Yeni bir parti mi doğuyor?
Yaptığı son açıklamalar ile Erdoğan’a karşı bayrak açmış görünen Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erbakan ile ayrışma sürecinde de ilk öne çıkan isimmiş.
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Dolmabahçe mutabakatı konusunda Erdoğan’ı yalanlayan açıklamaları ve AK PARTİ kabinelerinde yer almış isimlerin de bu eleştirilere destek vermelerinin ardından başkent kulislerinde, “Tarih tekerrür eder ve geçmişte milli görüşten ayrılan yenilikçiler gibi, AK PARTİ içinden de yeni bir parti doğar mı?” sorusuna yanıt aranıyor. Cumhuriyet’ten Ayşe Sayın’ın haberine göre; Artık yeni mekanları ağırlıklı olarak Ulus’un tarihi mekanlarından “Hamamönü”ndeki ofisler olan AK PARTİ’li muhaliflerin, yeni yol haritası ve izleyecekleri strateji konusunda kulislere yansıyan bilgiler ve değerlendirmeler şöyle:
Uygun zemin ve zaman
Arınç’ın çıkışı ilk başta “bireysel tepki” olarak değerlendirildi. Ancak Hüseyin Çelik, eski Bakan Suat Kılıç, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de aralarında bulunduğu isimler de Arınç’a destek verdi. Bu isimlerin bir bölümü şimdilik “ofissiyaseti” yürütüyor. Bugünden yarına bir parti oluşumuna geçilmesi zor görünüyor. Erdoğan’ın elinde medyanın yanı sıra büyük bir devlet gücü var, böyle bir siyasal ortamda, yeni siyasi parti “ölü” doğar. Uygun zemin ve zaman beklenmeli.
Ortak noktaları Gül:
AK PARTİ içinde bugün milletvekili olmayan, ancak geçmişte partinin “ağır topları” niteliğindeki bütün isimler aslında birlikte hareket etmiyor. Bunlar küçük gruplar halinde ayrı ayrı birbirleriyle temas halindeler, yani organize bir muhalif hareket sözkonusu değil. Ancak her grubun ortak noktası, Abdullah Gül ile temaslarınının sürmesi. Ancak Gül, şimdiye kadar hiçbir kesime, “yeni oluşum” konusunda ümit vermedi.
Yenilikçiler örneği
Şu anda parlamento dışında olan muhalif isimlerin, “parti oluşumu”nda, aceleci olmamalarındaki en önemli etkenlerden birisi olarak, AK PARTİ grubu içinden destek görmemeleri gösteriliyor. Bugün parlamento dışında kalan isimlerin büyük bölümü, o dönem “yenilikçi” ekip içinde yer alanlar. Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener’in de bulunduğu isimler o dönem milletvekiliydi, Erdoğan ise hiçbir sıfat taşımıyordu. Hatta Arınç, Erbakan’a rağmen Meclis grup başkanvekili seçilmiş, yine Gül de, Erbakan’ın adayı Recai Kutan’a karşı Fazilet Partisi kongresinde genel başkan adayı olmuştu. O sürecin içinde yaşayanlar, “Eğer bu isimler yenilikçiler başı çekmeseydi, AK PARTİ, milli görüşün BBP’si olurdu” yorumunu yapıyor. O nedenle AK PARTİ içinde bir çatlama ya da kırılma olması halinde ancak yeni parti kuruluşu gündeme gelebilir. Ancak AK PARTİ’nin kuruluş sürecini bilenler, “Milli görüş içinde Erbakan’a ilk muhalif hareketi başlatan Arınç’tı” diyor.
Davutoğlu da gardını alıyor
Kulislerde Başbakan Davutoğlu’nun da hem Saray’a hem de muhalifler karşısında “taktik savaşı” izlediğine dikkat çekiliyor. Kulislerde, Gül’e yakın isimlerden Taner Yıldız, Mehmet Özhaseki, Ali Babacan’ı “danışmanlığa” parlamento dışındaki muhaliflere karşı “hamle” olarak nitelendiriliyor. Davutoğlu’nun danışman yaptığı Mücahit Aslan, Aydın Ünal gibi isimlerle de “Saray dengesi” sağlamaya çalıştığı konuşuluyor.
Geç mi kalındı?
AK PARTİ’den kopan eski bir AK PARTİ’li bakana göre ise Arınç ve bugün “muhalif” kanatta yer alan diğer isimler, “çıkış ve eleştirilerinde” geç kaldı. Eski AK PARTİ’li bakan, “Arınç ve Gül’ün de aralarında bulunduğu isimler, Gezi, 17/25 Aralık süreciyle ilgili rahatsız olmalarına karşın karşın, bu konuda o süreçte yeterince seslerini yükseltemediler. Bu aşamadan sonra başlatacakları bir hareketin şu aşamada başarı şansı yok” görüşünü dile getiriyor.
Bir cevap yazın