Bu ne cürret! Bizde yalanda yok hılafta! Bursa’nın fetöcüleri deşifre olmayın daha çok çalışın!

10 Nisan 2017 Pazartesi, 12:09
alim şahin

Dün bir dostumla Bursa’nın tarihi sokaklarını arşınlıyordum.

Yeni bir mekan edindik.

Pirinçhan.

Açık havada güzel çay kahve içmek, sohbet etmek için mekanlar var.

Yine öyle modern tabirle neyin Cafesiyse sözüm ona  Cafe adı verilen ama Türkçesi çay bahçesi olan bir dostumuzla tanıştık.

Uzun zamandır takipçimiz olduğunu, gerçekleri özünde paylaştığımızı söylerken, Bursa’nın en büyük sorununun bunları halktan saklayanlar olduğunu dile getiriyordu.

Bu nedenle bizi yakından takip ettiğini belirtiyordu.

Eyvallah kardeşim deyip geçiyoruz.

İkramlar sohbet derken etrafımız kalabalıklaşıyor, bir anda Pirinçhan siyasetin havasına bürünüyordu.

Derken Bursa’nın önemli siyasi simalarından üç kelle iştirak ediyor.

Ben topa girmeden onlar 16 Nisan sonrası Bursa siyasetini dizayn etmeye başladılar.

Ettiler de.

Kendilerine yetki kıldılar.

Bir tanesi Alimsiz olmaz diyerek sözde beni de ekibe dahil ediyordu.

Tabi siz listeyi yapın ben derhal onaylarım dedim.

Karar verici oldunuz, listeyi yaptınız, görev taksimi yaptınız, her şeyi oldu bittiyle baş göz ettiniz ne güzel.

Bu kadar kolaydı şimdiye kadar nerdeydiniz?

Cevap hazır!

Her şeyin bir sırası var.

Emin misiniz, son kararınız mı?

Başka bir cevap!

Kafa bulmanın sırası değil.

Tamam ben kafa bulmuyorum da galiba siz kafayı bulmuşsunuz.

Yahu siz bu işin çakallığını en iyi bilenlerdensiniz. Nasıl olur da bu kadar kolay iş bitirirseniz aklım almıyor? Tecrübenize saygı gösterecem de saygıya dönük bir karar aldığınızı söylemek akıl tutulmasıdır. Evet kongreler yaklaşıyor tabi birileri hazırlık içinde olabilir ama size ne oluyor, siz neye güveniyorsunuz da bu kadar emin konuşabiliyorsunuz?

İlginçtir.

Böyleleri yüzünden işte Bursa teşkilatlarını karabasan basıyor. Sonra da karabasana basıyorlar. Sonra da partiye basıyorlar. Sonrada da parti bunlara basıyor. Sonra da basıldııım diye ciyak ciyak bağırıyorlar.   

Sözde liste yapıyorlarmış ta, benimde katılmamdan şeref duyacaklarmış ta.

Hadi ordan zibidi takımı.

Sizin yüzünüzden Reisin itibarı çapulculara kaldı.

Bursa seçmenini çapulcu ilan eden bakanlar varken, bunlar hala hüküm sürerken siz kim oluyorsunuz da kendinize siyasi dizayn yapma hakkı tanıyorsunuz.

Aslında düşünceleri kendilerini bağlar saygı duyarım.

Ama bizi pis emellerine alet etme cüreti göstermeleri haddi aşan bir davranıştır.

Bizim yerimiz ve duruşumuz bellidir.

Partimizin, davamızın Reisimizin yanındayız.

Nokta..

 

**

 

Yalanım varsa …MAL olayım!

Şimdi size içinde bulunduğumuz günleri özetleyen önemli tespitleri aktarayım.

Şaşırmayın ama.

Dinleyin sadece..

Burak Karen..

“Geçen gün Amerika devlet başkanı Donald Trump’la kahvaltıda beraberdik. Çok ısrar edince kıramamış gitmiştim. Reis Tayyip’in  artık kendilerine eyvallahı olmadığını, sesinin de çok çıktığından yakındı.

Türkiye’yi ağrısız pansumansız ele geçirmeye çalışıp teknik nakavt yapamadıklarını, 15 Temmuz’da silahlı kuvvetler içine sızmış şakirtler üzerinden darbesel nakavt yapmayı denediklerini fakat başaramadıklarını, şimdi de ekonomi üzerinden finansal nakavt yapmaya çalıştıklarını sonucun yine negatif olduğunu söyledi ve sitemlerini iletti.

Bir an önce kendilerine itaatte kusur etmeyecek birinin devletin başına geçmesi gerektiğini söyledi. Ben de saygılarımı iletip beni tarif ettiklerini söyledim. Türkiye’ye gelip “Hayır”sız konsorsiyuma katılmak istedi fakat ben zahmet etmemesini söyleyip teşekkür ettim…

Dönüş yolunda telefonum çaldı. Arayan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth bana sitem ediyordu: Üstümüzden geçiyorsun da bir kahvemizi içmiyorsun. Bu nazik davete yok diyemezdim. Ayaküstü uğrayıp çıkayım dedim.

Kahveleri içerken bizim Reis’ten dert yandı. Artık Türkiye’nin yönetilen değil yöneten pozisyonuna geçtiğini, bunun da Kraliyet ailesini ve İngiliz halkını rahatsız ettiğini söyledi.

Ülkede bulutlu havanın, gerilimin, spekülatif söylemin, gri alanın tavan yaptırıldığını, şüphe girdabının sürekli büyütüldüğünü, karanlıklar içerisinde gaipten gelen sesler oluşturulduğunu, insanların sıkıntılı bir atmosferde bunalırken benim de daha şantajlı, montajlı söylemler geliştirerek saldırıları artırmamı istedi.

Ben de yedi seçim kaybettiğimi fakat referandumda reylerimi binde birlik bir oranda artırabileceğimi ve zaferin bizim olacağını söyledim. Gülümseyerek bana olan inancını teyit etti, bu da beni ziyadesiyle memnun etti.

“Hayır”sız kampanyamız için İngiliz istihbarat birimi MI5’in destek verebileceğini söyledi fakat ihtiyaç olmadığını söyleyip teşekkür ettim…

Acele etmeliydim. Öğlen Almanya’daki kaçakları, örgüt üyelerini, vatan hainlerini ziyaret edip teşekkürlerimi sunacak, ihanet çalışmalarını izleyecektim. Hem Almanya şansölyesi Angela Merkel’le ve istihbarat BND Başkanı Bruno Kahl’e Türkiye’den götürdüğüm yalan çiçeklerini sunacaktım.

Angela; Türkiye ile uğraşmaktan kendilerine gına geldiğini, artık ek desteğe ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Reis’in keskin zekâsı ve okşayıcı bakışlarının kendisini bitirdiğini, dayanamayacağını ve 17 Nisan’a kadar uyku seansına gireceğini söyledi. Ben de onaylayıp rahatlaması için kendisine önce kulak memelerinden başlayarak omuzlarına , gerdana yumuşak masaj yaparak  vucudunun tüm ehramlarına inip gerekli mesajı vereyim dedim. Ama neden sonra kokuşmuş  zırzalarla eller kirlenir düşüncesiyle dua edeceğimi (çaktırmayın hiç yapmadığım bir şeyi yalanı) söyleyip ayrıldım.

Almanya’ya gidip de Adolf’u ziyaret etmemek olmazdı tabi. Adolf kim mi diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bizim Adolf yani Hitler. Adolf’a gitmek de bir mesele yani. Cehennemin gayya kuyusuna ancak “ufo”larla gidilebiliyordu ve her zaman ufo bulmak zor meseleydi. Allah’tan ne kadar Türk düşmanı, Türkiye hasmı, Müslüman karşıtı varsa dostum olurdu. NASA bu işi çözebilecek en yetkili kurumdu ve bir telefonla o işi de hallettik.

Ebedi yurdum sayılan gayyaya gittiğimde zebanilerle maç yapılıyordu ve Adolf ve ekibinin durumu içler acısıydı. Adolf dünyada tatlı tatlı yediği nanelerin hesabını acı acı veriyordu. Doğrusu ürperdim ve bir an önce içine düştüğüm bu “hayır”sız işlerden kurtarmalıyım diye düşündüm. Fakat can dostum, “kardeşim” şeytan hemen devreye girdi.

Aziz dostum şeytan devreye girince akan sular durur tabi. Aklımdaki bütün iyi niyetleri, olumlu fikirleri hemen sildim ve özüme döndüm, aslıma rücu ettim. Ziyaretin kısası makbuldür diyerek bu ziyareti kısa kestim ve ufoya koştum.

Bir sürü tanıdık sima, eski dostun feryadını duyuyor, acı içinde çırpınışları görüyordum. Fakat benim takatim kesilmişti. Eski dostlar Şimon Peres, Ariel Şaron, David Rockefeller sesi en çok çıkanlardandı. Görmezden gelip günü kurtarmalıydım.

Akşam babadan sabıkalı aziz dost Esed’e uğrayacak, kullandığı “sarin” gazlardan dolayı tebriklerimi sunacaktım. Fakat okyanus ötesinden Pensilvanya’dan gelen mesaj başımı döndürmüştü.

Ağlayan bülbüldüm yolunmuş kaza döndüm rumuzlu arkadaşım pardon, patronum bana dayayıp, döşüyordu.

Biz seni şantaj, montaj kaset operasyonu ile lider yaptık, sen horoz dövüştüren ring siyasetçisi oldun da, dondurulmuş beyninle günü kurtarmaya çalışıyorsun da, daha neler neler.

Muhalefet etmek için her şeye hayır demem gerektiğini, popülizme ek olarak sövmeyi, iftirayı, hakareti, karalama kampanyalarını, yalanı propaganda malzemesi olarak bolca kullanmamı, ilkesizliği ve ahlaksızlığı meşrulaştırmam gerektiğini kutuplaştırıcı, tahrik edici bir siyaset izlemem gerektiğini emrediyordu.

“Haddini bil diye de bitiriyordu” diye not düşüyordu günlüğüne.

Bunları söylerken de Bursa’nın atar damarlarına da mesaj gönderiyordu. Kendinizi ele verdiğinizi duyuyorum. Daha çok reisci görünüp sahada onlardan biriymiş gibi, daha çok dava adamıymış gibi çalışın. İçiniz kan ağlasa da bunu yapın. 16 Nisan sonrası deşifreye kurban gitmeyin diyordu.

Kimden mi bahsediyorum? Aklınıza gelen ilk isim. Türk siyasi tarihine yön vermeye çalışan siyasi deha!

Hem de yalansız dolansız haaa!…

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz