Yerli araba.. CHP.. Alinur başkan ve evdeki hesap!
Sonunda yerli otomobil start alıyor.
Bu kadar konusu oldu, kim yapacak hangi babayiğit vs. bulmak için akla karayı seçtik.
Demek ki isteyince oluyor muş.
Ama bu zamana kadar Yahudi sermayeli güçler her konuda olduğu gibi yerli araba üretiminde de takoz oldu.
Anlaşılmayan konu şu: Neden bu kadar zorlanılıyor bu araç üretiminde.
Türkiye teknolojik alt yapısı oto üretimi için çoktan yeterli hazır konumunda.
Yani öyle zamandayız ki artık araba üretmek geçmişte ki kadar büyük bir mesele değil.
Ama ne hikmetse bu kararı almak için çok zorlandık.
Aldık ve iş ciddiye bindi.
Bekliyoruz dış tepkilerin gelmesini.
O da ne!
Dışarıdan destek gelirken yani komşu Yunanistan’dan, Köstek içerden geldi
Adres belli.
Ce He Pe.
Bu CHP Adeta Türkiye’nin tüm yerli kalkınma hamlelerine gönülden takoz olmak için ant içmiş durumda.
Her yerli üretime karşı.
Millet menfaatine olan tüm projelere ilk muhalefet eden parti konumunda.
Peki CHP kimin partisi soruyorum.
Bu kadar da olmaz dedirten bu zihniyet, halkın oyuyla halkın başına demir yumdum olmak için çalışıyor.
İnönü döneminde olduğu gibi sadece Demir yumruk..
Milli kalkınmaya tepki koymalar milli duygudan yoksun olmaları gerekir.
Halbuki “Her insaf ehlinin bugün varılan noktadaki ak gidişatı takdir edeceğinden, hakkı teslim edeceğini tüm Türkiye biliyor. Aslında Dünya biliyor Türkiye büyüyor, Türkiye gelişiyor.”
Ama ne hikmetse bu CHP dünyanın takdir ettiği bir kalkınma hamlesini hazmedemiyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, yerli otomobil için bir markanın 47 milyon avro verilerek satın alındığını hatırlatarak, “Sizin deyiminizle tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan 47 milyon avro ne oldu” diyor.
CHP İzmir Milletvekili Tahsin Tarhan, “Satın aldığımız aracı müzeye koyalım, bunu görmek isteyenler ücret ödeyip görsün. Yoksa bu zararı telafi edemeyeceksiniz” şeklinde yerli üretimden dalga geçiyor.
Yahu böyle bir siyasi düşünce olabilir mi?
Bu nasıl bir mantık nasıl bir hazmedemeyiş?
Halbuki, araç üretmek sadece konu değil.
Sonrası ne olacak.
Bunu göremeyen bir CHP zihniyeti tabi ki müzelik olarak düşünebilir.
Dünya markası haline getirmek var. Dünya pazarına açılmak var Türkiye’nin en büyük ihracat rakamlarını kırmak var. Bu piyasada dünyayla boy ölçüşmek var.
Unutulmasın ki Türkiye yaptığı her şeyi Dünya standartlarının üzerinde yapıyor.
Örnek: İnsansız hava araçları, Füzeler, Tanklar, Helikopterler, Askeri araçlar, Kirpiler, Bora füzeleri, Fırtına Obüsleri. ASELSAN’ın dünyayla boy ölçüştüğü teknolojik sistemler, Roketsan, Uzaktan kumandalı sistemler, Askeri teçhizatlar.. vs.
Bunları CHP bilemez.
Bilseydi kesin Anayasa Mahkemesine giderdi.
Oysa bir marka ve onun algısını oluşturmak en az üretim kadar büyük marifettir.
Tabi birde bu işin yıllar içerisinde oluşan kültürü var.
Aslında bu kültür işini hızlandırsak zaman içerisinde üretici kullanıcı arasında gelişecek yaşanmışlıkla oluşacak. Aslına bakarsanız, biz Devrim Otomobilleri ile çıkmış olduğumuz yola devam etmeyerek asıl uzun yıllar içerisinde birikecek kültürü rafa kaldırdık. O zamandan bu zamana yerli aracımız dünyaca tanınan bir marka haline de gelebilirdi.
Medyaya baktığımızda ise, yerli otomobil girişiminin kendini aydın sananlar tarafından hazmedilmediğini görüyoruz.
Bırakın hazmetmeyi bunun başarılamayacağını bile söyleyenler var.
Oysa Türkiye neyi başarmadı ki..
Milletini hazmedemeyen aydın bozuntuları, tabi ki devletin gelişmesini ilerlemesini de hazmedemez.
Onlar için ne varsa batıda var, siz ağzınızla kuş tutsanız yaranamazsınız.
Bu arada Yerli Araba üretimi için en ideal kent Bursa olmalıdır.
BÜROKRATLAR’IN HESABI
Alinur başkan hesap kitap yapanların hesabını görmeye başladı.
Müdürler ve bürokratik sorumlu düzeyde kim varsa evdeki hesapları çarşıya uydurmaya çalışanlar..
Şimdi hesap zamanı!
Umarım yanlış hesaplar Bağdat’tan dönmez ve düpedüz olur her şey.
Bu arada geçmişte yanlış isimlerin yer aldığı makamlar, yanlış üstüne yanlış yapanların gözünün yaşına bakılmamalı.
“Eğer varsa yaş gözlerde, süreç ilerledikçe olur ayyaş sözlerde.”
O zaman da çık işin içinden.
Sayın Başkan yeni görevlendirmelerde işin ehli isimleri, liyakatli ve sadece halka hizmeti şiar edinenleri göreve getirmelidir.
Hani Osmangazi’de birisi için diyorlar ya aile şirketiyle yönetilen bir belediye de olmamalı.
Hah işte her iki duruma dikkat edilmelidir.
Sonra yandı kebap ters çevir olmasın.
Her şeye rağmen bu zor sürecin düzlüğü çıkacağına inanıyorum.
Yeter ki Salih düşüncelerle işe sarılınsın.
Başkan Alinur Aktaş’ın ikinci bir Hikmet Şahin kalkınma hamlesini gerçekleştirmemesi için hiçbir sebep yok.
Zira REİS ne diyor; Önemli olan krizleri fırsata çevirmek.
Avrupa batarken Krizlerde Türkiye şaha kalkıyorsa bilinçaltında insan yattığını bilmek gerek.
Yani krizler de kalkınmalar da insan eseridir.
Ya batırırsın ya çıkarırsın.
Ben Sayın Başkan’a güveniyorum.
Bursa’nın layıkıyla kalkınmaya ihtiyacı var, Bursa’nın Bursa olmaya ihtiyacı var.
Başarılar diliyorum.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Bir cevap yazın