Hasan Ünal: İstismar…
Hasan Ünal’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama:
Malum nedenlerle belli çevreler tarafından İslamcı olmakla suçlanan hükümete karşı “hoca efendi”nin talimatıyla tereddütsüz savaş açmakta beis görmeyen cemaat gazetesine atanan kayyumun binaya girişine engel olmak maksadıyla gazete önünde direnişe geçen topluluğa yapılan müdahale sonucu yara bere içinde kalan bu başörtülü “abla”ya üzülmedim desem yalan olur. eylemleri her ne kadar cemaat fanatizminin ürünü olsa da müdahalenin bu denli sert olması, bana 28 şubat sürecinde yaşadığımız acımasız müdahaleleri hatırlattı. “bir topluluğa olan düşmanlığınız sizi adaletsizliğe sevk etmesin” hükmü gereği “abla”mızın içine düştüğü bu durum herkes gibi bende de derin bir yürek burkuntusu oluşturdu. şüphesiz bu denli sert bir müdahale sonucu bu tarz bir görüntünün hiç yaşanmamış ve yaşatılmamış olmasını tercih ederdim. Dilerim bu denli sert müdahalede bulunan görevliler hakkında gereken işlemler yapılır. lakin bu meselenin sadece bir yönü. Meselenin bir diğer yönü ise cemaat fanatizminin “nirvana”sını yaşadıklarında şüphe olmayan bu “abla”lara direnme talimatı verenlerin tam da bu tür sahnelerin yaşanmasını arzu ettiklerinden zerre kadar şüphe duyulmaması gerektiğidir. Zira 28 şubat döneminde uygulanan başörtü yasağına karşı meydanlarda direnmeye çalıştığımız günlerde bu “abla”ları sevk eden üst akıl; meydanlardaki direnişi kırmak için “başörtüsü füruattandandır” fetvasını vermekten ve başörtülü bu “abla”ların başlarını açtırmaktan zerre kadar imtina etmemişlerdi. Kendileriyle bir çok defalar görüştüğümüzde bizleri “sokak eylemleriyle işimiz olmaz” diyerek kolaylıkla reddetmişlerdi. Vakıf ve derneklerimizin birer birer kapatıldığı o dönemde AB normları nedeniyle önü açılan memur sendikacılığı üzerinden legal bir mücadele vermek için memur-sen ve eğitim-bir-sen’i canlandırmaya çalıştığımızda bursa imamlarına üye desteği vermelerini istediğimizde Amerika’daki “zat”tan bu tür faaliyetlere “izin” çıkmadığını söyleyerek reddetmişler, diğer yandan mensuplarını 28 Şubatla fazla sorun yaşamayan bir diğer memur sendikası olan MHP yanlısı Türk kamu-sen’e yönlendirmekte bir sakınca görmemişlerdi. Ayrıca “Kürt Sorunu”na İslami Çözüm çalışmalarımıza destek vermeleri talebimizi de kabul etmemişlerdi. Ölen masum İsrail çocukları için gözyaşı döktüğünü söyleyecek kadar şefkat örneği sergileyen “hoca efendi”, Türk-Kürt ve Filistinli masum çocuklar için açıklama yapma ya da bir şeyler yapma gereği duymamıştı. Şimdiyse grupsal varlıklarını ve menfaatlerini korumak için o gün için reddettikleri her ne varsa bizimde tasvip etmediğimiz aşağıdaki fotoğraf kareleri üzerinden mağduriyet söylemleriyle cemaat fanatizmi uğruna destek(ihanet) çağrısında bulunmakta ve duygu sömürüsü yapmaktadırlar. Şimdi soruyorum, samimiyet bunun neresinde? Hangi yüzle Milletin karşısına çıkılmaktadır? Yetmedi mi bunca istismar? Ne diyelim, Allah ıslah etsin!
Bir cevap yazın