Faruk Çelik’ten önemli açıklamalar
Deneyimli siyasetçi Faruk Çelik, “AK Parti, yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında seçmenin verdiği tepkileri ölçebilen bir siyasi harekettir” derken vatandaşın sıkıntıların farkında olsa da çözüm adresi olarak yine AK Parti’yi gördüğünü söylüyor.
Faruk Çelik, Türkiye ve Bursa siyasetinin son 25 yılına damga vurmuş bir isim. Yerel siyasette yöneticilik ile başlayıp, milletvekilliği ve bakanlığa kadar giden siyasi hayatında önemli projelere imza atmış. Şu anda aktif görevde olmasa da ülke ve Bursa’nın sorunlarına kafa yorup, görüşlerini aktarıyor. Biz de bu görüşleri dinlemek için Sayın Çelik ile Sofra Sohbetleri’nde bir araya geldik.
– Şu anda neler yapıyorsunuz? Sanki sessiz ve derinden yeni bir şeyler duyacakmışız gibi geliyor.
Benim derin işim yoktur. Her şeyim şeffaftır. Siyasetçinin böyle olması gerekiyor aksi taktirde yüzleşemeyen siyasetçi çok sıkıntılar yaşar. Kendime has bir siyasi çizgim ve metodum var. Siyaseti millete hizmet olarak gördüğüm için aynı şekilde çalışmalara devam ediyorum. Uzun yıllardır siyaset yapıyorum. Birçok kesimin sizinle ilişkileri oluyorÖnemli sorumluluklarımızı bize hatırlatan ve sorunların çözümü noktasında beklenti içinde olan ciddi bir kesim var. Onlarla ilgileniyoruz. Ülke meselelerinden kopmuş değiliz. Yani siyasetin arka yüzünde yapmamız gereken katkıya devam ediyoruz. Ben aynı zamanda Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesiyim. Orada çiftçilerimize borç ve kredi talebi noktasında katkı sunmaya çalışıyoruz. Pandemiden dolayı ekonomide daralma var. Bu dönemlerde bankalar, finans kuruluşları önem arz ediyor. Ankara’da Yüksek İhtisas Hastanesi bünyesinde kurulu vakıf üniversitesinde Mütevelli Heyet Başkanı’yım. Yani boşluk yok. İlle de ‘aktif siyaset varsa ben varım’ anlayışından ziyade herkesin, her dönemde, her pozisyonda yapabileceği işler toplum yararına yapma hedef noktam.
– Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan’la bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu da deneyimlerin değerlendirmesi noktasında bir adım mı?
Ben Cumhurbaşkanımızı 40 yıldır tanıyorum. Aslında görüşmememin haber olması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile tamamen spesifik bir konuyla ilgili görüşmeye gittim. 2 saatlik bir görüşme oldu. Kesinlikle siyaset konuşmadık. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız’ın ‘gel de oturalım, kimi bakan yapalım?’ diye bir tarzı yoktur.
– Sayın Erdoğan ile ilişkileriniz nasıl?
Sayın Cumhurbaşkanımız ile uzun yıllardır birlikte yol yürüyoruz. Aramızda nezaket kurallarını aşan hiçbir şey olmadı. Kendisinden beni çok rahatsız eden bir cümle duymadım. Benim de kendisine karşı en küçük bir nezaketsizliğim, saygısızlığım hiç olmadı. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri beni hiç beklemediğim bir anda Şanlıurfa’ya gönderirken aramızda yaşananlardır. O an bana bakışı hâlâ gözlerimin önünden gitmiyor. Şanlıurfa’ya gideceğimi söylediğinde anlam veremedim, dondum kaldım. Bana merhametli bakışını görünce ‘hayırlı olsun efendim’ dedim.
– Şanlıurfa’ya gönderilmenizde Fetö’nün Bursa’daki yapılanmasının etkili olduğunu söylediniz…
Bursa önemli bir şehir. Bu önemli şehirde her kesimin bir hesabı var. O dönem bazı hesapların yapıldığı gerçektir. Aylar önce benim Bursa’dan aday olmayacağımı manşet yaptılar. Bunu ben bilmiyordum, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın da bildiği kanaatinde değilim. Bunu yaptıranlar aylar önce bunun alt yapısını da hazırladı.
– Peki o isimler şu anda nerede? Ayrıca Fetö ile mücadelede tam başarılı olunabildi mi?
Bu harekete karşı bir başarı elde edildiği kesin fakat spesifik olarak bu kesimin varlığının ne şekilde devam ettiği yetkililerin çok daha ayrıntılı bir şekilde incelemesi neticesinde izaha kavuşacaktır. Ben her şeyin bittiği kanaatinde değilim. Tabii ki bu hareketin ‘hizmet’ diye takdim edilmesinin önüne geçildi ama ayrıntılarda çok şeyin saklı olduğu inancındayım. Üzerine gidilmesi gerekiyor. Bu sinsi hareketin lokal yapılanmaları devam ediyor. Bunları isteyenlere biz de anlatırız. İşin özünde başarı söz konusudur. Yani bir ‘sevgi hareketi’ diye gösterilenin aslında nasıl bir ‘nefret hareketi’ olduğu tescillenmiştir.
– Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığını düşünüyor musunuz?
Kişi kendi alanını ilgilendirmeyen işlerle de gereksiz yere ilgilenmemeli. Ben partide belediye başkanlarının, il başkanlarının milletvekillerinin, hatta bakanın nasıl atandığını bildiğim için böyle bir hevese de, heyecana da, beklentiye de hiçbir zaman girmedim. Ne olduysak bir ekip ruhu içerisinde olduk. Yoğun görevler aldık, yaptık. Bir beklenti ve ihtiras içerisinde olan halimiz hiç olmadı Bursa’da üç dönem milletvekilliği yaptığımızda ulaşmadığımız mahalle, ulaşmadığımız köy, çözemediğimiz, çözmeye çalışmadığımız proje yoktur. Hepsine neşter vurmaya çalışmışızdır, dolayısıyla vatandaşla ilişkilerimizde en ufak bir sorun yoktur.
– AK Parti Bursa’da her dönem bir ismin ağırlığı oluyor. Geçmişi ve şu anki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasette ağırlık konusu farklı bir şey. Siyasette ağırlık çimento torbalarını sırtınıza alarak ağır göstermekle olmaz. Siyasette ağırlığınız halkla temasınız ve yaptığınız hizmetlerdir. Halka ne kadar yakın durursanız, ne kadar iç içe olursanız, sorunlarına duyarlı olursanız halkta karşılığı o derece artar, o ağırlık oluşur.
– Mevcut siyasi ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mevcut siyasi ortamda ciddi bir kırılma ve kamplaşma var. Ben bunun dilden kaynaklandığını düşünüyorum. Siyasette bu dil sorunu mutlaka halledilmeli. Tüm siyasi aktörler tansiyonu düşürücü bir dil ile siyaseti bütünleştirmeliler. Türkiye zor bir coğrafyada, zorluklarla karşı karşıya. Ülkede birliğin, beraberliğin, dayanışmanın ve birbirimizi sevmenin dilini kullanmamız gerekiyor. O dili öne çıkarırsak bütün zorlukları aşma imkânı olabilir. Dayanışma varsa zorluklar aşılır.
Deneyimli siyasetçi Faruk Çelik, “AK Parti, yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında seçmenin verdiği tepkileri ölçebilen bir siyasi harekettir” derken vatandaşın sıkıntıların farkında olsa da çözüm adresi olarak yine AK Parti’yi gördüğünü söylüyor.
Faruk Çelik, Türkiye ve Bursa siyasetinin son 25 yılına damga vurmuş bir isim. Yerel siyasette yöneticilik ile başlayıp, milletvekilliği ve bakanlığa kadar giden siyasi hayatında önemli projelere imza atmış. Şu anda aktif görevde olmasa da ülke ve Bursa’nın sorunlarına kafa yorup, görüşlerini aktarıyor. Biz de bu görüşleri dinlemek için Sayın Çelik ile Sofra Sohbetleri’nde bir araya geldik.
– Şu anda neler yapıyorsunuz? Sanki sessiz ve derinden yeni bir şeyler duyacakmışız gibi geliyor.
Benim derin işim yoktur. Her şeyim şeffaftır. Siyasetçinin böyle olması gerekiyor aksi taktirde yüzleşemeyen siyasetçi çok sıkıntılar yaşar. Kendime has bir siyasi çizgim ve metodum var. Siyaseti millete hizmet olarak gördüğüm için aynı şekilde çalışmalara devam ediyorum. Uzun yıllardır siyaset yapıyorum. Birçok kesimin sizinle ilişkileri oluyorÖnemli sorumluluklarımızı bize hatırlatan ve sorunların çözümü noktasında beklenti içinde olan ciddi bir kesim var. Onlarla ilgileniyoruz. Ülke meselelerinden kopmuş değiliz. Yani siyasetin arka yüzünde yapmamız gereken katkıya devam ediyoruz. Ben aynı zamanda Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesiyim. Orada çiftçilerimize borç ve kredi talebi noktasında katkı sunmaya çalışıyoruz. Pandemiden dolayı ekonomide daralma var. Bu dönemlerde bankalar, finans kuruluşları önem arz ediyor. Ankara’da Yüksek İhtisas Hastanesi bünyesinde kurulu vakıf üniversitesinde Mütevelli Heyet Başkanı’yım. Yani boşluk yok. İlle de ‘aktif siyaset varsa ben varım’ anlayışından ziyade herkesin, her dönemde, her pozisyonda yapabileceği işler toplum yararına yapma hedef noktam.
– Geçtiğimiz günlerde Sayın Erdoğan’la bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu da deneyimlerin değerlendirmesi noktasında bir adım mı?
Ben Cumhurbaşkanımızı 40 yıldır tanıyorum. Aslında görüşmememin haber olması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız ile tamamen spesifik bir konuyla ilgili görüşmeye gittim. 2 saatlik bir görüşme oldu. Kesinlikle siyaset konuşmadık. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız’ın ‘gel de oturalım, kimi bakan yapalım?’ diye bir tarzı yoktur.
– Sayın Erdoğan ile ilişkileriniz nasıl?
Sayın Cumhurbaşkanımız ile uzun yıllardır birlikte yol yürüyoruz. Aramızda nezaket kurallarını aşan hiçbir şey olmadı. Kendisinden beni çok rahatsız eden bir cümle duymadım. Benim de kendisine karşı en küçük bir nezaketsizliğim, saygısızlığım hiç olmadı. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri beni hiç beklemediğim bir anda Şanlıurfa’ya gönderirken aramızda yaşananlardır. O an bana bakışı hâlâ gözlerimin önünden gitmiyor. Şanlıurfa’ya gideceğimi söylediğinde anlam veremedim, dondum kaldım. Bana merhametli bakışını görünce ‘hayırlı olsun efendim’ dedim.
– Şanlıurfa’ya gönderilmenizde Fetö’nün Bursa’daki yapılanmasının etkili olduğunu söylediniz…
Bursa önemli bir şehir. Bu önemli şehirde her kesimin bir hesabı var. O dönem bazı hesapların yapıldığı gerçektir. Aylar önce benim Bursa’dan aday olmayacağımı manşet yaptılar. Bunu ben bilmiyordum, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın da bildiği kanaatinde değilim. Bunu yaptıranlar aylar önce bunun alt yapısını da hazırladı.
FETÖ KONUSUNDA HER ŞEY BİTMİŞ DEĞİL
– Peki o isimler şu anda nerede? Ayrıca Fetö ile mücadelede tam başarılı olunabildi mi?
Bu harekete karşı bir başarı elde edildiği kesin fakat spesifik olarak bu kesimin varlığının ne şekilde devam ettiği yetkililerin çok daha ayrıntılı bir şekilde incelemesi neticesinde izaha kavuşacaktır. Ben her şeyin bittiği kanaatinde değilim. Tabii ki bu hareketin ‘hizmet’ diye takdim edilmesinin önüne geçildi ama ayrıntılarda çok şeyin saklı olduğu inancındayım. Üzerine gidilmesi gerekiyor. Bu sinsi hareketin lokal yapılanmaları devam ediyor. Bunları isteyenlere biz de anlatırız. İşin özünde başarı söz konusudur. Yani bir ‘sevgi hareketi’ diye gösterilenin aslında nasıl bir ‘nefret hareketi’ olduğu tescillenmiştir.
– Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığını düşünüyor musunuz?
Kişi kendi alanını ilgilendirmeyen işlerle de gereksiz yere ilgilenmemeli. Ben partide belediye başkanlarının, il başkanlarının milletvekillerinin, hatta bakanın nasıl atandığını bildiğim için böyle bir hevese de, heyecana da, beklentiye de hiçbir zaman girmedim. Ne olduysak bir ekip ruhu içerisinde olduk. Yoğun görevler aldık, yaptık. Bir beklenti ve ihtiras içerisinde olan halimiz hiç olmadı Bursa’da üç dönem milletvekilliği yaptığımızda ulaşmadığımız mahalle, ulaşmadığımız köy, çözemediğimiz, çözmeye çalışmadığımız proje yoktur. Hepsine neşter vurmaya çalışmışızdır, dolayısıyla vatandaşla ilişkilerimizde en ufak bir sorun yoktur.
SİYASETTE AĞIRLIK HİZMETLE OLUR
– AK Parti Bursa’da her dönem bir ismin ağırlığı oluyor. Geçmişi ve şu anki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasette ağırlık konusu farklı bir şey. Siyasette ağırlık çimento torbalarını sırtınıza alarak ağır göstermekle olmaz. Siyasette ağırlığınız halkla temasınız ve yaptığınız hizmetlerdir. Halka ne kadar yakın durursanız, ne kadar iç içe olursanız, sorunlarına duyarlı olursanız halkta karşılığı o derece artar, o ağırlık oluşur.
– Mevcut siyasi ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mevcut siyasi ortamda ciddi bir kırılma ve kamplaşma var. Ben bunun dilden kaynaklandığını düşünüyorum. Siyasette bu dil sorunu mutlaka halledilmeli. Tüm siyasi aktörler tansiyonu düşürücü bir dil ile siyaseti bütünleştirmeliler. Türkiye zor bir coğrafyada, zorluklarla karşı karşıya. Ülkede birliğin, beraberliğin, dayanışmanın ve birbirimizi sevmenin dilini kullanmamız gerekiyor. O dili öne çıkarırsak bütün zorlukları aşma imkânı olabilir. Dayanışma varsa zorluklar aşılır.
ERKEN SEÇİM NİYE OLSUN?
– Erken seçim olur mu?
Erken seçim niye olsun? Öncelikle Cumhurbaşkanımız ‘erken seçim yapalım’ diyecek, 360 milletvekili ‘erken seçime gidelim’ diyecek. Türkiye’de böyle bir tablo yok. Muhalefet bunu konuşarak ‘iktidara hazırız’ mesajı veriyor ve bir mevzi elde etmeye çalışıyor. Türkiye erken seçimlerden çok çekti. Başkanlık sisteminin bir amacı da bu istikrarı yakalamak idi. Mevlana ne güzel demiş; “Karga gül bahçesinde gezerek bülbül olmaz.” Halkın büyük bir ekseriyeti isterse erken seçim kaçınılmazdır. Böyle bir durum şu an söz konusu değil. Çünkü zorluklar var, sıkıntılar var. Bu sıkıntılar bütün dünyada var. Bu kadar zorluğa rağmen 84 milyon insanın yönetiminde eksiklikler olur. Ama bu eksiklikleri aşacak bir irade var. Dolayısıyla halkın böyle bir talebi yok. Onun için ben seçimlerin 2023’te olacağını düşünüyorum. Ama bana sorarsanız ‘kasım ayında olsun’ derim. Çünkü kasım nispeten sorunsuz girilen sonbahar sonlarıdır. Tamamen siyasi tecrübeme dayanarak söylüyorum. Ama şu anda Cumhurbaşkanımız ‘zamanında olacak’ diyorsa 2023’te olacak.
– İttifaklar nasıl şekillenir?
Şekillenmiş gibi. Bir tarafta AK Parti ve MHP ana merkez omurga olarak, diğer tarafta CHP- İYİ Parti omurgası üzerinde yeni kurulan partilerin ve daha düşük yoğunlukta oy alan partilerin nasıl paylaşılacağı tartışılıyor. Bu yeni sistem ittifak şemsiyesini zorlayacak. Üçüncü bir ittifak da çıkabilir.
– AK Parti’nin sizin de aralarında bulunduğunuz önemli isimler son dönemde biraz geride. Bu isimler yeniden sahaya çıkar mı?
Ben şahsımı ayrı tutarak söyleyeyim; AK Parti genç bir parti olarak Türk siyaset tarihine girdi ve 20 yıldır hizmetini sürdürüyor. Çok ciddi bir insan kaynağını hem yetiştirdi, hem elde etti. Şimdi tecrübeyle, deneyimle, genç neslin bütünleşmesi halinde geleceğe yürüyüş veya engelleri aşmada daha az zaiyat verir. Ama birini ihmal ederseniz daha ileri gitmekte zorlanırsınız. Dolayısıyla ‘yol göstericiliğin öncülüğünde yürüyen bir gençlik’ şeklinde olması doğru olandır. Belki bu yapılmaya çalışılıyor ama bu konuda bir başarı elde edildiği kanaatinde değilim. Bu konuda eksiklerimiz var. Bugün Türkiye’nin yeni bir hikâyeye ihtiyacı var. Bu yeni hikâyeyi yazacak olan kadrolar AK Parti kadrolarıdır.
SIKINTILARIN ÇÖZÜM ADRESİ YİNE AK PARTİ
– Bazı anketler AK Parti’nin oy kaybettiğini bildiriyor. Görüşünüz nedir?
20 yıldır siyasetin içindeki bir partinin oyunun inişli-çıkışlı olması doğaldır. AK Parti, yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında seçmenin verdiği tepkileri ölçebilen bir siyasi harekettir. Bu kadar olay yaşandı Sayın Cumhurbaşkanımızın oyunu yüzde 40’tan aşağı gösteren var mı? Bu oyu kayboluyor, oyu gidiyor gibi ifadeleri boşa çıkaran bir güçtür. Sonuçta oy kaybı da doğaldır. 2 yıldır dükkânları açmıyorsunuz, normal hayattan kopmuşsunuz. Bundan dolayı oy kaybı olabilir. Türk siyasetinde yüzde 25’lerden yüzde 1’lere düşen partiler gördük. Seçmen AK Parti’ye böyle bir kart göstermiyor. Sıkıntıların farkında ama çözüm adresi olarak yine AK Parti’yi görüyor.
BURSA DAHA İYİ YERLERDE OLABİLİRDİ
– Bursa hak ettiği yerde mi, yoksa eksikliler var mı?
Bursa, Türkiye’nin en güzel, en iyi şehirlerinden biri. Ama daha iyilerini hak ediyor. Her sistemde bir eksiklik var, Bursa’da da her şey mükemmel değil. Bana göre Bursa’nın 10 yıllık bir planlamaya ihtiyacı var. Çünkü Bursa yoğun göçle çarpık yapılaşmayla karşı karşıya kalmış bir şehir. En önemli sorun trafik. Şimdiden programlanması gerekiyor. Bazı projeler üzerinde çalışılıyor, gayret ediliyor. Ankara’nın da bence Bursa’ya daha fazla duyarlı olması gerekiyor. Ankara duyarlılığıyla Bursa’daki irade ve planlama bütünleşince Bursa çok daha yaşanabilir bir şehir haline gelebilir. Şimdi TOGG geliyor, TEKNOSAB geliyor. Bu da nüfus artışı demek. Bunun önceden planlanması gerekiyor. Geleceğe yatırım yapmak şart. Arkadaşlar mutlaka düşünüyorlardır, biz de katkı istedikleri zaman her zaman katkı verme gayreti içerisindeyiz.
MİLLİ TARIM PROJELERİ DEVAM ETMELİ
– Bakanlık yaptığınız sosyal güvenlik ve tarım konusunda şu anda işler nasıl gidiyor sizce?
Ben bakanlıklarda çok emek verdim, rutin işler peşinde olmadım. Bilim insanlarıyla konuşarak yol alınması anlayışı çerçevesinde bakanlıkların koltuğuna oturduk. SGK son derece kritik, 84 milyonu ilgilendiren bir kurum. Burada arıza başladı mı sistemde arıza başladı demektir. Benim dönemimde sosyal güvenlik reformu yaptık, sosyal güvenlik açıklarında daralma başladı. Ancak sürekli yeniliğe ihtiyacı var. Biz 200 maddelik reform yaptık ama belli dönemlerde ayar vermek gerekiyor ki sosyal güvenlik sürdürülebilir bir açıklıkta geleceğe doğru ilerlesin. Bunun çok yapıldığı kanaatinde değilim. Çok konuşulan EYT sorunun da çözüleceği inancındayım. Tarıma gelince, burada sıkıntılar biraz daha had safhada. Keşke milli tarım projelerimize devam etseydik. Milli tarım, yeterli kadar ürünün kendi topraklarında üretilmesi, yeteri kadar hayvanın kendi coğrafyanızda yetiştirilmesidir. Ve kimyasallardan nispeten arınmış bir gıda tüketen topluma dönüşmektir. Türkiye 941 havzaya bölünmüş, o 941 havzada ne yetişecek, ne desteklenecek belirlenmiş. Bu projenin devamı önemlidir. Tarımda planlamanın kökleştiği bir durumu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Çünkü gelecekte gıda ve su savaşları var. Gıdaya erişimde yaşanan sıkıntı büyük göçleri meydana getirecek. Onun için bizim tarımda planlamayı çok ciddiye almamız gerekiyor. Bakanlığım dönemimde 250 tarımsal birinci sınıf tarımsal ovanın sit alanı olmasını gerçekleştirdik. Bunun hemen 600 ovaya çıkarılması gerekiyor.
BURSASPOR İÇİN HERKES GÖVDESİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
– Bursaspor’a ilginizi biliyoruz. Takımın son durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bursaspor, Bursa’nın markası ama çok kötü bir noktaya geldi. Ben tamamen isimlerden uzak bir şey söylemek istiyorum: Bursaspor’un geleceği için kentin valisi, belediye başkanı, milletvekilleri, ticaret sanayi odası başkanı taşın altına gövdesini koymak zorundadır. Bu konmadığı için Bursaspor bu durumda. Ben diyorum ki, ‘gelin bir platform’ oluşturalım Bursaspor’u ayağa kaldıralım. Ama bu gerçekleşmedi. Böyle gelişmiş bir şehrin takımı bu durumda olur mu? Bu hepimizin ayıbı. Bu cenazeyi kaldırmak durumundayız. Sadece para vermekle olmuyor. Parayı hep beraber bulmak durumundayız. Bursa için bu durum koca bir ayıp. Bugün görev alan arkadaşlara da ben dünküler gibi başarılar diliyorum.
Kaynak: Hürriyet
Bir cevap yazın