FETÖ’nün ikinci darbe için, Suat Yıldırım’a yazdırdığı mektup
2014’ün onuncu ayında, İzmir terörle mücadelede, 120’den fazla çekirdek kadrodaki isimleri vermiştim.
Yurtdışına kaçmamaları ve Türkiye aleyhinde lobiler oluşturup, dışarıdan kuşatma yapabileceklerini ve örgütü dünya çapında organize edecek kişiler olduğunu belirtmiştim.
Maalesef yapmış olduğum bu açıklamalarıma ve ifadelerime rağmen, 2016 yılının on ikinci ayına kadar, henüz daha bir operasyon yapılmadığını öğrendim.
73 kişilik çatı davasının, 66’sı yurt dışına kaçmıştır. Kaçanlardan bir tanesi de Suat Yıldırım’dır. Bunlar, zamanında kaçmadan durdurulabilseydi, yurtdışında yapabilecekleri Türkiye aleyhindeki lobi faaliyetleri önlenmiş ve dünya çapındaki örgüt yapılanmasının başı koparılmış olacaktı.
Şu anda yapılanlar ise, ahtapotun sadece kollarının koparılması için yapılmış operasyonlar gibidir. Yüzlerce yurtdışına kaçanlardan sadece bir tanesi ve en etkilisi Suat Yıldırım’dır.
İşte kendine yakışan ve düşmanla işbirliği yapıp, kendi ülkesi ve devleti aleyhinde, terörist ve darbeci FETÖ’yü temize çıkarmak için yapmış olduğu lobi faaliyetlerinden ve algı operasyonlarından şuanda yapmış olduğu çok önemli bir mektubunu yayınlamıştır.
Suat Yıldırım, Mısır’da çağın şahitleri ve hizmete sahip çıkan alimler isimli bir bildiri yazarak, elektronik posta ile Türkiye’deki hocalara, öğretim görevlilerine, aydınlara göndermiş ve bildirinin altına da, değişik İslam ülkelerinden bir kısım alimlerin beyanlarını ve isimlerini koymuş; mevcut iktidarın hizmet hareketi dediği, hain FETÖ ve şürekasına zulmettiği kanaatindeler imiş gibi, ters propaganda yapmaktalar.
Aklınca Türkiye’deki bugünkü iktidarı, İslam dünyasının büyük çoğunluğunun, hiç tasvip etmediğini vurgulayarak, geçmiş tarihlerde, iktidar sahiplerine karşı olan, mücadele etmiş Müslüman büyüklerine benzetmektedirler.
Açıkça algı operasyonu yaparak, hükümeti karalamak da ve dağılmaya yüz tutmuş FETÖ’nün, canlandırması için vaktiyle Türkiye’deki aydınları kandırdıkları gibi, İslam dünyasından da kandırdıkları altına imza koyan ilim adamlarını da listeye koyarak onlara goygoyculuk yaptırmaktadırlar ve dağılan cemaati toplayıp, mevcut hükümeti ve iktidarı zulmeden; kendilerini de, masum taraf olarak göstermeye çalışmak gayreti içindedirler.
Geçmiş alimlerden örnekler vererek, zalim ve gaddar idarecilere karşı baş kaldıran, kendi tarafları olduğuna misaller bulup, Hz. Hüseyin ve Abdullah Bin Zübeyr’in, Yezid’e biat etmemelerinin hak olduğunu; yine neslinin en büyüklerinden olan Said Bin Müseyyeb, Said Bin Cübeyr gibi şahsiyetlerin adil olmayan Emevi halifelerinin karşısına çıktıklarını misal vermişlerdir.
Yine Ahmet bin Hanbel’in, Abbasi halifesi Memun’un hışmına uğramasını misal göstererek, FETÖ kendi cemaatini yeniden ayaklanmaya ve hükümete karşı direnmeye, yeni bir kalkışmaya davet etmektedir.
Bu uyarı ve bu çağrı, çok ciddi bir kalkışma işaretidir, çok ciddiye alınması gereken bir uyarıdır. 70 yıl kadar önce; Bediüzzaman Said Nursi’nin de yaşadıklarını buna ekleyerek, zalim hükümet, mazlum cemaat felsefesini canlı tutarak, yeni bir kalkışma, yeni bir mağduriyet, edebiyatı ile örgütü harekete çağırmaktadır.
Tamamen masum olduklarını ve zulme uğradıklarını, örgüte inandırma gayreti içindedirler. Delil olarak da,
1. Büyük ve geniş dairedeki yapılmış olan, okul, yurt, yurtdışındaki üniversite, hastane, gibi kitlesel hareketlerin çokluğu.
2. Kendilerinin haklı olduğunu, bütün dünyanın kendilerini onayladığını delil olarak sunmaktadırlar. Eğer hareket yanlış olsaydı kendi içinde çürüyebilirdi.
3. Yurt içinde ve dışında, on binlerce, yüz binlerce öğretmen, öğrenci ve esnaf gönüllüden yüzde biri gayrimeşru iş yapabilirdi, örgüt yara alabilirdi.
Bu işe gönül verenlerden bir kısmı, gidişattan memnun olmayan önemli bir kesimin, birçok sosyal yapıda olduğu gibi, bölünmelerine yol açılabilirdi.
Bunları örgüte delil göstererek, örgütü bir arada tutmak için, algı operasyonları, beyin yıkamaları devam etmektedir. Ebced ve cifir hesaplarıyla, uydurma hadislerden çıkarılan işar-i manalarla, İslam’ın ve Kur’an’a uygun olmayan hayali meczubane söylemler ile, örgüt beklenti içerisinde tutulmaya çalışılmaktadır.
Bugün kendilerinin de bildiği gibi, bir zerre ihlaslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahtır.
Yine Rıza-i İlahi kesreti etba ve amelin çokluğuyla değildir.
Sadece çokluk, ihlas ve Allah rızasını kazanmaya bir sebep değildir, içtenlik samimiyet ve yapılan işlerin Allah adına yapılması ile ölçülür.
Öyle çoklukla ölçülmüş olan olsaydı, bazı peygamberlerin çok az ümmeti olduğu, etrafına birkaç kişi toplayabildiğini Kur’an bize anlatıyor.
Yapılan bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük ve kendi ülkesine ihanetleri görmezden gelip, bunların üzerini örtmeye çalışmak için yaptıkları çaresizce bir çırpınma ve bir gayretkeşliktir.
Bu propagandalarla, dağılmaya yüz tutmuş örgütü toparlamak üzere yapılan algı operasyonları hiçbir şekilde, İslam’ın kırmızı çizgilerine ve vatana ihanetin, ABD ve AB işbirlikçiliğinin üzerini örtemeyecektir.
Kaynak: Nurettin Veren – yeniakit.com.tr
Bir cevap yazın