Süleyman Soylu haksız mı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya atfedilen, Ağrı’daki bir vatandaşımızın PKK’lılar tarafından öldürülmesine gösterdiği tepki için çok şeyler söylendi..
Ortada Soylu’nun söylediklerini gösteren yazılı bir metin de yok..
Görüntülü bir kayıt da yok..
HDP eşbaşkanı Pervin Buldan’ı arayıp, bazı tehditlerde bulunduğu ileri sürülüyor.
İlaveten..
CHP’nin 24 Haziran milletvekili seçimlerinde HDP’ye destek vermesini gerekçe göstererek, şehit cenazelerinde CHP il başkanının protokole kabul edilmemesi yönünde çağrıda bulunuyor.
Pervin Buldan’a, Bakan Soylu’nun sözleri nelerdi, hangi bağlamda söylendi, bilmiyoruz..
Onun için..
Pervin Buldan muhabbetini de atlayıp..
CHP il başkanlarının, şehit cenazelerinde protokole alınmaması konusuna geçelim..
Önce şu tespiti yapalım..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu sözleri durup dururken mi sarfetti?
Hayır..
Bir sivil vatandaşın, hunharca katledilmesinden sonra..
24 Haziran seçim sonuçlarında, CHP’lilerin “Her evden bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye açıklaması yapılıp..
Seçim sonuçları açıklandığında da, bu davetin sandıkta da gerçekleştirildiğianlaşıldıktan sonra..
Kahramanmaraş’ta bir asker ile bir korucunun şehit edilmesinden sonra yaptı..
Yani..
Ülkede öyle şeyler yapıldı ki..
Adeta bardak taştı..
Terör ile arasına mesafe koymayan bir parti, CHP tarafından destekleniyor..
HDP’lilerin yüzleri olmadığı için katılamadıkları şehit cenazelerinde..
HDP il başkanları değil ama..
CHP il başkanları boy gösterip, PKK karşıtı seçmen kitlesinden oy devşirmeye kalkıyor..
Böylesi bir tabloda, İçişleri Bakanı’nın, bir protesto haykırışına hakkı yok mudur?
Milleti enayi yerine koyan bu tabloya dikkat çekmek için de olsa, “CHP il başkanlarını protokole almayın” demeye hakkı yok mudur?
•
Burda CHP’lilerin itirazları şu yönde olur..
Hemen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, sözlerini tekrar değerlendirmesi gerektiği çağrısını yaparız..
CHP’liler der ki:
“PKK’yı kınıyoruz. PKK’lıların cenazelerine katılan, katılmayanlar için de disiplin soruşturması açacağı tehdidi yapan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ı kınıyoruz.. HDP’lilerin, güvenlik güçlerimizden şehit olanların cenazelerine katılmamalarını kınıyoruz.. Bu çerçevede, hiçbir seçmenimizin HDP’ye oy vermesi çağrısında bulunmadık.. ‘Her CHP’linin evinden bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye’ çağrısı yalandır.. Bizler, güvenlik güçlerimizden şehit olanların cenazelerine, protokole alınmasak da katılmaya devam edeceğiz.”
Bunu söylerler..
Biz de..
İçişleri Bakanı’nın çağrısını gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatırız..
Ama..
CHP’liler bıyık altından gülerek..
Bir yandan güvenlik güçleri şehit edildiğinde sevinip..
Güvenlik güçlerini şehit eden PKK’lı katillerin cenazelerine katılan HDP’lilere de seçimlerde oy desteği sağlarlarsa..
Sonra dönüp..
Tekrar, PKK karşıtı seçmeni CHP’ye çağırırlarsa.. Bunun için şehit cenazelerini de istismara kalkarlarsa..
Bu rezilliğe de, kimsenin eyvallah etmemesi gerekir..
•
Süleyman Soylu’nun sözlerine gelen tepkiler hayli ilginç.
Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: “İç savaş çağrısıdır!”
Ne demek şimdi bu?
Şehit cenazesinde, CHP il başkanı için protokolde yer ayrılmadı diye..
İç savaş mı çıkacak?
Namazın nasıl kılınacağının..
Abdestin nasıl alınacağının..
Okullarda öğretilmemesi gerektiğini..
Din dersinin, okullarda zorunlu olmaması gerektiğini söyleyen bir siyasi parti..
Namaza katılmanın..
Kendileri açısından bir hak olduğunu iddia etmeyecektir, herhalde..
Dini hassasiyeti ağır basan bizler için, namaza katılmak bir hak olabilir.
Öyledir de..
Biz, çocuklarımızın, dinlerini öğrenmeleri gerektiğini savunuyoruz.
Bunun için okullarda din dersinin olmasını istiyoruz..
Ama CHP kafası..
Onlarca, yüzlerce, binlerce açıklamasında..
Namaz ile ilgili temel bilgilerin çocuklara verilmesinin laikliğe aykırı olduğunu.. Temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu yıllardır savundu, hala da savunmaya devam ediyor..
Bu durumda..
CHP’liler, şehit askerlerin cenaze namazlarına katılmakta, niye bu kadar ısrar ediyor ki?
Hani sabah namazına katılmayı dillendirseler.
Bir bakan, “CHP il başkanı, sabah namazına katılamaz” diye bir açıklama yapmış olsa.. Onlar da buna itiraz etseler..
Seçim zamanı dışında da, Cuma namazına katılmak isteseler.. Bir yetkilinin, “CHP’liler Cuma namazı için camiye giremez” şeklinde bir açıklaması olsa da.. Bunlar da, “Böyle saçmalık olmaz. Cuma namazını kılmak, bizim de hakkımız”diyerek protestoda bulunsalar..
Onlar için meyhaneye gitme vakti olan akşam saatlerinde, “Yatsı namazına iştirak etme”nin en tabii hakları olduğunu gündeme getirseler..
“Hidayete ermişler, kendilerini tebrik edelim” diyeceğim..
Ama..
Farz-ı ayın değil.. Herkesin kılması zorunlu olan namazlardan değil..
Birkaç Müslüman kılarsa, diğer Müslümanların üzerinden sakıt olan.. Yani dini tanımlaması ile, farz-ı kifaye hükmündeki cenaze namazına katılmayı..
Hem de cenaze namazında, protokolde olmayı, bu CHP’liler, bu kadar önemli görüp, bundan “iç savaş” çıkartmaya kalkarlarsa..
Ben de sorarım..
“Derdiniz ibadet mi?
Yoksa..
Seçmenin dini duygularını istismar mı?”
Kemal Bey, bunu da açıklasa da, biz de öğrensek..
Kaynak: Yeniakit – Ali Karahasanoğlu
Bir cevap yazın