Şu medya dünyasında neler yaşadığımı bir ben bilirim bir’de Allah.
Ne hançerler gördüm, ne satışlar, ne karakterler, ne dalkavuk ve soytarılar ve soytarılıklara şahit oldum.
Bakınız biz öyle süslü kelimelerle, zabazingolarla her tarafa kayacak, anlamı farklılıklar içerecek ifadelerden bahsetmeyeceğiz.
Söyleyeceklerimiz çok net ifadeler içeriyor.
Muallakta hiç bir şey olmadan muhatabı kimse isim vererek sen diyebilmeli insan.
Bu yazıdan sonra gerekirse “Sen” diyeceğiz.
Bir insanın karakteri, ahlakı, soytarılık yapmaya müsaitse güce göre meyil eder, soytarılığın alasını yapar.
Bunu yaparken de her şeyi yüzüne gözüne bulaştırıp bocalamaya başlar.
Sonra da başkasına iftira atarak içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için algı oluşturmaya çalışır.
Bunu yaparken de Allah korkusunu hiç gözetmeksizin iftiraya başvurur.
Yüzleştirme tehditeri savurur.
Ama delikanlı olan mert olan bu sözünün altında kalmaz.
Kim kime ne dedi ise diyen ile denilen kişi mutlak şekilde yüzleşmelidir. Yoksa “Söyleyen yayan namussuzdur” ifadelerini kullananlar eğer bunu yerine getiremiyorsa o sözü direkt kendine muhatap kabul eder.
Terbiyesizlik ve ahlaksızlığın bu kadarına da pes.
Bu zamana kadar sesimizi çıkarmadık, saygıda kusur etmeyelim dedik ama saygıya değer karşılığı olmayanlara saygı göstermenin saygıya hakaret olduğunu hiç düşünemedik.
Ve bu tür sahsiyetsiz karakterleri de Allah’a havale ediyorum.
Unutulmamalıdır ki, aynı terbiyesizliği aynı ahlaksızlığı malum versiyonun kankası olan siyasetçiden de görmüştük.
Demek ki melek yüzlü şeytanlık bu olsa gerek.
Demek ki, “al birini vur ötekine” ifadesi tam da cuk diye oturan karakterler birbirinin tıpkısının aynısı olduğunu herf ırsatta ortaya koyabiliyor.
Allah bu tür sahsiyetsizlere, iftiracılara merhamet etsin.
Ama bu iftiralar cezasız kalmamalıdır ve kalmayacaktır da.
Çünkü bunlar az boz şeyler değildir.
Her düşüncede ayrım yapmadan kişileri doğrudan hedef almadan, kamuoyunu bilgilendirirken, vicdanına göre hareket edebilseydi öfkesine yenilerek direk sen diyerekten iftiraya yalın ayak koşmazdı.
Bir gün bir yana, sonra bir başka yana, bir başka zaman ilkeli siyaset getirdi diyecek kadar başka bir yana ve ilkesizliğin dibine vuranların ilkeden bahsetmesinin mümkün olamayacağı gibi.
Kastım yok diyerek kasten “sen” ifadesini kullanmanın ne kadar kasıt taşıdığını bilemeyecek kadar ya cahil ya da kasten söylendiği gerçeği gibi.
Bir şüphe “atalım ya tutarsa” diyerekten gerçeğe dayanmadan sen denilirse bu iftira olur.
Hele hele dindarım diyerekten insanlara iftira hiç atılmaz.
Sonuç: Utanma arlanma olmayan karakterler her türlü iftira ve terbiyesizliğe meyil eder.
Elinden geldiğince Delikanlılığı, mertliği, saflığı doğruluk ve dürüstlüğü şiar edinenlere üstü kapalı iftiralarla dolu yazacak olanlar cesaretleri varsa erkekçe mertçe maske altında saklanmadan çıkıp meydana evet o benim diyebilmelidir.
Ama maskelilere de söyleyecek çok sözümüz olacak.
Hem de isim vererek.
Bakalım o zaman tutuşmanın alevi kimleri saracak?
Bizim yaptığımız şudur; yıllarca kullanılmanın verdiği tecrübeyle artık kullanılmaya müsait olmadığımızı söylemek ve kullanılacak kişi olmadığımızı ortaya koymamız birilerinin öfkesini bizlerden çıkarmaya çalışması ve iftira yolunu seçmeye itmesidir.
Unutulmamalıdır ki; bir şeyin nereden inceyse oradan kırılma zamanları vardır.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
MANŞET
03 Aralık 2024MANŞET
03 Aralık 2024MANŞET
03 Aralık 2024MANŞET
03 Aralık 2024MANŞET
03 Aralık 2024MAGAZİN VİDEO
03 Aralık 2024YAŞAM
03 Aralık 2024