Arınç ve Çelik neden Doğan medyasını tercih etti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik, AK Parti kurucularından ve eski bakanlardan gelen eleştiriler devam ediyor. Sayın Bülent Arınç’ın CNN Türk’te yaptığı açıklamalardan sonra, Sayın Hüseyin Çelik de Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a konuştu.
Sayın Arınç ve Sayın Çelik’in duruşlarını tasvip etmiyorum. Birincisi, her ikisi de, “biz, zor zamanlarda hep kenetlendik, dolayısı ile geçmişte eleştirilerimizi açıktan yapmanın hükümetimize ve partimize zarar vereceğini düşündük” diyorlar. Bugün, Türkiye ve iktidar, geçmişin zor zamanlarından daha ağır şartlar içerisinde değil mi? Ateş çemberinin içinden geçerken, Rusya ile kriz, ABD ile PKK ve terör konusundaki karşı karşıya geliş, terörle mücadelede her gün verilen şehitler, etrafı yangın yeri bir Türkiye… Asıl şimdi kenetlenmemiz gerekmiyor mu?
İkincisi, her iki isim de, 12 yıllık AK Parti iktidarında en sorumlu konumlardaydı. Sayın Erdoğan ve AK Parti iktidarı, son birkaç ayda değişti, yanlışa düştü ise eleştirilerinde haklılar. Değilse, kamuoyu bu eleştirileri, kendilerinin yönetici koltuklarından uzaklaştırılmasına bağlar.
Üçüncüsü zamanlama. 7 Şubat MİT krizinden itibaren, Haziran 2013 Gezi olaylarından, MİT TIR’larına… Yerel seçimlerden, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını engellemeye, 7 Haziran’da HDP’nin barajı aşarak AK Parti’nin iktidardan uzaklaştırılmasına, AK Parti’yi CHP ile koalisyona mahkûm etmeye kadar, plan ve projelerinin hepsi, “Erdoğan gitsin, AK Parti’nin ruhu bitsin, Türkiye’de iktidar Batı’nın istediği gibi olsun” hedefini güttü. Bu plan ve projeler, şimdi Türkiye ateş çemberinin ortasındayken, bir daha hem de bir savaşın içine çekme tahrikleri ile sürdürülüyor.
Dördüncüsü, Sayın Arınç da, Sayın Çelik de Doğan medyasına konuşuyor. Sayın Cumhurbaşkanına ve AK Parti’ye, hükümete karşı hasmane bir tavır içindeki medyaya konuşmak doğru mu? “Başka yerde konuşamıyoruz” kabul edilebilir bir gerekçe değildir. Çünkü iki ismin de kendi sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalar, neredeyse bütün medyada haber oluyor…
Bir de Doğan medyasının yeni bir hamlesi var. Sayın Arınç ve Sayın Çelik’in çıkışları, istemeseler de bu hamleyle örtüşmüş oluyor. Ahmet Hakan, geçtiğimiz Cuma günü Hürriyet’teki köşesinde “Ankara’da herkes bunu konuşuyor” başlıklı bir yazı yazdı ve fitnenin işaret fişeğini tutuşturdu. Ankara’da herkesin konuştuğu konuyu haliyle merak ediyorsunuz. Şuymuş: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’ndan hiç hoşnut değilmiş. Bu iş bitmiş resmen. Artık geri dönülemez noktaya gelinmiş. Davutoğlu’nun alternatifleri de belirlenmiş. Ya Numan Kurtulmuş ya da Binali Yıldırım…”
Milletçe, siyaset ve yönetim katında dar bir boğaza doğru ilerliyoruz. Ben bütün olan bitenin, Erdoğan’ın şahsı ve AK Parti iktidarı ile ilgili olduğuna aklen ve vicdanen inanmıyorum. Mesele Erdoğan meselesi, mesele AK Parti meselesi değil. Mesele, Türkiye meselesi… Erdoğan olmasa, AK Parti iktidarda bulunmasa; Rusya’nın, Suriye’deki ve bölgemizdeki emelleri biter miydi? Erdoğan olmasa ABD, İsrail’in güvenliği için vatan toprağımızda bir “Kürdistan” kurdurmaktan vazgeçer miydi? Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasaydı ABD, “PYD terör örgütü değil” demeyecek miydi? PKK’yı silahlandırmayacak mıydı? İsrail, İran bizimle uğraşmayı bırakır mıydı? Batı, İslam coğrafyasını etnik ve mezhep çatışmalarına düşürmekten vazgeçer miydi?
Bunları görmeyip, bütün mesele; “Erdoğan da Erdoğan… Saray da Saray…” demek, milletin safında bulunmamak demektir… Bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş hükümeti ile yabancıların uğraşması karşısında; demokrasi, istikrar, vicdan adına biz Sayın Erdoğan’ın, Sayın Davutoğlu’nun ve onların ahenkli yürüyüşünden yanayız…
Hüseyin Gülerce/Star
Bir cevap yazın