Faruk Çelik: Tohumda milli hamle..
Yerli tohum oranını yüzde 80’e çıkaracaklarını anlatan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Şu anda hububatla bunu başardık. Meyve ve sebzede de yüzde 50 olan yerli tohum oranını da 80’e çıkarmak için çiftliklerimizi özel sektör ve kamuya tahsis etmiş bulunuyoruz” dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, merak edilen konularda Akit’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte yerli tohumdan Rusya’ya ihracata, domates ve etin fiyatından güncel tartışmalara Bakan Çelik’in sorularımıza verdiği cevaplar…
– Sebze meyvenin tarla çıkış fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark ile ilgili düşünceniz nedir?
Türkiye’de bugüne kadar domates 40 kuruş ile üreticiden çıkıyorken kimse sordu mu üreticinin hali nedir diye? Domatesin şu anda üreticiden 3 TL ile çıktığı bir dönemi yaşıyoruz. Üreticinin bu kadar alın teri para ediyor diye biraz yüzü güldü. ‘Vaay! Bütün enflasyonun sorumlusunu domates yaptık’ bu yanlış. Üretici kazanıyor mu kazanmıyor mu bizim ona bakmamız gerekiyor. Eğer üretici kazanıyorsa Tarım Bakanlığı olarak son derece keyif alırız. Fakat üreticinin kazanmadığını aracılar kazanıyorsa bunu kabullenmek mümkün değil. Mücadele edilecek alan burasıdır. Üreticinin aldığı 3-5 kuruşa kimse göz dikmesin.
RUSYA’YA DOLAYLI GİRİYORUZ
– Domatesin Rusya’ya girişindeki kısıtlamanın kaldırılmaması çiftçilerimizi nasıl etkiliyor?
Rusya piyasasına bizim malımız dolaylı olarak giriyor. Rusya domateste yatırım yaptı. Bu yatırımın neticesini almak kolay değil. 3. ülkelerden domatesi daha pahalı elde ediyorlar. Bizimse Avrupa’ya da, Ortadoğu’ya da yoğun bir şekilde sebze meyve ihracatımız devam ediyor.
GIDA VE SU SAVAŞLARI ÇIKACAK
– Gübre toprağı nasıl etkiliyor?
Çok gübre verirsem, çok sularsam verim artar gibi bir algı son derece yanlış. Toprağın kalitesini, toprağın canlılığını bozmayacak bir bakış açısını mutlaka sürdürmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, toprağa ihanet etmeye devam edersek sonunda olacak olan açlıktır. Çünkü şu anda dünyada 800 milyon insan bir dilim ekmek bulamıyor. 1 milyar insan ise yoksul. Böyle bir dünyada gelecekten ümit var olabilmek için tarımsal üretimi yüzde 60 daha fazla artırmamız gerekiyor. Geleceğin savaşları gıda ve suya erişim savaşları olacak. İşte Türkiye bu yanlış gidişata teslim edilmemeli. Dolayısıyla topraklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor.
YERLİ TOHUM BANKASı
– Tohumculuk açısından Türkiye’de durum nasıl?
Tohumla ilgili bilgiden yoksun değerlendirmeler yapılıyor. Biz şu anda hububatla yüzde 80 kendi tohumumuzu üretiyoruz. Meyve, sebzelerde yüzde 50’deyiz. Burada bir açığımız olduğu için Antalya’da bir çiftliğimizi meyve ve sebze tohumunun üretim merkezi haline getirdik. TİGEM şu anda damızlık üretimi ve tohum üretimi yapıyor. Özellikle sebze meyvedeki tohum üretimini arttıracak kendi kendine yeterli hale getirecek çiftliklerimizi özel sektör ve kamuya tahsis etmiş bulunuyoruz. Meyve ve sebze tohumu üretimini yüzde 80’lere getireceğiz. Yerli bütün tohumlarımızı “Gen Banka”larımızda muhafaza ediyoruz.
40 MİLYAR $’LIK UN İHRACATI
– Tarımda ithalatı düşürme noktasında faaliyetleriniz var mı?
Bu yıl 22 milyon ton civarında buğday üretimimiz olacak. Uydu sistemlerimiz var. Nerede ne kadar ne ekilmiş ve tahmini rekoltemiz ne olabilir onları tahmini olarak biliyoruz. Buğdayı ithal ediyoruz. Çünkü dünya şartlarında uygun piyasalarda. Biz buğdayı 900 TL üzeri fiyatını açıklıyoruz. Ama dünya piyasasında 600 TL. Bu fiyattan buğday alınıyor, içeride una dönüştürülüyor ve ihraç ediyoruz. Dünyada un ihracatçısı olarak Türkiye birinci. Bizim hedefimiz 2023’te 40 milyar dolarlık bir ihracatı gerçekleştirmek.
ET MERAYLA UCUZLAYACAK
– Et fiyatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz, bir gelişme olacak mı?
Türkiye’de fiyatlarını indirme diye bir politika çok doğru değil. Esas mesele hayvancılığı yapanların zarar etmeyeceği bir ortam oluşturmak gerekiyor. Eğer üreticinin zarar edeceği bir ortam oluşturulursa kimse hayvancılık yapmaz. 2010 yılında da bunu yaşadık. Coğrafyamız küçükbaş hayvancılık için çok uygun. Besicilikten yana olduğumuz için ‘milli tarım’ dedik. Damızlık merkezlerimizde doğanlardan erkek olanları besiye ayıracağız. 30 ilimizi yetiştirici bölge yaptık. Vatandaşlara diyoruz ki, sen burada hayvancılık yaparsan yüzde 30 parasını biz ödeyeceğiz. Buzağı başına 750 TL vereceğiz. Çünkü her yıl 400 bin buzağı ölüyor. Türkiye’de et fiyatlarının aşağı düşmemesinin sebeplerinden biri de yemdir. 14.6 milyon hektar meramız var. Hayvancılık yapanlara meralarımızı neredeyse bedelsiz tahsis edeceğiz.
YÜZDE 50 HİBE DESTEĞİ
– Biraz da düve merkezlerinden bahseder misiniz?
36 ilde düve merkezleri kuruyoruz. Besici, düve merkezine gelerek ırkı, cinsi belli hayvanı yüzde 50 hibe desteğiyle alabilecek. Buradaki amacımız hayvan fabrikası kurmak. Buralarda hayvanlar üretilecek ve kendi besin materyallerimizi kendi bünyemizde üreteceğiz. Türkiye her yıl yüzde 20 ithalatı azaltacak. Kendi çiftçimizi zengin eden başka üreticiye çalışmayan mekanizma oturmuş olacak.
“ATIL ARAZİ KALMAYACAK”
– Üreticisinden, tüketicisine neler söylemek istersiniz?
Bütün vatandaşlarımız ağıllarını, ahırlarını doldursunlar. Tarımsal arazilerin boş kalması gibi bir şey düşünülemez. Varlıklı insanlar arazi kapatıp, o arazileri atıl vaziyette saklıyorlar. Bu, 70-80 milyonun hakkına hukukuna tecavüzdür. Onun için yeni bir kanuni değişiklik getiriyoruz. Boş olan arazi olamaz. Arazileri ekmek zorundasınız. Ekmiyorsanız kamu olarak ektirip kiranızı banka hesabına yatıracağız. Onun için atıl arazi diye bir şey kesinlikle kabul edemeyiz. Bütün arazileri ekip bereketlendireceğiz inşallah.
Yeni akit
Bir cevap yazın