Çok zulmettiniz!
28 Şubat darbecilerinin ettikleri:
7’den 70’e mütedeyyin kesime kan kusturan darbeciler, şimdi Adli Tıp kapılarında hasta rolüne yatıyor, dileniyor.
24 yıl sonra adaletle tanışarak cezaevine girmelerinin üzerinden bir hafta bile geçmeden cumhurbaşkanı affına göz diken 28 Şubat darbecilerinin dosyaları, kan ve gözyaşıyla dolu. Milletin ruh kökünü hedef alan, milli iradeyi postallarıyla ezerek kevgire çeviren, ülkenin asli unsuru Müslümanları hedef alarak imanlı neslin istikbalini gasp eden cuntacılar, darbeseverler tarafından “iyi insanlardır” diyerek aklanmaya çalışılıyor.
Oysa darbeci generallerin hüküm sürdüğü 28 Şubat sürecinde kimi sadece başörtülü olduğu için tedavi edilmeyerek can verdi, kimisi derste olması gerektiği saatte sokağa atıldıktan sonra kamyon altında kalarak bacağı koptu, kimisi de sınıftan sürüklenerek çıkarıldığı esnada düşük yaparak doğmamış bebeğinden koparıldı.
Telafisi imkânsız hasarlara sebep oldular
28 Şubatta yüz binlerce insan fişlenirken, YAŞ Kararlarıyla mütedeyyin subaylar ordudan atıldı. 1998-2002 arasında 285 bin 886 aile parçalandı. Demokrasi ve insan hakları askıya alındı. Brifingli yargı kararlarıyla hukuka olan güven zedelendi.
Kritik yerlere FETÖ’cüler sızdı. Binlerce Müslüman uydurma delillerle zindanlara atıldı. İmam Hatip Liselerinin orta kısımları kapatılırken, 8 yıllık zorunlu eğitim getirilerek başörtülü kızların eğitim hakkı engellendi. Katsayı zulmüyle İmam Hatipler ve Meslek Liselerinin önü kapatılırken, 12 yaş altındaki çocukların Kur’an Kursu’na gönderilmesi yasaklandı. 19 bankanın içi boşaltıldı, Türkiye direkt olarak 60 milyar dolar zarar uğratıldı. Zararın boyutu dolaylı etkileriyle birlikte 200 milyar doları buldu. İç borç 6.6 katrilyondan, 117.3 katrilyona çıktı. Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 900 değer kaybına uğrarken, ülke Uluslararası Para Fonu IMF’nin emri altına girdi.
Tedavi edilmediği için öldü
İşte ‘ileri yaş’ bahanesiyle haklarında af ve tahliye propagandası yapılan darbecilerin neden oludğu binlerce yürek sızlatıcı olaylardan bazıları şöyle: Fazilet Partisi İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı, Meclis Genel Kurul salonuna başörtülü olarak girince zorbalıkla yemin etmesi engellendi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in “haddini bildirin” sözünün ardından Kavakçı 45 dakika alkışlarla protesto edildi, “Dışarı” diye tempo tutuldu. (2.5.1999)
28 Şubat sürecinde Radyo D’de yaptığı Bab-ı Ali Yokuşu isimli programda gazete manşetlerini okuyan Fatih Altaylı, Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusu’nda, başörtülü oldukları için okul kapısından içeri girmeleri yasaklanan öğrencilerin açtığı “7.4 yetmedi mi?” pankartı için örtülülere, “Fahişe, kevaşe, şerefsizler” şeklinde küfürler savurdu. (6.10.1999)
Dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, 71 yaşındaki Medine Bircan adlı hastaya “başı açık fotoğrafı olmadığı” gerekçesiyle tedavisini yaptırmadı ve Bircan’ın ölümüne neden oldu. Medine Bircan’ın oğlu, annesinin başına peruk takarak çektirdiği fotoğrafla işlem yaptırmak zorunda kaldı. (27.6.2002)
Bursa Nilüfer İmam-Hatip Lisesi üçüncü sınıf öğrencisi Dilek Gürgen, sınıfta olması gerektiği saatlerde başörtüsü yüzünden okula alınmadığı için eve dönüş yolunda kamyon altında kalarak ağır yaralandı. Gürgen’in sağ bacağı diz kapağı hizasından kesildi. (21.12.1998)
İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Dokümantasyon Bölümü 2. sınıf öğrencisi Nuray Canan Songür, final sınavına katılmak için okulundan başörtülü olduğu gerekçesiyle atıldı. Hamile olduğu halde darp edilip sürüklenerek polis otosuna bindirildiği için çocuğunu düşürdü. Ertesi gün doktor raporuna rağmen hakim karşısına çıkarıldı. Yetmedi, “eğitimi engellediği” iddiasıyla 6 ay hapse çarptırıldı. (9.6.1998)
Eyüp İmam Hatip Lisesi’nde okullarına alınmayan öğrenciler, polisin başlarına vurduğu sopa darbeleriyle yaralandı. Zeliha Kaya, Ravzagül Aslan ve Mücahit Koyuncu adlı öğrenciler ile Ahmet Esat Şani adlı öğrenci velisinin başları yarıldı, öğrenci velileri de boğazları sıkılarak gözaltına alındı. (14.3.2002)
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Heybeliada Sanatoryumu’nda çalışan hemşirelerden Ayşe Tanrıkulu, başörtüsü taktığı için Başhemşire Vekili Neriman Yıldırım tarafından dövüldü. (6.2.1995)
Sivas Hemşirelik Meslek Yüksekokulu mezuniyet töreninde okul birincisi başörtülü öğrenci Ayşe Koçak’ın konuşması engellendi. Serpil Güneş adlı hemşire, herkesin gözü önünde Ayşe Koçak’ın ağzını kapattı ve tekme tokat kürsüden indirdi. (Temmuz 1995)
Asker yakınları kışlalara sokulmadı
Pilot Teğmen Bünyamin Yapacak ve eşi Medine Çuhacı’nın düğünü orduevinde yapılamadı. Anne ve babalar sırf başörtülü ve sakallı oldukları için asker tarafından kapıdan dışarıda bırakıldı. Takı töreni yağmur altında orduevinin dışında gerçekleştirildi. (23.12.1996)
Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı ile Manisa’daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen yemin törenine başörtülü asker yakınları alınmadı. Anneler, tel örgülerden çocuklarını izledi. (2.9.2012)-(7.11.2008)
Küçükyalı Askeri Lojmanları’nda bulunan alışveriş kantinine başörtülülerin girmesi yasaklandı. (2.10.1995)
YSK, seçim propagandasında başörtülülerin ekrana çıkarılmasını yasakladı. (16.11.1995)
İstanbul Üniversitesi Rektörü Berkarda, başörtülü öğrencilere eline aldığı fileyi göstererek örtü yerine file takmalarını söyledi. (16.11.1995)
Hakimler ve Adalet Bakanlığı’na bağlı bürokrasi başörtülü avukatları fişledi, barolar cezalandırdı. (28.5.1995)
Kaynak: Yeniakit
Bir cevap yazın