Doğu Türkistan’ın çığlığına ses verin
Yıllardan bu yana Kızıl Çin’in zulmü altında inleyen ata yurdumuz Doğu Türkistan, ümmet coğrafyasından yardım eli bekliyor. Çin’in ablukası sonucu adeta bir açık hava hapishanesine dönen Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımız, ümmetin duyarsızlığı yüzünden azar azar yok oluyor.
Uzun yıllardır komünist Çin’in her türlü işkencesine maruz kalan Doğu Türkistan, adeta bir açık hava hapishanesine dönmüş durumda. Sistematik bir soykırımın uygulandığı Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız, ümmetin duyarsız tavrı neticesinde dini benliklerini ve milli kimliklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. İffet abidesi Müslüman kızlarının zorla Çinli erkeklere evlendirildiği, erkeklerin ‘sakıncalı’ damgası vurularak toplama kamplarına götürüldüğü ve İslami ibadetlerin yasaklandığı Doğu Türkistan, ümmetten kendisine uzanacak yardım elini bekliyor. Konu ile ilgili Akit’e konuşan STK temsilcileri, Doğu Türkistan’daki zulmün son bulması için ümmet coğrafyasının ayağa kalkması gerektiğini belirterek, soydaşlarımızın sahipsiz olmadığının ispatlanmasının şart olduğuna işaret ettiler.
İnsan hakları ihlalleri var
Mazlum Der Genel Başkanı Yardımcısı Ahmet Taş, son aylarda Doğu Türkistan üzerindeki zulmün arttığına işaret ederek, “Çin Halk Cumhuriyeti kendi vatandaşı olan Doğu Türkistan’daki Uygurlara, Kazaklara ve Taciklere karşı asimilasyon politikası uyguluyor. 2009 yılındaki Urumçi katliamından sonra bu bölgedeki birçok insanı ‘sakıncalı’ ilan etti. Ayrı yerlerde toplama kampları oluşturdu” dedi. Çin’in insan hakları ihlali gerçekleştirdiğine değinen Taş, “Din ve ibadet hürriyeti başta olmak üzere birçok özgürlüğe kısıtlama getirdi. 24 saat gözetim altında tutularak zulümler yapılıyor. Bunlar insan hakları ihlali. Bu insanların bir kısmını hapse atarken, bir kısmının da evlerine Çinli erkekleri yerleştiriyor. Bu çok ayrı bir sıkıntı ve aleni bir şekilde hak ihlali” ifadelerini kullandı.
İrade ortaya konmalı
Ümmetin iffet abidesi kızlarının da Çin zulmüne maruz kaldığını kaydeden Taş, “Uygur kızlarını çok uzak bölgelere çalışmaya göndermesi ve evinden uzak bölgelerde bunlara zulmetmesi de cabası. Türkiye, Çin ile ikili görüşmeleri hızlandırmalı ve onların durumunu iyileştirmesini sağlamalı. En azından sahipsiz olmadıkları anlatılmalı. Hem böylece bir hayal kırıklığının da önüne geçmiş olmalı” şeklinde konuştu. Doğu Türkistan ile tarihi bağlarımızın olduğuna dikkat çeken Taş, “Doğu Türkistan bizim anavatanımız ve o insanlar bizim ata yadigarımız. Çin ile kavga edelim demiyorum. Ama oradaki insanların durumunun iyileştirilmesi için çaba sarf edilmeli diye düşünüyorum” dedi.
Medyada pek yer bulmuyor
Milli Beka Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hasan İlter de, Çin’in zulmünün her geçen gün arttığına işaret ederek, “Çin’in güçlenerek büyümesi, Doğu Türkistan’daki zulmü her geçen gün daha da artırıyor. Bu zulmü durdurmanın tek yolu, dünyadaki bütün Müslüman ve Türklerin duyarlı olması ve Çin’e baskı yapmasıyla çözülecektir” ifadelerini kullandı. Doğu Türkistan’ın yeteri kadar gündem olmadığını kaydeden İlter, “Doğu Türkistan gözden ırak olduğu için zulme karşı biraz duyarsız kalıyoruz. Medya bu konuya pek değinilmediği için orada bir zulüm yokmuş gibi duruyor. Ümmetin Doğu Türkistan’ın çığlığına ses vermesi gerek. Bu duyarlılığı artırmak lazım” şeklinde konuştu.
Kaynak: Yeniakit
Bir cevap yazın