Davut Gürkan’la ne görüştüm; İşte flaş ayrıntılar…
Adı: Davut Gürkan.
AK Parti Bursa İl Başkanı.
Başarısızlık nedeniyle görevden azledilen Cemalettin Torun’un başkan yardımcısıydı.
İl başkanlığına yabancı olmayıp oldukça tecrübe kazanmış bir isimdi.
Büyük umutlarla göreve getirilmişti.
Amaç parti içindeki bölünmüşlüğe ilaç olmasıydı.
Geldiği ilk günlerde verdiği mesajla yaş pasta üzerine görsel kremayla ağızlara bal sürmüş gibiydi.
Sonrasında teşkilat başkanından diğer başkan yardımcılıklarına kadar Ak parti anatomisine aykırı isimlerle yönetim oluşturmuş, oluşturulan yönetim olağanüstü bir beceriksizliğe imza atıyordu.
Bu beceriksizlik zaman zaman çok sert tepkilere neden oluyordu.
Zaman ilerledikçe mevcut yönetimde kiler kendi başkanlarını artık çok fazla önemsemiyor, hatta çokta dikkate almadıkları kamuoyunda dillendirilmeye başlıyordu.
Bu önemsiz tutum belediye başkanlarına sirayet ediyor, kendisini çok ciddiye almadıkları gözlemleniyordu.
Bursa Büyükşehir belediye başkanı Alinur Aktaş bunların başında yer alıyordu.
Ak partili bir belediye başkanı zaman zaman il başkanına posta koyuyor kendi bildiğini okuyordu.
Bunun en net örneği Başkan Davut Gürkan, “beni dinlemiyor, kendi egolarıyla hareket ediyor” şeklinde bazı kişilere şikayetler de bulunma ihtiyacı duyuyordu.
Dolayısıyla kendi yönetimine laf geçiremeyen bir il başkanını tabi ki belediye başkanı dinlememe lüksünü kendinde görecekti ve öyle oldu.
Aslına bakarsanız Başkan Gürkan’ın otoriter zayıflığı gündeme oturmuştu.
Bununla birlikte kafasına göre işlere imza atan yöneticiler Sayın Gürkan’a büyük takoz oluyordu.
Ne yönetimine ne belediye başkanlarına ne teşkilatlara sözünü geçiremeyen bir il başkanı portresi çiziyordu Sayın Gürkan.
Nihayetinde kendisine yönelik gelen şikayet ve tepkilerin çoğunluğu da “Davut Gürkan bu işi beceremiyor” yönündeydi.
Nihayetinde başarısız bir Cemalettin Torun’un yardımcısından başarı beklemek hayal olurdu.
.
YARDIM TALEP EDENE AŞAĞILAMA..
Dolayısıyla hastası için yardım talep eden vatandaşa hakaretler edip aşağılayan başkan yardımcıs GD ile yardım talepleri karşısında kulak tıkayıp kapıları kapatan KÖ’ye tek kelime edemeyen, özellikle hakkında tüm yöneticilerin şikayetlerine konu olan ve bu yönde şikayet dozlarını yükselttikleri CY’ nin şımarık ve küstah tavırlarından rahatsız olanların çaresiziliklerine karşı çaresiz kalan, müdahale edemeyen, liyakattann uzak bu tipleri görevden alamayan, bununla birlikte teşkilat değişimleri sürecinde başkan seçimi konusunda bencil davranıldığı ve uzun süre teşkilatların başı boş bırakıldığına yönelik olumsuzlukların sürekli konuşulması nedeniyle Ak Parti il başkanlığının ağırlığını kaldıramadığı ve layık olamadığı ifade ediliyordu.
Bu durum taban üzerinde gelen gideni arattı serzenişlerine neden oluyordu.
Kadın kollarının adeta tedavülden kalktığı yönünde görüntü vermesi de cabasıydı.
Hal böyle iken ilk geldiğinde zaman tanınması ve desteklenmesi gerektiğini defalarca yazmış bu konuda destek olmuştum.
.
DAVUT GÜRKANLA GÖRÜŞTÜM AMA BİR SOR BAKİM NİYE GÖRÜŞTÜM!
Ayların su gibi aktığı seçim takviminin hızla yaklaşılması nedeniyle yanlışları gündeme getirmeye başladığımız dönemlerde kendisini eleştirmeye yanlışları hatırlatmaya çalışıyordum.
Aslında Sayın Gürkan göreve geldiğinde “Senin öngörülerin, tespitlerin görüşlerin benim için önemli, sıkıntıları bana aktarırsan sevinirim” demişti.
Aslında o dönemler bizde öyle yapalım dedik.
Ama ne mümkün.
Her sıkıntıyı dile getirdiğimizde daha fazlasını katlayarak yapıldığına şahit olduk.
Bunun üzerine bizde gazetecilik refleksi ile haberleştirme ihtiyacı duyduk.
Hal böyle olunca da sayın başkan bizleri aramaya başladı.
Ancak kendisiyle artık köprüleri atmış konuşmama kararı almıştım.
Zira konuştuğumuz sürecin hiç bir işe yaramadığı tam tersine aksi yönde etki yaptığını görüyordum.
Bu nedenle kendisinin telefonlarını açmıyor cevap vermiyordum. (Kayıtlar mevcut)
Bununla birlikte BİP’ten yazarak “Artık telefonlarımı da açmıyorsun” siteminde bulundu.
Bende gereken ifadelerle karşılık verdim ve bir daha görüşmemek için nokta koydum.
Zaman içinde ve gelen şikayetlere binaen eleştirilerimizin dozu artınca farklı isimler üzerinden bizimle görüşme sondajları geliyordu.
Kendisiyle görüşmeyeceğimi bildiriyordum.
En sonunda ortak bir arkadaşımız benimde sevdiğim bir dostum aracılığıyla görüşme teklifi geldi.
Hayır desemde ısrarlı tutumu ve hatırı nedeniyle peki deyip kabul ettim.
Bundan hayli bir zaman oldu aylar öncesinde üçlü bir araya geldiğimizde (yüzleri ortada) hem Sayın Başkan hem de arkadaşımız “davetimizi kabul edip geldiğin için teşekkür ederim” diyerek bir teşekkür aldım başkandan.
Bu da iyiydi hani gönül alma babında.
Bizde aldık kabul ettik eyvallaaaah dedik.
Ve dostumun ofisinde tam üç saat boyunca sohbet ettik.
Ayrıntısı mı..!!!; yemeklerimizi yedik sigaramızı, çayımızı kahvemizi bile içtik.
Normalde sigara içmeyen biri olarak “hadi siz içiyorsunuz oyun bozanlık etmeyip eşlik edeyim” manasında tüttürüverdik işte..
Ya sonra..
.
ALİNUR, OKTAY, GÜRKAN VE… ÇAKMA!
Davut ağamın bizden istek ve talepleri oldu.
Herkesin malumu “sıkıntıları paylaşalım birlikte çözelim bana çakma” dedi.
Sonra.. “Alinur Aktaş’a çakma, Oktay Yılmaz’a çakma, Ak Partimiz bizim partimiz hiçbirine çakma“ dedi.
Sonra.. Sen bizdensin yapma…
Eeeee…
Aynı davanın mücadelesini veriyoruz aynı davanın adamıyız zarar görüyoruz… EEEE…!!!
Eeesi şu.. “Sen bizdensin..!”
Baktım çok iyi gidiyor benim hörmetli böyüüük..!!! başkanım Davut ağamın konsantresini bozmayım bakalım bana taraf ne gelecek..
Sonuç; ee si o kadar!
Dostum araya girdi.
Sen yazma karşılıklı anlaşın o da diğer gazetecilere olduğu gibi sana yardımcı olsun.
Nedir o?
Alinur Ağam Nezir’i mest ettiği gibi diğer solcu cenahı da doyurup bu zamana kadar yok yok türünde sıkıntılarına derman olduğu gibi bana da derman olacak .!
Mesele anlaşılmıştı.
Ben Alinur ağamı ve Hacı ağam Oktay Yılmaz’ı rahatsız etmeyeceğim bunun yanında İl ilçe teşkilatları ve diğer belediyelerle alakalı tek kelime yazmamam karşılığında beni Alinur Aktaş ve Oktay Yılmaz ile barıştırması.
O akşam içimden çok güldüm ama belli etmemek için hepsini yuttum toplantımız bitene kadar.
Yahu Alinur Aktaş’ı ben reddettim ne barışmasından bahsediyorsan.
Oktay Yılmaz’ı seçimlerde ve seçim sonrasında belki de o süreçte en fazla destekleyen bendim sonrasında yanlışlara mahal verince parti sıkıntıya girmemesi için yanlışları hatırlatıp bunları bunları yapma anlamında yazılarımız oluyordu.
Ayrıca “Oktay Yılmaz’la çok ta esprili bir davam var nasıl olacak bu dediğin” diye sorduğumda sen bana bırak ben halledecem.
.
SÖZÜN GEÇMEZ ETME!
Açıkçası pek inanmıyordum.
Zira Alinur Ağam bir defa seni dinlemez ki zaten hiç kimseye sözünü geçiremiyorsun.
Kaldı ki benim bu saatten sonra böyle bir talebim asla yok.
Siz davet ettiniz taleplerinizi ilettiniz hadi bakalım buyurun yiğitlerim meydan sizin deyip üç saatlik sohbetimize nokta koyup ayrıldık.
Zaman geçti aylar geçti tık yok.!
Dedim ki Davut Ağam bizimle eğleniiiyy..!!
En sonunda baktı ki kimseye sözü geçmiyor bana karşı mahcup olmaması adına bir şey yapma çabasına girdi ama o iş öyle olmaz dedim reddiye vererek son noktayı koydum.
Yani siz daha bir kişiye verdiğiniz sözü bile tutamıyorsanız millete verdiğiniz sözleri nasıl tutacaksınız?
Hiç kusura bakmayın ahanda söylüyorum.
Ne sana ne diğerine ne ötekine ne berikine hiç bir siyasetçiye eyvallahım yok.
Bu sözü artık belleyin!
Başkaları gibi para hastası da değilim.
Ha..
Biz gazeteciler ve gazetelerin elbette geçim kaynakları reklamdır, haberdir, firmalar, siyasiler veya belediyelerdir.
Bu doğrultuda Belediyelerin medyaya aktardığı yıllık yasal bütçe vardır.
Ama birileri o bütçeyi yandaşlarına tetikçilerine aktarıp beslemeyle rakipleri gördüklerine yönelik salvolar yaptırıyor.
Ben o tetikçiliği asla kabul etmiyorum.
Belediyelerle çalışabiliriz bu doğru ancak o belediyenin veya başkanın şakşakçısı asla olmam.
Yani birileri gibi kuçuluk yapmam.
Eğer gerçekten haklı olarak severek gönülden destek vereceğim biri varsa zaten bunun adına para konuşulmaz.
Medya bütçesini adaletsizce dağıtan belediyeler veya başkanlar istediğimi doyurup istediğimi aç bırakırım ayaklarında.
O ayaklar benim nezdimde kokmuştur hükmü yoktur.
Unutmadan, Bizim kimselere karşı da önyargımız yoktur.
Eğer haberdir reklamdır çalışma ortamımız varsa elbetle karşılıklı iyi niyetle zaten uzlaşırız.
Ama şeytanlıklara soyunanlara da asla taviz vermeyiz.
Allah haklının yolunu açık eylesin, haksızlara da kendisi en iyisini zaten bilir.
Hepsi bu.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Bir cevap yazın