AB kurulalı, böyle tokat yememiştir!
Sandılar ki, hemen anında..
Türkiye tarafında bir panik yaşanacak..
“Müzakereleri nasıl durdurursunuz, biz yıllardır bu günleri bekliyorduk” diye soracağız.
Onlar da hemen, birazcık havuç gösterecekler..
“Yok canım, müzakereleri tümü ile durdurmayacağız. Geçici olarak durduracağız” diyecekler.
Biz de, “Ha öyle mi! Geçici de olsa, hiç durdurmasanız daha iyi olurdu ama. Buna da şükür hani..” diyeceğiz..
Avrupa’nın 50 yıldır yürüttükleri ahlaksız politikayı, AK Parti iktidarının 14. yılında da, aynı ezilmişlikle sineye çekeceğiz..
“Aynı tas aynı hamam” usûlü, Avrupa’nın efelenmesine, eyvallah edeceğiz..
Böyle sandılar ama..
Dışişleri Bakanı önceki gün, Schulz’a hakettiği cevabı verdi.
“Elinden ne geliyorsa arkasına koymasın.”
İlk defa afalladılar..
Şoka girdiler..
“Ne oluyor ya?” diye Türkiye’deki ajanlarına sordular..
Araya aracılar sokup, “Aman ağam.. Yaman paşam. Biz ettik, siz etmeyin” diyerek özürler dilenecek, “Yanlış anladınız” denilerek tornistan edilecek diye beklerlerken…
Dışişleri Bakanı’nın cevabına şaşırdılar ama..
Eski şımarıklıklarının etkisi ile…
Yine kuyruğu dik tutmaya çalışıp..
Dün itibari ile, “Türkiye’nin durumunun görüşüleceği” açıklaması yaptılar..
Aslında Dışişleri Bakanı’nın açıklaması ile, “mesaj”ı almalıydılar.
Mevlüt Çavuşoğlu’nun, kendi insiyatifi ile..
Bireysel bir cevap mahiyetinde böyle bir rest çekmeyeceğini düşünmeliydiler..
Düşünemediler.
Türkiye’ye soktukları ajanları vasıtası ile.
Tehditleri sürdürdüler:
“İşler kötüye gidiyor.. Avrupa Birliği ile yollarımız ayrılabilir.. Bu çok tehlikeli!”
Bu havayı estirince..
Sandılar ki, hemen bir “u dönüşü” gerçekleşecek..
Ellerini ovuşturarak beklemeye başladılar..
Eski yıllarda hep öyle olmamış mıydı?
Müsteşar isyan edip bir itirazda bulundu ise..
Bakan hemen devreye girip, “Yanlışlık olmuş” diyerek, durumu düzeltmeye çalışmadı mı?
Yaşanılanlara bakan isyan edip, bir çift kelime etti ise..
Hemen ardından başbakan devreye girip, havayı yumuşatmadı mı?
Başbakan itiraz mahiyetinde ağzından bir söz kaçırdı ise..
Cumhurbaşkanı olaya el koyup, tartışmanın büyümesini önlemedi mi?
Ama o ne?
Şimdi bambaşka gelişmeler yaşanıyor..
Devletin en tepesindeki zat.
Dışışleri Bakanı’nın cevabını da, çok gerilerde bırakan sertlikte.
Dümdüz gidiyor Avrupa Birliği’nin kendini beğenmiş temsilcilerinin hadsizliklerine..
Rahmetli Erbakan Hoca’nın, yıllar önce, “Onlar ortak, biz pazar” dediği AB’ye, haddini bildiren açıklama yapılıyor…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ifadesi aynen şu:
“Şu terbiyesize bak ya, ‘Yaptırım uygularız’ diyor. Senin her yerin yaptırım olsa ne yazar ya?”
Eminim devletin en tepesindeki kişilerden..
Bugüne kadar böyle bir sert açıklama duymamışsınızdır..
Kimisi “Diplomasi” der..
Kimisi “Her şeye rağmen yumuşak üslupla konuşmak gerekir” der..
Kimisi “Bizim ne gücümüz var ki?” der..
Kimisi “Kafamıza vurdular mı, oturturlar yere.. Ne deseler, eyvallah edeceğiz” der..
Derler ha derler..
Sonuçta, Avrupa’nın çektiği zılgıtları, sineye çeker, susarız..
İlk defa bir devlet başkanı, hem de Avrupa Birliği’nin tamamına, restini çekti..
Türkiye’yi “müstemleke” gibi görenlere, hadlerini bildirdi..
“AB’ye almayabilirler”miş..
Bir hafta önce, sırtında yumurta küfesi olmayan bir gazeteci olarak, biz restimizi çekmiştik: “Alırsanız şerefsizsiniz..”
Şimdi, sırtında yumurta küfesi olan Cumhurbaşkanı da..
50 yıldır Türkiye’yi kapıda bekletenlere, benzer kelimelerle restini çekti..
Rahmetli Erbakan Hoca’nın, yıllar önce Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkisini özetleyen müthiş tespitini tekrarlayacak olursak:
“Türkiye, Avrupa Birliği’nin gözünde, ancak bahçesindeki bekçi kulübesidir!”
İşte bu tespiti bozacak çıkış yapıldı..
Alıyorlarsa alırlar..
Almıyorlarsa, kimsenin oyuncağı değiliz..
Onlar ortak olacaklar..
Biz de pazar olacağız..
Vuracaklar ensemize..
Alacaklar lokmamızı..
Yok öyle yağma..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü çıkışı ile..
Artık Türkiye’ye, köle muamelesinde bulunulamayacağının ilanı yapıldı..
•
Tartışmanın merkezinde ne var?
“İdam” konusu..
Utanmazlara bakın..
Türkiye’de hemen her gün, birden fazla asker ve polisimiz şehit oluyor.
Hatta parti ilçe başkanlarına, milletvekili adaylarına, muhtarlara, kaymakamlara bile saldırılar başladı..
Terör örgütüne yönelik, Türkiye’ye yardımcı olması gereken AB ortalıkta görünmez iken..
Bir de fazladan.
Terör örgütüne çaktırmadan destek çıkıyorlar..
Bunu da es geçtik..
Türkiye’de teröristlere ne ceza verileceğini de, onlar belirleyeceklermiş..
Geçin beyler geçin..
Sizin de ülkenizde, böylesine alçak cinayetler işlenirse..
Siz de, idamı getirirsiniz.
İdamı da getirirsiniz, işkencenin de en âlâsını hayata geçirirsiniz..
Şehirlerinizde iki tane bomba patladı diye, ilan ettiğiniz OHAL’leri gördük..
Boşverin siz Türkiye’ye akıl öğretmeyi de..
Kendi ülkelerinize bakın..
Yarın mülteciler kapınıza dayandığında..
Aralarına sızan teröristlerin, ülkelerinizi adım adım teröre götürdüğünde..
Göreceğiz, “Asmayıp da, besleyecek miyiz” itirazlarını..
A. İhsan Karahasanoğlu
Bir cevap yazın