Davutoğlu dün öyle bugün böyle
Boşuna “Asil insan idare eder, basit insan iftira eder, sabırlı insan azim eder, şükürsüz insan beddua eder, aciz insan da şikâyet eder” dememişler.
Hakikaten de şikâyet aciz insanların işi.
Ahmet Davutoğlu’na bakın mesela.
Baksanıza, beyefendi bu defa da Türkiye’nin dış politikasını İngilizlere şikâyet etmiş.
Hazret o kadar aciz ki, daha dün söylediklerini bugün yalayıp yutmak zorunda kalıyor. “İlkeli ve ahlaklı politika takip edeceğiz” vaadinde bulunan sanki kendisi değilmiş gibi, bütün siyasî ve ahlakî ilkeleri ayağının altında paspas gibi çiğniyor.
Düşünebiliyor musunuz, 5 Nisan 2014 tarihinde, Dışişleri Bakanı sıfatıyla yaptığı konuşmada “FETÖ’ye yakın sivil toplum kuruluşları, ABD’deki yabancı yetkililere şikâyet mektubu vererek Türkiye aleyhinde kara kampanya yürütüyor. Bunların nereye hizmet ettiklerini sorgulamak gerekir” diyen Davutoğlu, bugün kalkıp Reuters’a Türkiye’nin Yunanistan ve Doğu Akdeniz meselelerinde yanlış politika izlediğini söyleyebiliyor.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Allah aşkına!
5 Şubat 2015’te, yani başbakanken, Fetullah Gülen’in New York Times’a Türkiye’yi gammazlamasından yakınan Gelecek Partisi Genel Başkanı’nın, ayıpladığı şeyi kendisinin yapması hangi kavramla açıklanabilir ki?
Daha dün denilebilecek kadar yakın bir zamanda “Fetullah Gülen Türkiye’den, AK Parti hükümetinden iyilik dışında ne gördü? Gülen ABD’deki lobilere hitap ediyor” ifadelerini kullanan, fakat bugün Türkiye karşıtlığı konusunda FETÖ’cülerle aynı noktaya gelen Ahmet Bey’in söz konusu “u dönüşü” ne şekilde izah edilebilir ki?
Evet, Gülen ABD’deki lobilere hitap ediyor, peki ya Davutoğlu kim(ler)e hitap ediyor? Kendisi Türkiye’den, AK Parti Hükümeti’nden iyilik dışında ne gördü ki, şimdi tıpkı evvelce yerden yere vurduğu Gülen gibi davranıyor?
2 Haziran 2015 tarihinde Bayırbucak Türkmenlerine MİT TIR’larıyla yardım gönderildiğinde kıyameti kopartanlara (haklı bir şekilde) tepki gösterip “Şimdi birileri bu devletin bütün mahremiyetini yok ederek, casusluk faaliyetiyle Türkiye’yi şikâyet ediyor” diyen eski başbakan, devletin mahremiyetini bugün neden ele-ayağa düşürüyor?
22 Aralık 2015’te “Ülke ülke gezip Türkiye’yi şikâyet edenler var. Milletimize gidip bizim hakkımızda konuşmaktan korkanlar, çekinenler bizimle problemli ne kadar başkent varsa oraya gidip onlarla işbirliği yapmaktan çekinmiyorlar” ifadelerini kullanan birinin, bu sözlerinin üzerinden henüz 5 sene geçmeden “Türkiye ile problemli” ne kadar mecra varsa onlarla işbirliği yapması sizce de ibretlik değil mi?
•
Yanılmıyorsak, “28 Şubat döneminde çok çile çekmeme rağmen (mütedeyyin insanlar birer birer işlerinden olurken, Harp Akademileri’nde ders vermeye devam eden Ahmet Bey nasıl oluyor da 28 Şubat’ta çok çile çekiyor orası meçhul ama neyse) hiçbir zaman Türkiye aleyhine konuşmadım” diye orada-burada hava atıyordunuz sayın Davutoğlu.
Şimdi ne değişti? Ne değişti ki bugün Türkiye aleyhine her türlü tezviratı yaymayı kendinizde bir hak olarak görüyorsunuz?
“Milletin desteği varken başka destek aramak gaflettir. Eğer milletten destek almayıp da yurtdışındaki birtakım çevrelerden destek alıp, bu ülkenin başına geleceğini düşünenler varsa, onlar zelil olurlar. Allah bizi hiçbir zaman bu toprakların çocuğu olarak böyle bir tutumla karşı karşıya bırakma zilletine düşürmesin” demiştiniz ya bir aralar.
Gerçekten de öyle.
Allah kimseyi milletin desteği varken başka destek arama gaflet ve zilletine düşürmesin.
Sizin de vakti zamanında dediğiniz gibi, yurtdışındaki birtakım çevrelere el açıp, bu ülkenin başına geleceğini düşünenler ancak zelil olurlar.
Bir cevap yazın