Faruk Çelik: Oyun kuran, sözü dinlenen Türkiye ile yeni yüzyıla gireceğiz
Demokrasi ve Birlik Derneği’in organize ettiği Türkiye Yüzyılı’nda Kürtler Bursa Buluşması Merinos AKKM’de yapıldı.
Eski Bakan Faruk Çelik ve DEM-BİR-DER Başkanı Eski Milletvekili Mehmet Metiner’in konuk olduğu programda Türkiye’nin dünü bugünü yarını masaya yatırıldı.
Eski Tarım ve Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Faruk Çelik’in konuşmasından satır başları;
İkinci başlık olan Kürtler. Yeni yüzyılın inşasında en önemli güç Kürtler olacaktır. Malazgirt, Kudüs Fethi, Hamidiye Alayları, Kurtuluş Savaşı, Çanakkale, Cumhuriyetin kuruluşunda var mı? Var be kardeşim. Kürtler her anımızda var. Sorunları var mı? Var tabi. Tarih boyunca olan kucaklaşmayı yaşamamız gerekiyor.
Seçim dönemindeyiz. Bu dönemde herkes oy peşinde. 1 oy dahi çok önemli. Belli siyasi partiler tarafından enteresan mesajlar veriliyor. Hassas bir konu. Bu yüzden bizlerde hassas konuşmalıyız.
Ülkemizde ve bölgede eğitim seviyesi yükseliyor. Ciddi gelişmeler var. Gençlik dünyayı anında okuyor. Dünyada her yeri okuyan gençlik var. Türkiye Yüzyılı böyle bir sorunla başlamamalı. Başlarsa da en başında çözülmelidir.
İnsanlar uzayda yaşamıyor fakat uzaydan idare ediliyor. Yüzeysel yaklaşımlarla bu konuyu idare etmek mümkün değildir. Sayın Metiner de bunu idrak etmiş olmalı ki; şehir şehir dolaşıp anlatıyor.
Geneli itibarıyla birliktelik var ve bunu devam ettirmek zorunluluğu var. Geçmişe takılıp kalmamak gerekiyor. İnançlarımız için ne büyük badireler atlattık. Hakların elde edilmesi için çok mücadele verildi. Başörtü eylemlerinin başlaması üzerinden yıllar geçti ve başörtüsüne karşı çıkanlar bugün başörtüsü meselesini meclise sunup, yasa teklifi verir hale geldi.
Biz bu ve benzeri sıkıntılarla yeni yüzyıla mi gireceğiz yoksa gerçekten sorunların üstesinden gelmiş şekilde mi yüzyıla başlayacağız. İnanıyorum ki; oyun kuran, sözü dinlenen Türkiye’nin yüzeye çıkacağı bir yüzyıla gireceğiz.
20.Yüzyıl en çok insanın öldürüldüğü, vahşi bir yüzyıldı. BM gibi kurumlar dönemin sorunlarını çözdü. 2’nci yarısında ise demokrasi açısından önemli gelişmeler yaşandı. Türkiye ve halklar yeni yüzyılda, bilgi çağında refah yüzyılına girecek. Maalesef an itibariyle gücü yeten yetene dönemindeyiz. Suriye’de bunu görüyoruz. Afganistan’da, Libya’da bunları görüyoruz. Ukrayna’da da aynısını görüyoruz. Demek ki silahla bu işlerin çözülmediği ayyuka çıktı. Halklar arasında düşmanlıklar yükseliyor. Mazlumların sesi daha gür çıkmaya devam ediyor.
Avrupa, Ukrayna’ya silah vermek istiyor. Önceden demokrasi naraları atanlar, şimdi daha fazla insan olsun istiyor. Sorunları bizzat çözmek gerekiyor. 1980’de ülkemizde ABD destekli bir darbe gerçekleşti. Ülkemizde o dönemin yaygın şiddet olayları da bir gecede bitiverdi. Darbeciler, Kürt varlığını red ve inkar politikasını devreye koydu. Darbeyi yaptıran malum güçler diyoruz. Seçimler olunca, aynı güçler ayrılıkçı terör örgütü PKK’yı sahaya sürdüler. Darbecilere göre Kürt diye birşey yoktu. Bu ülkenin kalkınması ve gelişmesinin önündeki engeli o darbede attı.
1965’te Hakkari nüfusu, 83 bindi. Anadili Türkçe olan 10 bin kişi. Kürtçe olan ise 73 bin kişi. O dönem nüfus sayımında ana diliniz ne? diye sorulurmuş. O döneme bakın ve darbeden sonraki politikalara bakın. Belki sivilce olan sorun kansere dönüştürüldü. Birilerinin kimler tarafından yönetildiğini de buradakiler bilmekte zorlanmaz diye düşünüyorum.
Geçmiş dönemde haksızlığa uğrayan sadece Kürtler mi? CHP bile kapatıldı. Herkes yara aldı. Emperyalizmin insanlarımız ve coğrafya üzerindeki emeklerini bilelim, dikkate alalım. Bu dernek ve bu faaliyetler bu yüzden gerçekleşiyor.
Demokrasi ve Birlik Derneği Başkanı Eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner’in konuşmasından satır başları;
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; Kırgızların Manas Destanında, ‘Vara yok demeyiniz’ derler. Bunu bir yere kaydedin. Çok önemli. Kürtler denildiğinde yaygın biçimde terör, ayrılıkçılık geliyor. Kürtler bunları ifade etmiyor. Derneğimizin kuruluşunda Türklerin de içinde olduğu bir dernek. Biz hem Türk’üx , Kürt’üx, Laz’ız. Biz hep birlikte Türkiye’yiyiz.
Biz Cumhurbaşkanımıza müteşekkiriz. Ülkemiz üzerinde oynanan fitneleri görmek ve bozmak zorundayız. Biz ABD Kürtleri değiliz, Türkiye’nin Kürtleriyiz. Bizim aidiyet ve sadakatimiz bu ülkeyedir. Türk Milleti deyimindeki yanlış anlaşılmaları öğrenmemiz gerekiyor. Türkler için Türkiye ne işe Kürtler içinde odur. Yeni ülke ya da trajedi düşünmüyoruz ve ihtiyacımız yok.
Tek parti döneminde dilimiz, tarihimiz yok edildi. Asimilasyon politikalarına maruz kaldık. Fakat biz rövanş peşinde değiliz. İntikamcı duygula besleniyoruz. Büyük millet tasarrufuna dayanan bir devlet yapılanmasından bahsediyoruz. Bizi anlamanız lazım. Anlatmamız lazım. Benim ana dilim Kürtçe ama aynı zamanda Türkçe de benim ana dilimdir. Ey Türk kardeşim! Sende aynı zeyleri söyleyemiyorsan nasıl kardeşliği tesis edeceğiz. Bizim başka vatan, ülke arayışımız yok. Çanakkale’de aynı toprağın altını paylaştık. Toprak üstünü neden paylaşmayalım. Aynı dine ve akıdeye bağlıyız. Ebu Leğen Arap’tı ama Bilal-i Habeşi Etiyopyalı idi. Peygamberimiz için hangisi kıymetliydi? Kürtüz dediğimde rahatsız olmayın. Sizde Türksünüz biz bundan rahatsızlık duymuyoruz. Rahatsızlık duyan akidesinide kardeşlik anlayışını gözden geçirsin. Başka vatanımız yok bizim. Saçma sapan bu tanımlar nedir? Aynı damarda akan kanız biz. Nasıl ayrıştıracaksınız?
Kürtlerin varlığını kabul edelim. Ne var bunda? Öyle bir dünya inşa edelim ki; kimse etnik kimliğini bilmesin, unutsun. Ya birbirimizden ayrılacağız, ki biz öyle düşünen Kürtler değiliz. Ya da aynı bayrak altında yaşayacağız. Biz bunu isteyen Kürtleriz.
80’li yıllardan beri Kürt, kriminalize edilmiş bir kelime oldu. Bizim gibi Kürtler de onlar için Kürt değil. Hepimiz ayrılıkçıyız. Bazı arkadaşlar, bizle gelin ama Kürt demeyin. Benim adım Mehmet, Hüseyin mi diyeyim? Kürt, Kürttür. Türk, Türktür. Bunu demediğimiz zaman bunlar oluyor. Bu millet kaybettikten sonra seçimin, vekilliğin ne kıymeti var. Umrumuzda olmaz!
Bu Kürt, bu Türk, bu Arap diye itham etmek nedir? Sorununu dinlemediğin zaman, sahip çıkmadığın zaman başkaları gelip dinliyor. Kürtler terör örgütü peşinde koşan bir partinin peşinde koşanlar değil. Bizim gibi Kürtler de var. Gelin kucaklasalım. Türkiye Yüzyılı’nda Kürtler ismi ile çıkmamızın nedeni bu. Yeni bir yüzyıl inşaa ediliyor. Geçmişte sadece Kürtlere değil Türklere de eziyet edilmiş. Ezanın Türkçe okunmasının etnik kimlikle ne alakası var. Her kesim ezilmiş. Ne yapalım, geçmişi düşünüp sorunumuz var mı diyelim? Açıkça söylüyorum; bizim bu ülke ile bir sorunumuz yoktur.
Kürt sorunu çözüldü. 2011’de Cumhurbaşkanımız deklare etti. Bunu ilk söyleyen de benim. Bu ülkede Kürt sorunu yok, PKK sorunu var demiştim. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Bir bakılmış ki Kürtler inkar edilmiş. Nereye gitmiş bu Kürtler? Üst kimlik, alt kimlik nedir? Peygamber ne diyor, Allah ne diyor ben ona bakarım. Tabiki sosyolojiyi tanırım. Ama Kur’an Araplara indi ama, ‘Ey Araplar’ diye bir kelime başlangıcı var mı? Peygamberimiz, ‘Ey insanlar ‘ diyor. Ayrıca kimsenin anne babasını seçme şansı mı vardı?
Resmi dilimiz Türkçedir. Ama Kürtçe gibi bu toprakların tüm dilleri aynı kıymette, anadil olsun. Okularda okutulsun, öğrenilsin. Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı deyimleri sen bir rahatsızlık beslemiyoruz. Bu ırk, etnik köken deyimi değildir. Atatürk, bu ülkeyi kuranlar için kullanmıştır. Vatandaşlık ise, bu ülkenin vatandaşı olmayı ifade ediyor. Yeni bir vatandaşlık tartışmasına gerek yok. Türk vatandaşı olmaktan da onur duyuyoruz.
Kaynak: EnBursa
Bir cevap yazın