AK Parti’ye nasıl ders verdik ama! Dansözlerin kıvırdığı kalçalar! Ak Parti’nin oylarını kim çaldı? Hep dosta düşmana açtın kucak, İyilikten ne anlar alçak oğlu alçak…
Sayıldı sayılmadı, müşahit, Cahit, müteahhit derken kafalar oldu yüzyıllık lahit.
CHP’nin organize olduğu ve seçim öncesi dört büyük kentin tamamını alacağız dedikler şekilde yapılan hazırlıklar meyvelerini vermiş, son anda veren meyveler içten içe çürük olduğu ortaya çıkmıştı.
Gelen kokularla çürüklüğü anlaşılmasaydı millete çürük elma yedireceklerdi.
Meğer elmaların içi ağzına kadar kurt dolu ısırsanız elma yerine yüzlerce kurtla temas edeceksiniz.
Nihayetinde kurtlar temizlenmeye, baharla birlikte yeni fidanlar dikilmeye başladı.
Tertemiz fidanlar ise yakında meyvelerini başta İstanbul olmak üzere verecektir.
Seçimlerden bahsediyoruz anlaşıldığı üzere.
Bu konuya döneceğiz ama önce Ak Parti’nin içindeki karalardan bahsedelim.
AK PARTİNİN OYLARINI GERÇEKTE KİM ÇALDI?
Bakan olup, sadece kendi eşine dostuna yandaşına “bakanlar”, Milletvekili olup, seçildiği şehrin çay ocağında halk ile bir bardak çay dahi içmeyip, koltuklarında uyuyanlar, Belediye başkanı olup, israfa, yolsuzluğa göz yumanlar hatta bizatihi bu pisliğin içinde olanlar, Kadın Kollarının süslü, ful makyajlı, parti bütçesi ile düzenlenen lüks kahvaltıların ev sahipliğini yapanlar, Gençlik kollarının Reis’den daha havalı, çalışmadan ülkeyi kurtardığını zanneden zavallılar, İl İlçe teşkilatlarının, tek hedefi sonraki bir üst basamağa yükselmek olan koltuk sevdalısı kompleksinde yerin dibine batanlar işte bunlar Ak Parti’nin oylarını çaldılar.
Asıl azmaz, bal bozulmaz, bozulursa yağ bozulur o da katığındandır.
Seçip gönderdiklerimizle bizi temsil ettiklerine inandıklarımızdan kaynaklanan neye layık isek öyle yönetiliriz hesabı.
O kadar hizmete karşı ahde vefa yoksa, nankör gözler görmüyorsa varsın görmesin.
90 yıldır bir çivi çakılmayan ülkemde bir dikili ağacı olmayanlara rağbet ediliyorsa yapacak bir şey yok.
Varsın İmamın oğlu diyerekten kurtarıcı gözüyle sarılsınlar.
“İnsanlar çıkarları için ülkesinin bekasını önemsemiyorsa yazıklar, lanet olsun.”
Bırakın İstanbulluyu Ankaralıyı CHP-HDP-İP zihniyetleri yönetsin.
Ehliyet ve liyakat hak getire, yaşadım ve gördüm.
REİS çalışır, parti yaşar anlayış artık bu şekilde kim ehliyet liyakat sahibi o tercih edilseydi bu durum yaşanmazdı.
“Ne yazık ki Bursa başta olmak üzere genel anlamda liyakatsiz kişiler oy kullananları da zor durumda bırakmıştır.”
Reis, çalıştığı kabine bile kendisini aşağı boşluğa düşürüyor.
Bu bakanlarla, yardımcılarıyla ve de bu bitik bürokrasiyle nereye kadar?
Görünen köy kılavuz istemez.
Adamlar dünyaları ben yarattım havasında.
Ulaşmak ne mümkün?
Bırakın vatandaşın bakanlara ulaşmasını vekillere yöneticilere bile ulaşması ne mümkün.
Adamlar uzayda yaşıyorlar resmen ayakları yere basmıyor.
Beni buraya Reis getirdi, ben sadece Reisi bilirim havasında.
Millet umurlarında değil.
Tefessüh, yozlaşma, kibir vs. Sonuç malum!
Milletin sırtından gezinen bir başka asalaklar sürüsü daha var. Sahi Reis Ankara’yı kaybettiren siyasetçiler ve bürokratlardan hesap sorabilecek mi? Ya son anda direkten dönen illerden?
Bizim adamlar diye aşırı güvenmemiz davayı yaktı.
Farklı ve zıt düşünceler döneminde bile böyle zulüm yaşanmamıştı.
SEKÜLERİZM VE İMAMLAR!
Toplum Sekülerizm (Dünyalık) olurken buna karşı en çok mücadele etmesi gerekenlerden biri köy imamlarıydı.
Hemen hemen yan gelip yatanların başında gelenlerdi.
Ancak köylerde ikamet eden imamlar köy kahvelerine ya da kendi özel iş güçlerinden kendini alamıyor.
Ezan da zaten merkezi sistem ile okunduğundan imamların ezan okumalarına da gerek kalmıyordu.
Bazıları raporlarla izinlerle günlerini gün ediyordu.
Merkezi sistem olmayan köylerde zaten cemaat olmadığı için imamlar caminin kapısını bile tanımıyor.
Caminin cemaati olmayınca imam da camiye gitmiyor.
Ama böyle olmaması lazım.
Yüksek maaş alarak hak etmediği halde devlet bütçesinden faydalananların birçoğu parayla Mevlit ve mukabele kovalıyordu.
Oysa birkaç köy imamı bir araya gelse, vatandaşın sorularına cevap verseler, tatlı dille yanlış bilinenleri doğruya çevirseler, köyden kente yaşanan sekülerizmin önüne ciddi ölçüde geçilirdi.
Şimdilerde tam tersine.
AK PARTİYE DERS VERDİM DİYENLER!
Bugüne kadar ak partiye verdim ama bu sefer CHP’ye verdim diyenler…
Dansöz gibi kıvırmanızdan, döneklik ve satılmışlığınızın alametleri aslında Siz Ak Partili hiç olmamışsınız, sadece rant, menfaat üzeri Ak Partili görünmüşsünüz.
Hataları var diye ak partiye mesaj vermek için CHP’ye oy verenler kusura bakmasın ama “Hataları varsa kendilerine söyleriz, söylüyoruz da düzelir düzelmez.”
Ancak hata yaptılar diye de “karşı tarafın gemisine” binip köçek gibi kıvırmayız!
Sonu iki metre toprağın altı olan bir dünya için “dönekliğin”, “satılmışlığın” lüzumu yok!”
CHP’nin tarihten beri yalan üzere kurulmuş politika güttüğü bilindiği halde dün de bugünde başı kıçı oynamaya devam ediyor.
CHP kendine güveniyorsa neden oyların tekrar sayılmasına engel olmak için tehditkar dil kullanıyor?
Tabi ki korktuğu bir şeyleri var.
Çevrilen dolapların devasa büyüklüğü ortaya çıkacağı korkusu.
İçerden dışardan Türkiye üzerine baskı kurarak engellemeye YSK’yı sindirmeye çalışıyorlar.
Madem YSK güvenilmez kendileri neden bazı yerlerde itiraz ediyor?
Geçen seçimlerde Yalova’da oyların tümünü tekrar saldırarak aldılar, YSK o zaman güvenilir şimdi işlerine gelmediği için güvenilmez olabiliyorsa tutarsızlığın bu kadarına pes denilir.
Sözde kendilerinden emin olanların kopardığı bu yaygara neyin nesi.
Şunun şurasında ne kaldı ki hak eden alsın, Milletin iradesini çalanları Allah bildiği gibi yapsın.
Kemalist ve kemalizmi din gibi görüp yaşayanlara da Allah C.C. camiye, imama nasip etmesin.
Bu cenahtan ikiyüzlü ve samimi olmayanlara da.
MÜSLÜMAN KALIP KOMİNİZMLE TERBİYE OLMAK!
Komünizmin ana tezi şudur: ‘parayla Saadet olmaz’ (ayrıca böyle bir şarkı da var zaten) Bu nedenle Saadet Partisi ortada parasız pulsuz çulsuz %2,5 varlıkla donacak dolanıp durmakta.
Eski selametçilerin ideoloji namına bildikleri tek kelime “kapitalizm” Başka hiçbir şeyden çakmazlar.
Bir yandan Müslüman kalalım ama öte yandan da komünist terbiye ile ahlaklanalım istedikleri için, islamcı komünist (ne demekse) olarak anılmaktan da hoşlanırlar.
Üzülme haline bakıp da Mehmedim…
…gün doğmuş gün batmış ne fark eder canım yaa…
…sanma bu teker kalır tümsekte…
…yarınlar elbet bizim olacak da…
…Hep dosta düşmana açtın kucak, İyilikten ne anlar alçak oğlu alçak…
Şu bir gerçek ki, İstanbul’da oyların yeniden sayımından rahatsız olan, sancıları tutanlar suç üstü yakalanmıştır.
Hırsız ve arsız utanmazlar olup yedikleri naneler ortaya çıkacağını bildikleri için rahatsız olmuşlardır.
Normalde öyle tahmin ediyorum ki, İstanbul’da 300 binden fazla geçersiz oy ve oy kaydırmalarla beraber Sayın Binali Yıldırım açık ara fark attığının delilidir.
Sonuç ortaya çıkacaktır.
Aynı şey Ankara için de geçerlidir.
Ben yine de İstanbul’da Seçimin tekrarından yanayım.
Vatan, millet bayrak Ezan için hangisi hayırlı ise o olsun.
Kalın sağlıcakla.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Bir cevap yazın