Bülent Arınç’tan şahsıma mektup!

09 Aralık 2016 Cuma, 01:14
bulent arinc

Her şey akşam 22,00 civarı eve gelmemle başladı.

Posta kutumdaki mektubu alınca ‘hayırdır inşallah dedim.’

Uzun zamandır mektup gelmiyordu.

Üniversitede okuyan çocuğum bile teknolojiyi kullanıyor net üzerinden haberleşiyordum.

Bu neyin nesi derken heyecanla açtım mektubu.

Gözlerime inanamadım.

Ellerim titredi, hafifte ter bastı.

En son Fahrettin Yıldırım’dan Avukatı aracılığıyla çektiği ihbarname den sonra bir zamanlar devletin en tepesindeki ikinci adam Bülent Arınç’tan dı mektup.

TBMM Logosunu görünce heyecanım daha da arttı.

Ve aynen yayınlıyorum.

 

 

bulent arinc

“Sevgili Alim Bey.

Yaklaşık 4 buçuk yıllık Bursa’da görev yaptığım süre içinde çok fazla diyalogum olmadı sizinle.

Gerçi Bursa’da ki basın mensubu arkadaşlarla da bana çakılmaz arkadaş dedikten sonra bir şeyler koptu. Hataydı belki o çıkış.

Ama gelmeden önce Bursa basınını bana öyle bir anlattılar ki, hep şartlı baktım gazeteci arkadaşlara.

Şimdi ki il başkanı Cemalettin Torun ve ekibi öyle bir sarmaladılar ki, kenara çekilince daha bi görebiliyorum olayı.

Bu mektubu bir dertleşme olarak say.

Ve bazı şeyleri sizin vasıtanızla itiraf ediyorum belki de.

Yayınlayacaksın biliyorum.

Çünkü senin için korkusuz Alim ara sıra da zalim derlerdi.

Zalimliği sana yakıştıranlar oysa en büyük zalimliği yapmışlar şahsına.

Ekmeğinle oynamışlar.

Şimdi dönem dönem görüştüğüm arkadaşlar söylüyor.

15 Temmuz gecesinde benim kalbim Tavşan kalbi gibi pır pır atarken, Bennur Karaburun’da ki dana gibi yüreğini görememiş olmam, bu FETÖ denen zalimleri de görememişliğim bana ahmak diyebilirsiniz itirafını kameralar önünde söyletmek zorunda bıraktı.

16 katlı binanın zemin katında sığınakta saklanırken ahmaklığımı işte o an anladım.

Ve itiraf etmekle de bir behis görmedim.

Hatta ağlamak insani vasfıdır çıkışım o gece beni belki de korkudan ağlattı.

“Kendi halkının üzerine ateş ettirenler nasıl böyle bir zalimlik yapardı” diye.

Bursa da haksızlık yaptım. Özgül ağırlığımı itiraf ederken Bursa’ya karşı özgül ağırlığımın çok ta önemli olmadığını daha sonra anladım.

Hatta hemen sonra seçimler dolayısıyla Urfa’ya gittiğim de çok kızdığım Ali Koyuncu’dan bile helallik istedim. Ama ne yapayım bana anlatılanlar çok kızdırmıştı beni nefsime yenildim.

Siyasette bu kadar yaşanmışlığım varken oyuna geldiğimi şimdi fark ediyorum.

Yapacak ta bir şey yok bu saatten sonra. Ama bu mektupla dertleşmek bile vicdanımı biraz olsun rahatlatıyor ve Bursa kamuoyuna da mesaj veriyor hissediyorum kendimi.

Kullandılar beni, kozmik odaya bile tezgahla sokmuşlar. Soruşturmayı yürüten savcı bugün tutuklanmış. Ben devletime böyle bir yanlışı nasıl yaparım diye ahmaklığımı itiraf ediyorum.

Bursa’da dönem dönem ayrıldıktan sonra en son Mustafakemalpaşa’da ki düğüne gelmiştim.

Orda belediye başkanlarıyla görüşmüştüm.

Onlarla bile o pozu vermem içimi acıtıyor.

Şimdi yaptığım ise hangi belediye başkanı ararsa arasın telefonlarına çıkmıyorum artık.

Biliyorum sana da şikayet ediyorlardır, kulağına geliyordur. Tahmini bu sadece.

Bursa teşkilatlarının üzerinde bir kırılmaya yol açtığımın farkındayım.

Ama inan isteyerek olmadı kardeşim.

Bu siyaseti eğer kuralına göre oynamıyorsan birileri senin sırtına biniyor.

Biz de kural hatası yaptık sırtıma bindiler.

Bu saatten sonra Bursa için bu kırılganlığı yaptığım için de üzgünüm.

Ama yaşandı bitti saygısızca.

Ama şunu bilmelisin ki, Bursa il başkanının oraya nasıl geldiğini ben çok iyi biliyorum.

Hatta bir yazında Mustafa Ataş’ın Cemalettin’in ortağı Zekeriya Birkan’ın orta da bir şey yokken vekil yapacağını, okul arkadaşı olduğunu, Emine Yavuz Gözgeç’in Cemalettin’in yanında çalıştığını, İsmail Aydın’ın onun stajyeri olduğunu, bunların tekrar milletvekili olacağını yazmıştın. İşte  o yazıyı benim önüme koyduklarında, seninle ilgili algı yapıyor demişlerdi de inanmamış sana da çok kızmıştım.

Bugün üçü de milletvekili hakkını helal et Alim bey.

Artık torunlarımı seveceğim daha sağlıklı düşüneceğim.

Ama Cemalettin Torun’u sevmiyorum bak itiraf ediyorum.

Çünkü bu yaşananlar keşke yaşanmamış olsaydı.

Refik Özen benden korkusuna aday olmadı.

Osmangazi’yi yüz küsur oyla ilçe başkanı seçtik yakışmadı bize.

O zaman işlerini bahane eden Refik Özen bugün siyaset sahnesinde işleri yokmuş gibi hareket ediyor.

Aslında çocuğun da bir suçu yok. Korktu bir başbakan yardımcısına karşı gelmekten.

Şimdi de yeri geldiğinde Facebook sayfasında beni acımasızca eleştiriyor. Halbu ki, O zaman ne kadar da saygılıydı. Sayın başbakan yardımcım der yere göğe sığdıramazdı.

Hatta bir sabah Özgen Keskin beyin evine kahvaltıya gitmiştik.

Özgen Keskin bey, ‘abi seninleyim’ diyor başka bir şey demiyordu. ‘Şu Yıldırım’da bir rahat çalışamadım, sayen de rahat çalışırız inşallah’ diyordu.

Baktım iki dönem belediye başkanlığı yapmış, zamanında siyaset yaptıklarına dirsek dayadığını görünce bundan siyasi yol arkadaşı olmaz demiştim.

Onun için de o an bitmişti benim için Özgen Keskin.

Ama itiraf ediyorum.

Şevket Orhan’ın il başkanlığında TV ekranlarından bana gelmedi dediğim aslında 20 saniyelik bir görüşmeydi.

Kendisinin açıklamaların da Bülent Abi tamam demesineydi tepkim.

Oysa benim adayım benim gönlüm Cemalettin Tordun’dan yanaydı.

Nerden de onu il başkanı yaptım.

Şimdi pişmanlığımı daha iyi anlıyorum.

Duyuyorum ki genel merkeze onunla ilgili şikayet gitse Mustafa Ataş’ın dostluğundan dolayı direk kendisine bilgi aktarıyor muş.

Seni Bunlar bunlar şikayet ediyor diye.

Nasıl göremedim bütün bunları.

Affetmeyeceğim kendimi.

Şu anda eğer siyaseten bir daha AK Parti de yer bulabilirsem bu kez bunlardan hesap soracağım.

Ulusal gazetelerde özellikle Akit gazetesinde ki yazarlar acımasızca eleştiriyor beni.

Eleştirdikleri bir çok konu doğru.
Ama bu kadarda insana gelinmez ki be kardeşim.

Geçenlerde Kayseri’de ki Abdullah Gül müzesinin açılışına katıldım.

Eski den protokolün ön sırasında oturttururlardı beni Bülent Abi diye.

Kendime üçüncü sırada yer bulunca daha iyi anladım düşmenin ne demek olduğunu.

En çok ta Tayip beyin hiç pas vermemesi zoruma gitti.

Onun için twitter hesabımdan Tayip beyle olan eski resimlerimi paylaştım.

Aslında vermek istediğim mesaj ‘eskiden biz böyleydik şimdi bize ne oldu?’

Bursa kongresinde demiştim ki, ‘deveyi canından eden bir tutam ottur.’ Biz neyin peşine gittik anlamadım.

İnşallah twitter hesabımda ki 3 milyon takipçim o resimleri görünce yanlış anlamamıştır beni.

Bu parti de 3 kişiden biriyken şimdi büyük bir kesimin bana kazıyor olması ağrıma gidiyor açıkçası.

Ama isteyerek yapmadım.

Hani Bursa için söyleyeceğim şu: Deve kervanındaki deve demiş ya sırtımdaki yük ağrıma gitmiyor, zoruma da gitmiyor ama kervanın önünde ki eşek var ya, onu takip etmek ağır gidiyor.

Şimdiki Bursa da yaşananlar zoruma gidiyor.

Bunun en büyük müsebbiplerinden biri benim.

Bu kadar tehlikeye rağmen okuyamadım.

Bursa’da siyaset zor derlerdi de inanmazdım.

Hatta benim Bursa’da ki kardeşim Kutlay Arınç benim yüzümden çok zorda kaldı. Yok iş aldı, yok şuraya danışmanlık yapıyor, yok birilerini benimle görüştürüyor. Yav ne var bunda aç mı kalacak kardeşim, tabi ki iş yapacak. Ama Bursa bunu bile acımasızca eleştirdi. Kardeşimle bile aram bozulacak.

Aslın da o kadar da söyledim abime bulaşma bu işlere diye.

Ama nefis bazen ağır basıyor kardeş.

En çok pişmanlığım da Bursa’nın ikinci büyük medya kuruluşunda sık sık televizyonu çıkarıyorlardı beni. Hatta Kamer Genc’i çıkarıyorlardı. Kamer Genç’ten bir hafta sonra ben çıkmıştım da Tayip beyi eleştirmiştim.

Gezi olaylarında ki mesajın alındığını savunmuştum.

Ne işim varmış aslında oralarda şimdi anlayabiliyorum.

Birlik Vakfı’nda ki harcadığım zaman ayrı bir vicdan muhasebesi. Şimdi Birlik Vakfı’nın üzerinden siyaset yapanlar benim gibi boşta kalınca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar.

En son twitim de geriye dönüp baktığım da demokrasi adına durduğum yerin ne kadar doğru olduğunu görüyor ve Allah’a şükrediyorum demiştim. O twiti atarken demokrasinin merkezi ak parti olduğunu şimdi daha iyi görebiliyorum.

Hatta Ahmet Davutoğlu hükümetin başı sahip çıkmak benim görevim derken, Erdoğan’a ne kadar haksızlık yaptığımı şimdi anlayabiliyorum.

Aslında hata şuydu ak partinin belki de genel hatası.

2001 de ak parti kurulduğu zaman herkes kendi bölgesinden bir abi rölü üstlenmiş, teşkilatlar derli topluydu.

Ne işim vardı benim Bursa da. Bilmem etmem. Tanımam bilmem teşkilatı. Kişiler ne anlattıysa ona göre hareket ettim.

Altan Karapaşaoğlu’yla eski diye dönem dönem görüştüm, Yalan yanlış şeyleri bana yükledi. Bursa’nın abisi olmak bana mı kaldı. Ne güzel Bursayı tanıyan bilen ağabeylik yapan Faruk Çelik varken.  İtiraf ediyorum Faruk Çelik’e haksızlık yaptım.  Gerek kürsüden gerek ekranlardan.

Gurur meselesi yapmayıp Urfa ya gidip Faruk bey hakkını helal et dedim.

İnanın bu vicdan var ya insanı acaip acıtıyor.

Rahatsızım Alim bey, Bursa için yaşadım ve yaşattıklarım için.
Umarım Bursa da ki arkadaşların kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmam. Tek tek helalleşme şansım da yok.

Helal eder mi Bursa hakkını bilmiyorum.

Manisa da seçimleri MHP’ye kaybettiğim zaman Manisa halkı da bana çık kızmıştı. Onların bile gönlünü daha yeni yeni almaya çalışırken, bir de Bursa eklendi. Bu beni rahatsız ediyor Alim bey.

Torunları seveceğim derken vicdan muhasebesiyle baş başa kaldım.

Seninle ilgili o zaman danışmanım olan Mahmut Turunç üzerinden çook baskı yaptım. Geri adım atmadın. Ama bana hakkını helal et. Seni de yanlış anlatmışlar bana. Geçti, ne yapabilirim senin için. Bana hakkını helal eder misin bilmiyorum. Ama seninle görüşmek isterim yüz yüze hakkını helal et diye.

Bu mektubu sana yazayım mı yazmayım mı diye de çok düşündüm.

Ama başka türlü de rahatlamayacaktı vicdanım.

Manisa’da ki akrabalarım FETÖ davasından tutuklanınca bazı şeyleri daha iyi görme şansım oldu.

Cübbemi giyip bu FETÖ’cüleri savunmak istediğimin ne kadar yanlış olduğumu, bana da cübbeli Arınç denilmesine sebep oldum.

Ama bu hainleri böyle bilmiyordum. Onun için bana ahmak diyebilirsiniz dedim.

Şimdi devletimin yanında olmaya çalışıyorum ama güven kaybettim galiba. Çok fazla da iplemiyorlar beni.

Hele şu sizin Bursa valisi Şahabettin Harput’un boynundan kitmirim diye yazı çıkınca bu vali bizi nasıl yanıltmış itiraf ediyorum.

Gazetelerde poz poz arkadan kelepçeli resimlerini görünce, Eyvah sıra bana mı geliyor diye düşünmedim de değil aslında.

Ama onlara hakkımı helal etmiyorum.

Ne para toplamışlar Bursa’dan.

Nasıl bir haksızlık yapmışlar. Benim sorumluluğum beni zaten rahatsız ediyor. O Kıtmirim yazısı zaten her şeyi anlatıyor. Ben de insanım kandım işte.

Bunlar mektuba sığabilecek mi, anlatabilecek olaylar da değil aslında. Bugün bu itiraflarımı, hatta daha özel de yaşadıklarımı bir kitap halinde kamuoyuyla paylaşacağım. Bu mektup Bursa için önsüz niteliğinde olsun.

Öyle kabul edin. Ben sizin Bülent abiniz kalmak istiyorum. Gönlüm bunu istiyor. Biliyorum bir daha beni ağabeylik yerine koymayacaksınız ama abiniz kalma dileğiyle hepinize Bursa halkına sizin üzerinizden selam ve dualarımı gönderiyorum.

Saygılarımla.”

 

***

Bu mektubu okuyunca elim ayağım titredi, kanım çekildi.

Bir ter bastı beni. Sallandığım hissettim. Ne oluyor dedim kendi kendime. Ağlamaklı olmuştum. Korku muydu benimkisi gözlerime inanmamak mıydı yoksa. Anlamıyordum.  Gözlerime inanamıyordum.

‘Durup dururken bu mektubu bana niye yazdı’ dedim.

Birden evin içinde bağırdığımı duydum!!!

Kalktığımda yatağın içindeydim.

İrkildim, Terlemişim.

Bu nasıl bir rüya, bu nasıl bir kabus dedim.

‘Bu akşam Ayetel Kürsü’yi Okumadan mı yattın be Alim’ dedim kendi kendime.

‘Yüz yüze gelmek istemezken rüyana gelmesi nedendir’ dedim.

Kabusun böylesini Allah kimsenin başına vermesin, sizlere de göstermesin.

Çok kötü bir kabus tu arkadaşlar.

Adamla yüz yüze gelmek bile istemezken baştan sona mektubunu okumak ha.

Aman Ya Rabbi.

Hep birlikte kocaman bir kabus atlattık. Ben uyurken siz de uyanıkken bu Kabusu yaşadık.

Oh be iyiki rüyaymış.

Bir daha  mı?

Allah korusun..

Geçmiş olsun Bursam.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Wordpress Haber Teması Tasarım ve Programlama: Seçkin Talanöz