Sevgi, aşk, sevmek, itiraf etmek !
Bugün pazar.
Sakin sessiz huzurla okuyacağınızı düşündüğüm güzel bir yazı hazırladım.
Hayatımızda huzuru ve mutluluğu bulacak tohumları filizlendirecek bir konu seçtim.
Adını sevgi koydum !
Ve öğrendik ki, her yarayı saran zaman değil sevgidir.
Sevgi ektiğimiz yerde, sevinç büyür.
Bunun için de, “Ben bu dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya geldim” diyebilmektir.
Zira öyle bir nimet vermiş ki yaratan o nimetin gücünü kullanarak, yani sadece sevgi dolu bir bakışla bir insanın hayatını değiştirebileceğini, bir canlının dostluğunu kazanabileceğini bilmek gerekir.
Unutulmasın ki, sevmekten sonra en büyük mutluluk, sevgiyi itiraf etmek olduğu gerçeğidir.
Yani arkadaş, dost yada aşık oldugunuz birine onu sevdiğinizi söylemektir.
En yüksek sevgi ise; Allah sevgisi, en iyi sevgi; ise anne sevgisi olduğunun idrakına varabilmek tüm dünyayı güzelleştiren temel gerçektir.
Sürekli sevgi ve merhamet üretmeye çalışmalıyız.
Unutulmasın ki kendine karşı sevgi, başkalarını sevebilme yetisine sahip olanlarda görülür.
Amaç, “sevgi uğruna ölmek değil; uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır.”
Sen kalbini taşıdığını sanırsın. Oysa kalbin seni taşımaktadır, sevgi ve umutla.
Sevgi insanı birliğe, egoizm ise yalnızlığa götürür.
Her zaman hayatımızın içinde olan en güzel duygu olan sevgiyle bir insanı karşılıksız sevmek son derece değerli ve özeldir.
Her şeyden önce birbirinizi gostermelik değil candan sevin. Çünkü bu birçok kötülüğü örter.
Bu duygu ise bizi zamanın yıkımından koruyan, yıkılmaz bir kaledir.
Zira bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.
Bununla birlikte “Hangi acı, sevginin verdiği acıdan daha soylu daha değerli olabilir ki!
Bir düşünün, içinizdeki sevgi ne kadar büyükse, acısı da o kadar büyük olduğunun farkına varacaksınız.
Mesela seven iki kalp, iki mıknatıslı saat gibidir; birinde kıpırdayan bir şey ötekini de harekete geçirir; çünkü her ikisinde de etki eden şey, içlerinden geçen tek kuvvettir.
Sevmek, insanların birbirlerine bakmaları değildir, birlikte aynı yöne doğru bakmalarıdır. İşte bunun adına “Sevgi” denir.
Sevgi güzellemeleri ise şu ifadelerle karşılık bulur; “Aşkımı hissetmek için gözlerini kapaman ve bana sarıldığında kalbimin atışını hissetmen yeterli sevgilim.”
“Seni tanımadan önce sevmenin ve âşık olmanın bu kadar güzel bir duygu olduğunu bilmiyordum” ifadeleriyle devam eder.
Aşkı gören yok, duyan da yok duyanlardan da haber yok!
Öyleyse aşk ve sevgi görünmez sadece hissedilir ve kalpten bir şelale misali taşar. Seni de bu sevgimle doldurmak istiyorum benim güzel sevgilim noktasına varır.
Dolayısıyla sevmek inanmaktır.
Sevgi ise karşılıklı verilen mutluluktur.
Gerçek sevgi; iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
“Gözlerine bakıp ruhumun yansımasını ve bana karşı duyduğun sınırsız sevgiyi görmekten daha iyi ne olabilir? Dünyadaki en mutlu adamı-kadını sevginle olgunlaştırdın” diyebilmektir.
İnsan her canlıya sevgi dağıtıp sevgi aşılasaydı dünyada kan, gözyaşı ve savaşlar olmazdı.
Velhasıl sevginin açamayacağı kapı, uyduramayacağı anahtar yoktur.
Yeter ki, yaratanın verdiği sevgi nimetini kin nefret husumetle içimizde öldürmeyelim, içimizde olası olan kin nefret husumeti söküp atalım.
Sevginiz eksik olmasın sevgiyle kalın.
.
Son bir not. Mesleğimiz gereği yöneticilere yönelik yaptığımız eleştirilerin temelinde asla kin nefret husumet tohumları yoktur.
Bugün görevleri gereği en çok eleştirdiklerimin başında Alinur Aktaş ile Davut Gürkan gelmektedir. Ancak buna rağmen kendilerine hiçbir zaman kin, nefret husumet duygularım oluşmamıştır, oluşmasına da inancım gereği asla müsamaha (taviz) vermeyeceğim.
Karşılaştığımız yerde yine selamlaşır yine merhabalaşırız. Zira kin yuvalar yıkar toplumları dağıdır.
Allah kin ve husumetlerin şerrinden hepimizi korusun.. Amin.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Bir cevap yazın