Davutoğlu-Babacan kavgası erken başladı
Fazlaca üzerinde durulmadığı için konu pek dallanıp budaklanmadı. Mesele yalnızca “Hoca(!)”nın parti bülteni gibi yayın yapan Karar ve birkaç Erdoğan düşmanı gazetede gündeme getirildiğinden dolayı, kamuoyuna tam olarak yansımadı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı “Ekonomide Gelecek Modeli” adlı manifestodan bahsediyoruz.
Bize göre bu manifesto, tam bir turnusol kağıdı işlevi gördü. Çünkü mezkur manifestoda, “Gelecek Partisi’nin ekonomi yönetim anlayışında neoliberal ve statükocu politikalara yer verilmeyeceği” ifade ediliyor.
Açık ki, bu ifadelerle Davutoğlu, Ali Babacan’a sallıyor. “2001 ve 2008 krizlerinin koşulları farklıydı; geçmiş başarıları teminat göstermek durağanlık göstergesi” diyerek, 2001 krizi ve küresel krizden kaynaklanan 2008 krizi döneminde ekonomiyi başarılı biçimde yönettiğini sık sık iddia eden Babacan’a ayar vermeye çalışıyor.
Türkiye’yi kurtarmak(!) için parti kuranların hâl-i perişanını görüyorsunuz.
Bizce Babacan’ın, Davutoğlu ile ilgili söylediği “Tarz, üslup ve metot konusunda ciddi bir ayrışmamız vardı. Onun için bir arada olamadık” sözleri gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
Anlaşılan o ki, mevzu çok daha derin.
Önümüzdeki günlerde “AK Parti kaçkını” bu iki ismin çok daha şiddetli tartışmalarına şahit olabiliriz.
Demedi demeyin.
•
GAVUR GAVURLUĞUNU YAPMAYA
DEVAM EDİYOR
Zırt-pırt terörizmle ilgili bir rapor yayımlıyorlar. Güya dünya genelindeki terör örgütlerini tek tek inceleyip bazı tedbirler alıyorlar.
Halbuki yok öyle bir şey. Hazırladıkları raporlar yalanlarla dolu. İşlerine geleni temize çıkarıyorlar, işlerine gelmeyeni ise yaftalayıp terörist ilan ediyorlar.
Avrupa Birliği ve ABD’nin ardı ardına yayınladığı iki farklı metinde gördük yine bunu.
Avrupa Polis Teşkilatı EUROPOL tarafından hazırlanan “Avrupa Birliği Terörizm Durum ve Eğilim Raporu”nda ne terör örgütü PKK’nın Suriye’deki varlığından söz ediliyor, ne de PYD’nin rolünden.
Dönüp bakıyorsunuz, Almanya terörist sayılan ya da izlemeye alınan örgütler listesinde FETÖ’ye yine yer vermiyor. Bu yetmezmiş gibi, bir de FETÖ’yü izleyen Türklerin davranışlarını raporluyor. Hatta söz konusu ülkede FETÖ’cüleri ya da PKK’lıları ihbar edenlere casusluk suçlamasıyla bir de dava açılıyor.
Peki ya Amerika farklı mı Avrupa’dan?
Tabii ki hayır.
Onlar da tıpkı AB gibi teröre şaşı bakıyor. “Benim teröristim iyidir” mantığıyla hareket edip ikiyüzlülük sergiliyor.
“Terörizm 2019 Ülkeler Raporu”na baksanıza.
Yine 40 takla atıyorlar, ama PYD-YPG ile PKK arasındaki bağdan bir türlü söz etmiyorlar. PKK ve YPG’nin aynı örgüt olduğuna dair onca kanıta rağmen, “PKK başka, YPG başka” diyebiliyorlar.
FETÖ’ye bakışları da farklı değil bunların.
Besledikleri ihanet şebekesini yine “terör örgütü” olarak nitelendirmiyorlar. Önlerine çuvallar dolusu delil konulmasına karşın, gerçekleri görmezden geliyorlar.
Neymiş, Türkiye bu şer örgütüne karşı aşırıcı ve sert tedbirler uyguluyormuş.
Ya ne yapacaktık acaba bu namussuzlara?
Sizin, ülkenizdeki en ufak bir gösteriyi en sert biçimde bastırmanız problem değil, fakat bizim Meclis’e bomba yağdıran alçaklara karşı hukuku işletmemiz problem öyle mi?
Geçiniz bunları.
Siz, Türkiye’den kaçan teröristlere kol kanat gerip, ceplerine pasaport koymayı sürdürdükçe, hazırladığınız raporların gözümüzde üç kuruşluk değeri olmayacak.
Yapacağınız şey belli:
1- İadesini istediğimiz itleri başkanlık saraylarınızda ağırlamaktan vazgeçeceksiniz…
2- En tepedeki kurumlarınıza teröristlerin ve onların yancılarının fotoğraflarının asılmasına göz yummayacaksınız.
3- Meydanlarınıza “terör çadırları” kurulmasına müsaade etmeyeceksiniz.
4- Milletvekillerinizi “günübirlik Kandil turları”yla ödüllendirmeyeceksiniz.
Gavur ne kadar gavurluğunu yapmaya çalışırsa çalışsın, bize düşen uyanık olmak. Bu tür alçaklıklara hiçbir şekilde müsamaha göstermemek.
Her zaman söylüyoruz: Avrupa’ya da ABD’ye de hiç güven olmaz.
Bir cevap yazın