“iyilikten maraz doğar” mı?
Meğerse her kötülük, iyilik elbiseleriyle dolaşıyormuş aramızda .
Ve hiç bir kötülük mazeretsiz çıkmazmış yola .
Tıpkı Konya’daki üniversite öğrencisi Kadir Şeker gibi.
Vicdanın dile geldiği ama düşünmeden yardım etme içgüdüsü ile yaklaştığı olayın sonucunun acı bitmesi gibi.
Kurtarmak istediği kadının vermiş olduğu ifade ise dahada can acıtıcı olması.
Dlayın iç yüzünü tabiki bilmiyoruz.
Basına yansıyanlardan sadece fikir yürütüyoruz.
Bize yansıyan bir gencin insanî olarak yardım etmesi gereken bir durumda mağdur olduğu.
O zaman daha önce yaşanmış ve insanların tepki göstermiş olduğu Emine Bulut cinayetinde kadına yardım etmek yerine kayıt yapıp video çeken kişiler haklı mı oluyor?
Üzülüyoruz yardım etmek istiyoruz ama “bize bişey olurmu” düşüncesiyle müdahale etmeyip “dur en iyisi ben cep telefonumdan kaydedeyim, suya sabuna dokunmadan belki bir faydam olur” diye düşünüyoruz.
Birine yardım etmekten, iyilik etmekten korkar olduk.
Hani deriz ya “kime iyilik yaptıysam karşılığında hep kötülük buldum.”
iyi insanlar yaptıkları iyiliklerin sonucunda tecrübe edildiklerinden dolayı duyarsız oldu.
Bunu bende çok tecrübe edindim.
Birine bir faydam oluyorsa mutlaka beni üzeceğini biliyorum.
Bu hep böyle oldu.
Ama yinede iyilik yapmaktan vaz geçmedim, haksızlık karşında susmadım.
Çünkü biliyorum ki, bu dünyada olmasa da ebedi alemde mükafatını alacağım.
İşte bunlarda bu dünyadaki imtihanlarımız.
“İyilik yap balık bilmezsi Hâlik bilir.
Mutlaka mükafatını alacağımızı düşünürsek yaptığımız iyiliklerin ilahi adalet tarafından bize bir şekilde döneceğini bilirsek, ‘sana taş atana sen ekmek at’ düsturunu edinip iyilik yapmaktan vaz geçmeyiz.
İlâhi adelet er yada geç tecelli edecek tir..
Tabiatın bile adaletinin er geç tecelli ettiği şekliyle bizim istediğimiz zamanda değil, evrenin kendi hesabına göre yapılan hesapla tecelli ettiği gibi.
Olan depremler, doğada ve insanliķta bozulan düzene bir ikaz değil mi dir? Aslında.
Kaybettiğimiz iyiliğimizi ve insani değerlerimizi kafamıza vura vura hatırlatmak..!
Secde süresi 17. Ayet.
“En büyük azaptan, Cehennem azabından önce onlara korku, esaret, zillet, açlık, hastalık, deprem, afet gibi en yakın felaketlerden kabir azabından tattıracağız. Onlar ki, şirkten ve isyandan vazgeçip imana dönerler.”
Ayette de söylenildiği gibi terazi er geç dengelenecek.
Ama kendi isteğimizle ama ilahi adaletle.
Son olarak toparlarsak Allah bazen bir zalimi başka bir zalimin eliyle cezalandırır.
Allah onunla (başkasından) intikamını alır.
Sonra (döner), ondan da intikamını alır. (Hadisi Şerif )…
Diyeceğim o ki Akıllı olun!
Bir cevap yazın