İslâm yenilenemez, anlayışı yenilemek gerekir!
Şairler Sultanı Necip Fazıl Kısakürek’in, İslam’ın yenilenmesi hakkındaki görüşleri:
Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi… Aynayı yenilemek…
Güneş yenilenemez. Göz yenilenir.
İslâm, başı ve sonu olmayan ebedî yeninin ismi… Ona her an biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik…
Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır” hadisindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir.
Dava işte bu manada İslâm’ın yeni neslini yuğurmakta…
İslâm’ın en yeni, değiştirilemez ve örnek nesli, Resul eliyle yuğurulan sahabîler…
Sahabilerin ardından “Tâbiiler bu nesil çizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava ictimaî planda zaafa uğramış ve büyük ferdî zuhurların çevrelediği mahzun zümrelerden öteye geçilememiştir. Bu tecellide, muhafazası en zor iş olan aşkı kaybetmenin ve kaba akılla yapayalnız dış planda kalmanın neticesi olarak ilahî hikmet aşikâr…
Emevî ve Abbasi devrelerini takip ederek Türk’ün eline geçen İslamî devlet livası, 600 küsur yıllık gerçek devlet hayatının ancak 250 senesinde böyle bir nesle yataklık etmiş, ondan sonra 300 yıl korkunç bir aşk ve üstün anlayıştan yoksunluk çığrına girmiş, 100 küsur senedir de, aynı ham yobaz ve kaba softa idrakinin tersine dönük şekliyle bütün cehdini İslâm’a karşı çıkmakta bulmuştur.
O gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar İslam’dan kopmanın fikrî ve fiilî icracıları olmuştur.
İslam’ı, zatından zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefslerinde yenileyecek nesillerin böylece köküne kibrit suyu dökülmeye başlanınca, din ihtiyacından büsbütün kurtulamayan muvazaacı mizaçlar her tarafta işi reformculuğa dökmüş, ve olduğu gibi bir İslâm yerine, oldurulmak istenildiği tarzda bir İslâm’a kapı açmaya bakılmıştır.
Reformcu, İslâmı şu veya bu görüş ve mezhep lokomotifine bağlamak, onu zatına ve aslına göre değil, şahsi nefsine ve idrakine iliştirmeye kalkmak, böylece çürük gördüğü bir binayı kendince payandalamaya yeltenmek bakımından; İslâm’a cepheden zıt olanlardan daha tehlikelidir; ve İslam’ı kalb ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi içinde kendisine üç düşman tanıyacaktır. Aşksız ham yobaz, duygusuz kâfir, nasibsiz reformcu… Yani ruhu kör nefsinde kabuklaştıran, büsbütün inkar eden ve bu ikisi arasında arabuluculuğuna kalkışan…
İslam’a muhatap anlayışı, 500 yıl kılıcını elinde tutan Türkiye’de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye’de düzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait ilahi bir ihtar…
İslâm’Iı yenileyecek olan nesil, bu ruh ve madde felaketleri Türkiye’sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki halinde zuhur etmekle mükellef…
Bunca zevalin ardından ancak kemal çığırı açılabilir…
Dört büyük halifenin sırayla şiarları olan merhamet, celadet, edep ve akılda tam ikmalli ve teçhizatlı olarak, 15. İslâm Asrında İslâm’a muhatap anlayışı yenilemek davasını çözümleyecek nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor. Aya gitmek hüner değil, bu sesleri güneşten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet…
Kaynak: Yeniakit
Bir cevap yazın