“O günlerde gecekondu şehri olan İstanbul bugün bir Dünya Metropolü.”

Buraya kadar her şey normal.

O dönemlerde yasakların kol gezdiği, zalimliklerin kan kusmalar kadar vardığı, okullarda baş örtülü kızlarımıza zulüm edilen, otobüslerden indirilerek sözde arama yapılacak bahanesiyle adeta anadan doğma soyulan, terörist muamelesi yapılan, devlet kademelerinde başörtülü diye içeri sokulmayan analarımız nine ve bacılarımıza adeta kan kusturulan zamanları kimler hangi gençlik bilecek?

Ya bilenler, o dönemleri yaşayanlara ne demeli?

“Başörtüsünün üzerinde çarşaf, ferace, atkı, gözlük ile dolaşma özgürlüğüne kavuşan, sakallı ve seccadeli, cübbeli ve şalvarlı olanlara ne demeli.”

“O günün mücahit ile mücahideleri bugünün iş adamı ve iş kadınları olup çıkanlardan birçoğu bile bu seçimde bir kısmı artık kibir ve şımarıklıktan Ak Parti’ye oy vermedi.”

Birde Ak Parti’ye sesini duyuramayıp oyunu CHP’ye vererek uyarmak isteyenler var.

Artık “Acil toplandık, şöyle karar aldık, yok efendim parti de değişim, şunu aldım bunu atadım” taktiklerini bırakıp Türkiye genelinde kaybedilen ve oyu düşen belediyelerde il ilçelerde kelle koparması lazımdır.

Bu manzaralar daha önceki seçimlerde defalarca yaşandı.

Herkesin yanına kâr kalan bir taktik geliştirilmiş, milleti uyuttuklarını sanıyorlar.

“Oysa seçimin ertesi günü başarısız olan il ve ilçeleri anında görevden alması çok sert bir operasyon çekilmesi gerekirdi.”

Havanda davul tozuyla kimse daha fazla kandırılamayacağı bugün çok net ortaya çıkmıştır.

REİS partiyi bitirenlere yönelik baş alması baş koyması lazımdı.

Bu yapılmadı.

Veya yapılmakta çok geç kalındı.

“Suçlular cezasız kaldıkça parti içindeki suçlar alabildiğince çoğaldı.”

Her geçen gün Ak parti ve REİS’e güven azalmaya başladı.

Güvenenler üzerinde ise iyice ters etki oluşması ve bu tepkinin çok sert dönüşlere neden olması söz konusu.

İstanbul örneğinde gördük.

İstanbul il başkanı 31 Mart seçiminde Sandıklardaki tutanaklarda yok şöyle oldu böyle oldu açıklaması yapıyordu.

Oysa bu mazereti üreten kişi baş suçluydu.

Sandık başkanının neden görevini yapmadığını, ihmal ettiğini sorgulaması gereken kişi medyanın karşısına geçip şikayette bulunuyordu.

İşte sorumsuzluğun daniskalığını sergileyen o kişiye o gece hiç vakit geçirmeden taze taze hesap sorulmalıydı.

Ne yazık ki tam tersi yaşanıyor yeni seçime hazırlanıldığı zaman bile hala o koltukta oturtulması tepki oylarının 8 puan artmasına neden oluyordu.

Tüm yerlerde aynı örnekler vardı.

Bugün kaybedilen yerlerde il ve ilçe teşkilatları aynı rahatlık aynı genişleme ve aynı sorumsuzluk içinde keyif sürüyor.

Seçimden sonra bakıyorum da hala herkesin keyfine diyecek yok.

Ama İktidar tehlikede bunu da hesaba katan yok.

Bizim yörede “Dünya yansa bir horom otu yanmaz” denilen çiğ ve pişkinlerin hüküm sürdüğü bir parti üst yönetimiyle karşı karşıyayız.

Hiçbir tık yok.

Parti içindeki AKP’liler bile bu sorumsuzluğu görerek ve de cesaret alarak parti içinde resmen Blok oluşturma başladılar.

Lanet olsun emek hırsızlarına, hain ve ihanetçilere.

“Artık yok şöyle oldu, rakı içtiler, şampanya patlattılar velev ki ibneyiz diyenlerle sokaklarda sevişme partileri düzenlediklerine takılmaya hakkımız yok yok yok..”

“Bunlara oy vererek destek olanlar razıysa sen kendi kalende neden gedik açıldığına kafa yorman gerekir.”

Bakın bunlar ve dış destekçileri öldürücü darbeyi vurmak için fazla beklemeyecekler.

Bir süre sonra bu başarıdan cesaret alarak erken seçim çıngıraklara çalmaya başlayacaklar.

Dolayısıyla Ak parti içindeki çürük ve hainleşmiş fosiller REİS’i hala yanıltıyor, hala yanlış yönetiyor, hala tehlikeyi gülistan gösteriyorlar.

Ekrem İmamoğlu’nun sürekli pazar gezmesi bir stratejiydi, evinde patatesi soğanı olanlar bile açız açız diye ağlıyordu.

Halkı gaza getirmenin en uyanık yoluydu pazar gezmek.

“Türk halkı uyanık ve gözü açık olması gerekirken, iki patates soğana sattı İstanbul’u.”

“Açız soğan alamıyoruz” diyen kesim sosyal medyada bas bas bağırırken, 4000 TL’lik akıllı telefonları kullanıyor ama açlık sefalet içindeler, öyleyse komşunun telefonundan seslerini duyurmaya çalışıyorlar mı” diyelim.

Tümü teknolojinin en son sürümüne sahip sahte açlar.

Ama amaç patates soğan değil, açlık değil.

Büyük bir oyunun figüranlığıydı para karşılığında oynanan.

Düşünün Beylikdüzü’n de güzelim kırlangıcın rengini değiştirip ibnelerin rengine boyadılar.

Şimdi bu “ibneler” İBB’ye bayrak açıp başkanın yanın da ofis açıp beyaz masa memuru olurlarsa kimse şaşırmasın.

Şimdi bizim dindar insan dediklerimiz nelere kadir olduklarını anlayabiliyorlar mı acaba.

Dindar ama kim?

Gerçekte kim ya da kimler?

Dindar insan derken yukarıdaki özellikleri olan insanlar PKK’lılar gibi, Canan gibi dinsizlerin ve CHP’lilerin her türlü hakaretine layık olan sözde dindarlar var.

Böyle dindarlık olacaksa Ak Parti de dindar kesimin tamamen bittiğinin resmidir.

“Zira parti içinde fuhşun, ahlaksızlığın, haramın, hak yemenin, adam kayırmanın her türlü rengi yaşanırken, bu parti nereden nereye geldi diye tepe yönetimindeki gerçek dava ruhu taşıyanlar çok ciddi anlamda kendilerini sorgulamalıdır.”

Açık açık gören göz kılavuz istemez.

Bunlar körle şaşıyla yatıp kendilerine sözde ak partili bildikleriyle ama geçekte hain olan kimseleri kendilerine kılavuz tuttular.

Dolayısıyla şu ayrıntıyı gözden kaçırmamalıyız.

İstanbul seçimini İmamoğlu kazanmadı.

Ya ne oldu?

Ak Parti İstanbul’u kendisine altın tepsi de ikram etti.

Dolayısıyla vasıfsız biri kahraman ilan edilerek gelecekte Erdoğan’a rakip hazırlatıldı.

Konu AK parti olunca bizim yazarlar bile ahkam kesti.

Wip solunun da geçmedi diye terör estiren, belediye seçimlerinde aldıkları her yerde insafsızca kıyımlar yapan CHP ne kadarda temiz lanse edildi malum yazarlarımızca.

Ona oy verip bu devletin ekmeğini yiyen muhafazakarlar ne kadar da İslam dan uzaklaşmış öyle.

Sebep ne biliyor musunuz?

Yeni nesil büyük imkanlar içinde yüzdü, her isteği yerine getirildi, sıkıntı yüzü görmedi, teknoloji ve dünyalık ne varsa ayakları altına serildi.

Eski hastane skandalları, gecelik kuyrukları, çirkeflik, pislik deryasında yüzmedi, ana babalarının çektikleri çileyi çekmedi, sıkıntı nedir görmedi, ne istedilerse karşılandı.

Hazıra kondular hazıra.

Sıkıntı yüzü görmeyen, alın teri, emek sarf etmeyen tembel teneke bir gençlik yetiştirildi.

Ülkenin geçmiş hükümetler döneminde bir sente muhtaç olduğu dönemler anlatılmadı.

CHP dönemlerinde en basit kıçı kırık ülkenin karşısında bile el pençe divan duran cumhurbaşkanları başbakanlar dönemini yaşattılar bu ülkeye.

Üzerine tükürmediği Avrupa ülkesi bize talimatlar yağdırıp istediklerini yaptırırken, o günlerden bugüne getiren Tayyip Erdoğan’ların değerini, AK Parti hükümetlerinin değeri ne yazık ki bu gençliğe anlatılamadı.

Velhasıl geçmişte yaşanan rezillikleri Türk Gençliği bilmiyor, bildirmediler, anlatmadılar, anlatamadılar.

Onlar sandılar ki, Türkiye eskiden çok daha zengin bir ülkeydi de bugün soğan patates oyununda ortaya çıkan krizi ilk kez yaşıyor.

Demem o ki, gençliğe gerçekler anlatılamazsa böyle olumsuz tepkiler gelişir.

Ama geçmişi de bugünü de bilen yaşayan bizler hem gençliğe sahip çıkmalıyız hem geleceğimize.

Dolayısıyla Ülkemize her şart ve zeminde sahip çıkmak boynumuzun borcudur.

Bu ülke nice tuzaklar nice şer güçlerin oyunuyla karşılaştı.

Biz samimi olacağız.

Ama ve maalesef bizim kaypaklar, dönekler, yavşaklar, şakşaklar, rantçı alçaklar Suriye ya da Mısır gibi tokat yemeden akıllanmayacaklar.

Onlar o tokadı bekleseler de biz buna fırsat vermeyeceğiz.

Şu gerçeği göremeyen gözler körün ötesindedir.

Yap bir CHP heykeli yarışa girsin, İzmirliler CHP heykeli de olsa oy verirler.

Çünkü adamların bir ideali var.

İzmir de Davalarına ne kadar sadık ve sahip çıkıyorlar.

Kötüde olsa, pislik içinde de yüzseler şikayetçi olmuyorlar.

Yazık ki, bugün korkunç sona doğru gidiyoruz.

Diğer yandan İstanbul’un göbeğinde homolar, lezbiyenler, sarhoşlar nara atıyor sokaklarda.

Böyle giderse helak olmamız da yakın demektir.

Önemli olan siz biz ne yapıyoruz!

“Yarın çocuklarınız bu ibnelerin tuzağına homoların pençesine düşmeyeceğine Allah muhafaza kim garanti verebilir?”

Ne yapalım ne diyelim; hakkettiğimiz şekilde yönetileceğiz.

Ama mücadelemiz son nefese kadar devam edecektir.

Belki de her şerde hayır var ‘hadis’inin tecelli ettiği zamanları yaşıyoruz.

Belki de yeni nesil anlatamadıklarımızı yaşayarak öğrenecek, gözleriyle görecek, belki de çok büyük bir ibret vesikası olarak tarihe geçecektir.

Dolayısıyla CHP’nin ne menem şey olduğunu yaşayarak kendi gözleriyle görecekler.

Bizlere ise sadece sabretmek ve üzerimize düşen görevi yerine getirmekle sınavda olacağız.

Allah REİS’e sağlık dava’nın samimi erlerine güç, milletimize akıl, Devletimiz ve Bayrağımıza ilelebet bağımsız bir gelecek nasip etsin.

Bunun için de REİS etrafında ki hain paçavraları görüp uzaklaştırması büyük önem arz ediyor.

Kalın sağlıcakla.


.


alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz