CUMHURBAŞKANI’NA ATIŞ SERBEST!
Hımmmm…
Arka ayaklarıyla oraya buraya tezek atmaya başladılar.
Kim olacak?
Bizim mahallenin “ara sıçanları”…
Hayatı emme basma tulumba gibi onun bunun karşısında eğilip kalkmakla, ceket düğmelemekle geçmiş omurgasızlar…
Defnedildikleri siyasi atıklar mezarlığından hortlamış, kendine siyasette yer arayan Vandallar…
Siyasette de medyada da irapta mahalli olmayanlar…
Ne devlete, ne millete hayrı dokunmayanlar…
Süper egolarını kıblelerine koyup, günde beş vakit secdeye kapananlar…
Akıllı bıdıklar…
Üst akıllar…
Kıymetliler…
Efendimissss diye karşısında iki büklüm eğililenler…
Gökten zenbille inmişler…
Hım hımlar, cüppeliler, İngiliz Anahtarları ve daha kimler kimler…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “atış serbest”!
Niye?
Gıcıksınız…
Bize de “atış serbest”!
Niye?
Sizin süper egonuzun “rahle-i tedrisinden” geçmemişiz…
Bu mudur yani?
Siz şu yaşınızla başınızla Cumhurbaşkanı’na “yalancı” deyince, “manyak”deyince fikir özgürlüğü olsun…
Asla yalakalık olmasın…
“Göze girme girişimi” olmasın…
Sizi yine bu mahalledeki baş köşelere oturtalım.
Hakaretinizin hikmetinden sual etmeyelim…
E ama Cumhurbaşkanı da ha şunu yapmayaydı da bu hakaretin muhatabı olmayaydı diyelim ki sizin çatallı dillerinizin zehir akıtmasına maruz kalmaktan kurtulalım, öyle mi?
Size yaranmak için ümmetin liderine destek namına ağzımızı açamayalım!
Zorunuza gidecek diye…
Egonuza batacak diye…
Kuyruk acınız var diye şahsiyetli bir Müslümanı harcayalım, öyle mi?
Derdiniz üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Davutoğlu’nu alkışlamak mı, Cumhurbaşkanı’nı iğnelemek mi?
Önce onu deyin hele!
Deyin ki biz de sizin mevcut konumunuzu ona göre belirleyelim…
Ona göre dost mu yoksa düşman mı kabul edeceğimize öyle karar verelim!
Ha bu arada…
Sakin sakin düşünün, öyle karar verin bence…
Acele etmeyin…
Köşelerinizde kibir krizleri geçirmeyin!
Şaha kalkmış süper egonuzu azıcık teskin edin…
Hah işte şöyleeee…
Egonuza bir format çekin…
Fabrika ayarlarınıza dönün…
Yoksa mevcut sürüm, sizi perçemlerinizden tutup sürüüüm sürüm süründürür ona göre…
Ona buna “yalaka” diye tezek atmayı bırakın…
Yoksa öyle bir ayna tutarız ki, “yalaka” kimmiş tanışmış olursunuz böylece!
Attığınız her adımı…
Söylediğiniz her sözü…
Çıkar ilişkilerinizle bağını ha şuradan haykırırız!
Altından kalkamazsınız!
Bizim Allah’tan başkasından korkumuz yok!
Ne derler?
“Kişi, kendinden bilir işi” yani?
Ömrü boyunca hep “yalakalık” odaklı, “yanaşmalık” yaparak köşe kapanlar, inandığı için mücadele eden dava insanlarını anlamazlar!
Bunların alayı yalaka…
Alayı emme basma tulumba olmasa, millete tezek atmazlar!
Asıl mesele ne biliyor musunuz?
Dertleri kendilerince “yalaka” deriz haaa diye sözünüzü kesmek…
Yazmanızı engellemek!
Kuyruk acıları var ya…
Zorlarına gidiyor hakkı duymak!
Takar mıyız peki?
Bunlar kim ki?
İslam İşbirliği Teşkilatı’nı itibarsızlaştırarak AB’ye kul köle olanlar!
“Vururlar kafamıza” diyenler…
Cumhurbaşkanı’na yamuk yapanı “kahraman” ilan edenler…
Bunlardan bize ne şimdi?
Her Mümin, içindeki İbrahim ile dimdik ayakta…
Putlaştırdıkları egolarını da, kendilerini de devirip kırmasını çoook iyi biliriz, çoook iyi bilir müminler!
Kafanıza sokun şunu!
Sizin keyfiniz için Uzun Adam’ın gölgesini dahi çiğnetmeyeceğiz!
O hakkı tutup kaldırdığı müddetçe…
Ümmetin, mazlumların ümidi olduğu müddetçe…
Arkanıza dünyayı alsanız…
Hangi istihbarat servisinin gücünü kuşansanız faydası yok!
İman kuvvetiyle ayaktayız!
Siz kalsanız da gitseniz de ne gam?
Biz aynı noktada kalacağız Allah’ın izniyle!
Kimsenin gitmesi kayıp değildir dava için!
Bir gidersiniz, Allah bin gönderir yerinize!
Bir ölürüz, bin diriltir!
Bu sevda bitmez…
Bu dava bitmez Allah’ın inayetiyle!
Bir cevap yazın