Tek kişilik ordu! Urfa… Bursa!
Beklenen gün geldi çattı.
Yarın sandıklar kurulacak Türkiye’nin kaderi belli olacak.
Herkes kendine göre senaryor yazıyor, biçiyor oynuyor.
Ama gerçek senaryoyu halk yazacak.
Dünyanın gözü ve kirli düşünceleri Türkiye’ye kilitlendi.
15 Temmuz’da Türkiye’yi haritadan silmek isteyenler..
Dünyanın süper ecnebi güçleri Referandum sürecince ağızlarından salyalar akıtarak devletler eliyle alenen Hayır propagandası yaptı.
Ama ters tepen oyunlar.
Allah’ın da bir oyunu vardı.
Avrupa’da ki Türkler bir önceki seçimlerin 10 kat fazlası referanduma oy kullanarak ilgi gösterdi.
Bu da şu demek;
Türkiye düşmanları kazdıkları kuyuya düştü.
Ve Anadolum…
Memleket insanı şer cephesinin öncülük ettiği terör örgütlerinin hayır çağrısına rest çekti.
Meydanlar insan seliyle EVET çağrısına koştu.
İstanbul’dan iki milyondan fazla EVET sedası yükseldi.
İzmir yine öyle. .
Adana, Urfa, Malatya ve diğer doğu illerinden adeta tam bağımsızlığa susamışlık yaşandı.
Karadeniz yüzde 70 ila 90 arası EVET diyor.
BURSA!
Ancak dikkatimi çeken nokta maalesef Bursa.
Bursa Türkiye’nin dördüncü büyük şehri.
En çok nüfus olan illerin başında geliyor.
Resmi olmayan rakamlarla yaklaşık 3 milyonluk bir kent.
Referandum çalışmalarında bakanların biri gitti diğeri geldi, parti yöneticileri vs. çok sayıda bakanı ağırladı Bursa.
Reis Bursa’ya geldi.
Gökdere meydanı yerine eski stadın yıkıntıları arasında çevrili bir ortam hazırlandı.
Sadece çimlerin hakim olduğu yeşil alan.
Futbol sahası dikdörtgen biçiminde uzunluğu 90-120 metre genişliğiyle İnsanlar oraya davet edildi.
3 Milyonluk kentte yeşil alanı bile tam anlamıyla dolduramayan bir kent.
Beklenen kalabalık yoktu.
Toplam da tahmini 15 bin kişilik bir kalabalık Reisi ağırladı.
Belki hayal kırıklığı yaşandı ama sandıkta bunun böyle olmayacağını umuyorum.
URFA!
Urfa’nın nüfusu 800 bin.
Orada tek kişilik bir ordu kuruldu.
Hizmet ve insana verilen değer.
Adı Faruk Çelik.
Gönüllere taht kurdu.
Urfa’ya değer katan Sayın Çelik’e karşı öyle bir sevgi oluştu ki bir selamıyla yüz binler alanlara aktı.
Reis’in Şanlı Urfa mitinginde 250 bine yakın insan seli oluştu.
Soru şu:
3 milyonluk bir kentte 15 bin bilemedin 20 bin kişilik kalabalık oluşurken, 800 bin kişilik kent 250 bin kişiyle insan seline nasıl dönüşebilir?
Çok basit.
Gönülleri feth ederek.
İşte Bakan Çelik bunu yaptı.
Bursa’da gönüller kırık, porsumuş nabızlar atmaz halde.
Görüntü öyle olsa da duyguların öyle olmadığını düşünüyorum.
Her şeye rağmen Bursa’da yükü omuzlayan Ak Kadınların hakkını kimse ödeyemez.
Bursa yarın sandık başında görüntüdeki hayal kırıklığını sürprize çevirip Reisi mahcup etmeyeceğine inanıyorum.
Bursalıya güveniyorum.
Bursa Osmanlının yadigarıysa bunu başaracaktır.
“Ovünüp durduğunuz Osmanlı, bir kilo şekeri bile imal edemeyen Osmanlı” diyerek ecdata hakaretler yağdıran Kılıçdaroğlu’na, Osmanlı’nın evlatları büyük bir ders verecektir.
Oysa Osmanlı şeker ürettiği zaman Avrupada şekeri tanımıyordu bile. Hem üretip hem dünyaya satıyordu Osmanlı.
Ama yalanlarıyla, karalamalarıyla meşhur Kılıçdaroğlu her zamanki ihanetini ortaya koymakla asli görevini yapıyordu.
Öyleyse Osmanlının torunları olarak Bursa’da asli görevini ve sorumluluğunu EVET diyerek yöreni getirecektir.
Buda Terör örgütlerinin başını çektiği şer cephesine büyük ders olacaktır.
Altını bir kez daha çizelim.
Şanlı Urfa’da ki sevgi seli Bursa’ya ulaşmadıkça gelecek seçimlerde Bursa’nın geleceği aydınlığa çıkmakta zorlanacaktır.
Anlamak istemeyenler de olsa ortada bir Faruk Çelik faktörü var.
Bunu cümlesinin artık bellemesi gerekir.
Yarın Allah’ın izniyle yeni bir miladın başlangıcı olacaktır yeniden şahlanış adına.
.
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır
Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır
Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı
Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı.
Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor
Bin yüzlü Ebrehe’ler, kara filler geliyor
Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor
İbrahim bahçesinden taze güller geliyor
Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.
Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar
Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar
Toprağın sinesinde umut var, heyecan var
Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.
Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.
Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir
Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir
Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir
O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir
O’ndan bize ebedi sürecek bir haz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılaba az kaldı.
Bulanık akan sular durulacak yeniden
Gökyüzüne direkler vurulacak yeniden
Saâdet menziline varılacak yeniden
Çağlar üstü bir nizam kurulacak yeniden
Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.
Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.
Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.
Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır
Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim
Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.
(Nurullah Genç)
Bir cevap yazın