Alim Şahin

Alim Şahin

13 Haziran 2025 Cuma

Eczane esnafının feryadı; Sağlık müdürlüğü mahkemeye veriliyor..!

Eczane esnafının feryadı; Sağlık müdürlüğü mahkemeye veriliyor..!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizde sağlık bakanlığının birinci basamak sağlık hizmeti olarak kabul ettiği anayasal olarak Danıştay içtihatlarına göre kamu kuruluşu olarak kabul edilen kendi özel sermayeleri ile hizmet edip devlete katma değer oluşturan, yanlarında çok sayıda insanı istihdam eden vatandaşımızın da güvenerek her türlü sağlık sorununu, danıştığı çözüm aradığı Türkiye’de sayısı yaklaşık 30 bin civarında olan eczanelerle alakalı son zamanlarda sağlık müdürlüğü denetlemelerinde haksız bir uygulama dile getiriliyor.

Daha doğrusu bu konuyla alakalı şikayetler çoğalmaya başladı.

Özellikle Eczacılık sektörü Sağlık Bakanlığı, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından doğrudan doğruya denetlemekte, tüm mali işleri hiçbir sektörde olmadığı kadar kayıt altında, son derece iyi çalışan devlet ve millet yararına hizmet eden aynı zamanda SGK’yı da kendi sermayeleri ile finanse eden kendi halinde bir sektör.

Öğrendiğim kadarıyla Eczanelerin tamamı sağlık müdürlüğü ve bağlı ilçe sağlık müdürlükleri tarafından rutin olarak yılda en az iki kere denetleniyor.

Herhangi bir şikayet olduğunda cimer ve benzeri yerlerin talimatıyla hiç tereddüt etmeden tekrar bir denetleme yapılıyor.

Bunun dışında Büyükşehirlerde rutin denetlemelerin dışında ilçeler arasında çapraz denetlemeler de yapıldığı bilgisi var.

Bu denetlemelerde yazımıza da konu ve şikayet oluşturanlardan biri İTS denilen 2021 yılının onikinci ayından itibaren kontrolü tamamen sağlık bakanlığında olan ilaç takip sistemiyle alakalı.

Gelen şikayetler doğrultusunda yaptığımız araştırmada sağlık müdürlüğü’nde eczaneler üzerinde denetim yapan bazı ekipler keyfe keder kafalarına göre uygulama yaptıkları yönünde.

Özellikle denetimler arasındaki uçurumdan bahsediliyor, adamına göre farklı yaklaşımlar ortaya konulduğu şikayetleri alabildiğine çoğalmış durumda.

Yani anlayacağınız birçok yerde olduğu gibi eczaneler konusunda da kayırmaca ya da haksız yaptırım ve uygulamaya yönelik rahatsızlık söz konusu.

Normalde anayasa temelinde olan ‘kazanılmış haklar kesindir’ geriye yönelik hiçbir işlem yapılamaz, bu hukukun temelidir.

Şikayetlerin konusuna gelirsek, “Sağlık müdürlüğü yıllar boyunca denetlediği eczanelere gidip sizin elinizde uzun yıllardan beri birikmiş hatta miyadı geçmiş kontrole tabi ilaçlar var ekranda öyle gözüküyor, dolayısıyla size bunun için para cezası keseceğiz” diyerek işlem yaptığı hatta yapmaya devam ettiği milyonlarca liralık para cezaları kestiği ifade ediliyor.

Siz bir iş yerine yıllarca denetleyeceksiniz, hiçbir eksik yok diye kayıt altına alacaksınız sonra da çıkıp gelip sizin bu kadar yanlışınız varmış diyeceksiniz hem de geçmişe yönelik.

Peki size demezler mi bunca yıldır aynı yere onlarca defa geldiniz ve her geldiğinizi resmi kayıt altına aldınız şimdi sanki ilk defa geliyormuş gibi devlet eliyle devlet göreviyle devlet gücüyle ve yaptığınız denetlemeleri tuttuğunuz tutanakları yok sayıp kendi kontrolünüzdeki İTS sistemine dayanarak eczacılara ceza kesmeye çalışmak kendinizi inkar etmek anlamına gelmez mi?

Tarafımıza ulaşan bazı eczane yöneticileri aynen bu ifadeleri kapsayan sıkıntı ve şikayetlerini dile getiriyor.

Tüm satışlar, kayıtlar, elde kalanlar madem ekranınızda görünüyor da yıllarca yaptığınız denetimlerde bu ekranlara hiç mi bakmadınız görmediniz de şimdi görebiliyorsunuz!

O zaman yaptığınız denetimlerde sorun görmeyip onay verdiğinizi kime nasıl izah edebilir açıklayabilirsiniz?

Yıllarca yaptığınız denetimlerde bu tür ekranlara geçer not verip onayladığınızı bugün geçmiş yıllara ait tarihi geçmiş ilaçlar olduğunu nasıl ifade edebilirsiniz’ gibi denetim ekiplerine çok sert tepkiler gösteriliyor.

Tam da bu noktada kafama takılan asıl soru şu; acaba denetime gönderilen ekiplerde denetleniyor mu?

Denetlenmiyor herkes kendi haline bırakılıyorsa tabii ki bu tür keyfe keder muamele sorunları ortaya çıkacaktır.

Bazı eczacılar bu tür uygulamaları hukuku zemine taşıyarak haklarını arayacaklarını ifade ediyor.

Sağlık İl müdürlüğünü ve ilgili denetim ekiplerini dava etmeye hazırlanıyorlar.

Ne yazık ki, kişiler vicdanlarıyla hareket etmediği sürece sağlıkta değil tüm alanlarda Adalet kurumları gereksiz yere meşgul ve işgal edilmek zorunda bırakılıyor.

Ve ne yazık ki devletin Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumları gereksiz yere kendi yanlışları yüzünden Adalet önünde yıpranma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılıyor.

Sadece sağlıkta değil birçok kurumda özellikle denetleme yapan ekipler sıkıca kontrol altında tutulmalı ve hem denetleyenler hem denetimleri denetlenmelidir.

Bilinçli olarak art niyet ortaya koyanları ise yurdun en ücra köşesi sınır bölgelerine gönderilip tatil yapmaları sağlanmalıdır!

Zira bu tür zihniyetlerin devlete ve millete zarardan başka hiçbir katkıları yoktur.

Umarım denetim kurumları bundan sonra vicdanı ile cüzdanı arasında kalmadan hak ve adalet çizgisinde hareket ederler.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Siyasetin doğasında..!

Siyasetin doğasında..!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türk siyasi tarihinde meydanlarda birbirlerine sert eleştiri yönelten liderler gerek bayramlarda gerek düğünlerde nişanlarda veya açılışta bir araya gelir tüm yaşanmışlıklara rağmen yine merhabalaşır sohbet eder konuşur şakalaşırlardı.

Necmettin Erbakan’dan Bülent Ecevit’e, Alparslan Türkeş’ten Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve diğerlerine kadar meydanlarda her türlü eleştiriyi yapabilme özgürlüklerini sonuna kadar kullanırken, aynı zamanda siyaseti ülke menfaati gereği ortak noktada birleşme aracı görüyorlardı.

Bununla birlikte herhangi bir siyasetçinin veya bürokratın ya da esnafın sanayicinin davetine katılıp sohbet edebiliyor, aynı karede topluma fotoğraf verebiliyorlardı.

Dünden bugüne Türk siyasetinde değişen hiçbir şey yoktu.
Dün nasılsa bugün de öyleydi.

Rutin olan bu gelişmeler Bursa’da geçtiğimiz günlerde eski bir bürokrat, bugünün siyasi parti mensubu olan kişinin çocuğunun düğününde birçok partili bir araya geldi.

Tıpkı eskiden liderlerin yaptığı gibi aynı masada oturup fotoğraf kareleri paylaşıldı.

Yani siyaseti siyasetin meydanında bırakıp Parti ayrımı yapmaksızın davete icabet eden herkes üzerine düşen görevi yaptı.

Elbette bir siyasetçinin çocuklarının mutlu gününde olmaktan, orada masa etrafında veya ayakta fotoğraf paylaşılmaktan daha doğal ne olabilirdi.

Hal böyleyken bazıları siyasileri adeta birbirlerine öcü gibi gösterip nasıl bir araya gelebilir, nasıl yan yana durabilir, nasıl aynı karede bulunabilir gibi uçuk kaçık yorumlar yaparak siyasetin aşındığından bahsetmeye çalıştılar.

Girişte de Parti liderlerinden örnekler verdiğimiz üzere eskiden beri yaşanan bu tür davetlerde ortaya çıkan fotoğraf kareleriyle sanki daha önce hiç yaşanmamış gibi piyasaya suni şoklama yapmaya çalıştılar.

Aslında bunda yadırganacak hiçbir şeyin olmadığı herkesçe malum.

Doğasında olan bu tür manzaralar karşısında birilerinin yangına körükle gitme çabaları zaman zaman siyasetin gerekliliklerini ortadan kaldırmayacağı bilinmelidir.

Yani bir yerde yaptığı konuşmada rakibini sert şekilde eleştirdikten sonra aynı gün katıldığı toplantıda zaruri olarak biraraya gelip konuşmaları, fotoğraf karesinde bulunmaları tarih boyunca hep yaşanmış, bundan sonra da yaşanmaya devam edecek !

Yani siyaseten insanlar birbirlerini icraatlarını beğenmeyebilir, eleştirebilir ama bu düşmanca tutum veya kini nefreti doğurmaz, husumet sürme anlamına gelmez.

Hiç kimse kimsenin fikirlerini düşüncelerini kabul etmek zorunda değildir, yemek de yiyebilirler bayramda seyranda düğünde bir araya gelebilirler, sonrasında herkes kendi politikasını kendi çizgisini aynı şekilde devam ettirme özgürlüğüne sahiptir.

Zira siyasetin ve demokrasinin tabiati bunu gerektirir.

Gelecek Partisinde siyaset yapan eski Bursa valisi İzzettin Küçük’ün çocuğunun düğün merasiminde AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, AK Parti il Başkanı Davut Gürkan, İyi Parti Bursa milletvekili Selçuk Türkoğlu, Gelecek Partisi genel başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti milletvekili Faruk Çelik, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile Bursa Valisi Erol Ayyıldız’ın aynı karede çekilen fotoğrafıyla yerden yere vuran zihniyet üstü kapalı bir anlamda direkt AK Parti’yi hedef alıp sözde şikayette bulunuyor.

Bu tür yorumları yapanların siyaseti kötü düşünceyle yönetelebileceğine inananlar olduğunu ya da, siyaseti bilmediği anlamı taşıdığını veya bilinçli olarak kasıt aradığını düşünüyorum.

Bu arenada Bursa’da milletin hakkını en iyi koruyan Parti’nin AK Parti olduğunu herkesin bildiği halde bu tür olağan ve doğal karelerin aksi yönde topluma lanse edilmesi tabii ki kötü düşüncenin ürünü olduğu gerçeğini gizlemiyor.

Bu tür düşüncelerin zaman zaman her açıdan sırıtıyor olması, hiçbir siyasetçiyi kendi çizgisinden ve hedeflerinden sapıtıramaz, taviz vermeye zorlayamaz etki edemez.

Bir siyasetçinin çocuğunun mutlu gününde davete icap eden siyasilerin bu sebeple bir araya gelmesini bir nevi karalamaya çalışmak hiç de ahlakı değildir.

Her şey siyasetin doğasına göre cereyan ediyor.

Bunda şaşılacak şey olmadığı gibi kimsenin konuyu çarpıtmaması gerekir.

Herkes üzerine düşeni yapmıştır. Olması gereken de budur.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Bozbey dün ‘hayal’ dedi, bugün kendini yalanladı !

Bozbey dün ‘hayal’ dedi, bugün kendini yalanladı !
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Büyükşehir belediye başkanı Mustafa Bozbey göreve geldikten üç ay sonra yaptığı basın toplantısında Ak Parti’nin temelini attığı Üniversite-Görükle hattının tamamen hayal ürünü olduğunu söyleyerek AK Parti’yi insanları kandırmakla suçlamıştı.

Bozbey, o toplantıda “Aslında böyle bir proje yok, çünkü böyle bir projenin gerçekliği söz konusu değil. Üniversiteden Görükle’ye giden BURSARAY hattı projesinin maalesef HAYAL olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Yapılanların tamamen hayal ürünü olduğunu, Bursalıları ve o bölge insanını kandırmacadan ibaret olduğunu belirtmek istiyorum” cümlelerini sarfetmişti.

Bu açıklamadan on ay sonra geçtiğimiz gün yaptığı toplantı da ise Bozbey hazretleri hem kendini yalanladı hem de hükümetin Bursa’ya yatırımlarının devam ettiğini belirterek Üniversite Görükle hattının yapılacağını söyledi.

⬇️

https://www.facebook.com/share/v/1DqHPjRhkm

Bununlada yetinmeyen ‘Bozbey ağam, ‘ özellikle öğrencilerin en büyük isteği olan Bursaray hattı “Ulaştırma Bakanlığı’nın Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak 5,4 kilometrelik yeni hat ve 3 istasyon ilavesiyle, Bursaray hattı Görükle merkezini de kapsayacak şekilde genişleyecek” dedi.

Şimdi buradan sayın Bozbey ağama sormak istiyorum;

Göreve geldikten kısa süre sonra yaptığın açıklamada popülist davranarak ardını önünü hesaplamadan koca devletin bakanlığının Bursalıları kandırdığını, kandırmaca oynadığını söyleyip bir anlamda yalancı olmakla niye suçladın?

Yahu muhalefet liderlerinin söylediği AK Parti’nin yaptığı hizmetleri ve tüm yatırımlarını yıkmayı hedeflediklerini anladık ta siz temeli atılan metro hattının yapılmayacağını, kandırmaca olduğu ifadelerini hangi psikolojiyle söylediniz anlamaya çalışıyorum.

AK Parti temelini attığı hangi hizmeti yapmamış veya yarım kalmış?

Bırakın temel atmayı vaat edilen tüm hizmetleri fazlasıyla yerine getirdiğini aslında sizde gayet iyi biliyorsunuz.

Sizler gerçeğe dönüşmeyen hayallerle yaşıyor olabilirsiniz fakat millet hayalllerinin gerçeğe dönüştüğünü görüyor.

İşte bu yüzden bu millet herşeye rağmen 22 yıldır Ak parti diyor.

İşte bu yüzden bu millet sizin hayal, hatta imkânsız dediklerinizi bir bir gerçekleştiren Erdoğan/Ak Parti iktidarını tercih ediyor.

İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı ERDOĞAN, “bizim yaptıklarımıza onların hayalleri bile yetişemez” sözünü haklı olarak kullanıyor.

Koltuğa oturduğunda AK Parti tarafından temeli atılan Üniversite -Görükle metro hattı için kandırmacadan ibaret diyen Mustafa Bozbey, bugün “Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak” derken biraz olsun utanır mı acaba?

Devraldıkları hazır kurulu tezgahı bile işletememe sıkıntısı yaşayanların verdikleri sözlere bu millet nasıl inanıp güvenecek!

Bozbey ağam şimdiden miadını doldurduğunun ipuçlarını vermiş oluyor. Zira büyükşehir ağama on gömlek büyük geldi.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Yepyeni bir ‘skandal’ımız daha oldu!

Yepyeni bir ‘skandal’ımız daha oldu!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Büyükşehirde perde arkasından hemde kınama cezası alanlara liyakatsiz atamalar..!!

Koltuklar Boy boy büyük gelmiş !

Sadece Erkan Aydın‘a on gömlek büyük gelen Osmangazi mi?

Daha kötüsü Büyükşehir Mustafa Bozbey‘e yüz gömlek büyük gelmiş!

Henüz oturaklı bir hizmeti olmayan Erkan Aydın koltuğun ağırlığını kaldıramazken şimdiden gözünü Büyükşehir’e diktiği kulisleri CHP’li leri birbirine düşürdü, daha kötüsü feceat bir durum..

Oysa Ak partili Mustafa Dündar‘ın Türkiye’nin en sorunsuz belediyesini bıraktığı mirası bile korumaktan biçare durum sergilediğini belediye de çalışan CHP’liler söylüyor.

Bilindiği üzere Türkiye’ye örnek gösterilen hayvan barınağını bile koruyup kollayamadı. Masum hayvanların canına okudular, sonra Erkan Aydın binbir türlü bahane ile işin içinden sıyrılmaya çalıştı ama bu mümkün değil bu saatten sonra.

Zaten CHP’lilerin zihniyet olarak yaklaşımı böyle her şeyi içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmaya çalışmak.

İş başına gelen CHP’liler tereyağından kıl çekme olan o mahirli/hünerlerini asli görevlerinde gösteremiyorlar.

Aynı yolu ve taktiği adeta tek kalıptan çıkmış düşünce ile hareket eden CHP’li başkanların neredeyse tamamı izliyor.

BOZBEY’İN ÇARESİZLİĞİ

Şu ana kadar halkı çok da enterasa etmeyen festival adı altında bir buçuk yıla yakın bir zamanı heba etti.

Halkın beklentilerini bir kez olsun karşılayacak umut vadeden bir icraatı olmadı/yapamadı.

Ama belediyenin bütçesini harcama konusunda o da takdire değer mahirliğini çok profesyonel anlamda gösterme gayret ve çabası sergiledi.

Ufak tefek festival ve şenlik adı altında halkın büyük bir kesimini/çoğunluğunu ilgilendirmeyen organizasyonların dışında herhangi bir hizmet proje ve uygulama yeteneğini ortaya koyamadı.

Sözde bir umut olarak beklenen CHP’li belediye başkanları vatandaşı kısa sürede çark ettirdi.

Sokağın nabzında geleceğe dair CHP’li başkanlardan hiçbir umutvar olmadıklarını dile getiren vatandaşlar, bırakın hizmet beklemeyi idare ettikleri kurumlarda yaşanan skandallarla gündeme gelmesi halkın pişmanlığının haklılığını ortaya koyuyor.

Sokaktaki vatandaş tarafından ‘skandallar çağı’ olarak adlandırılan CHP’li belediyelerde olumsuzlukların biri bitmeden diğeri patlak veriyor.

BUSKİ’DE YEPYENİ BİR SKANDAL ÇALKALANMAYA BAŞLADI

Kurum personelleri arasında daha önce işlediği vukuatlar nedeniyle sürgün edilen ve kınama cezası alan bir E.… kişi Mustafa Bozbey döneminde yeniden merkeze çekilerek daire başkanı yapıldığı iddia ediliyor.

İddialara göre bu şahsın adı taciz olayına karışmış, kınama cezası alarak merkezden uzaklaştırılmış.

Bahse konu kişi önceki dönem İşletmeler Dairesinde normal memur olarak çalıştığı bilgisi var.

İddialara göre 2024 yerel seçimlerinden yaklaşık bir sene önce kurumdaki temizlik görevlisi bir kadın personele tacizde bulunmuş, BUSKİ Teftiş Kurulunda soruşturma geçirmiş ve KINAMA cezası verilerek Görükle BUSKİ Şubesine sürülmüş.

Tabii memur olduğu için siciline/dosyasına işlenmiş.

Kurumda çok kişinin konuyu bildiği ileri sürülüyor.

Ve bugün yeni yönetimle birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı aynı kişiyi merkeze aldığı önce Sayaç Müdürü sonra da …X.. Daire Başkanı yaptığı konuşuluyor.

Şimdi ise zat-ı hazretleri Genel Müdür Yardımcılığı için bastırıyormuş.

Normalde KINAMA cezası alan biri kamuda yönetici kadrosuna atanamayacağı bilgisi var.

Maalasef adamı olana engel teşkil etmeyen prosedürlerin hiçbir esprisi olmadığı için Genel Müdür de olabilir!

Olayın en önemli yönü ise bu şahsın Mustafa Bozbey ‘in Nilüfer Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde yıllarca yanında çalıştırdığı personelin eşi olduğu konuşuluyor olması..

Bugün ise Bozbey ile olan yakınlığını kullanarak Kurumda terör estirdiği şikayetleri BUSKİ dışına taşmış.

Sevmediği kişilere tutanak tutmak için hep bir bahane aradığı, Büyükşehir Belediye Başkanının ismini rahat şekilde kullandığına yönelik şikayetler kurum içinde personele yaka silktirmiş.

Öyleki bahçede karşılaşanlar korkudan yolunu değiştirir hale gelmiş.

BUSKİ personelinin canına tak diyen bu şikayetlerin giderilmesi için yetkilileri göreve davet ediyoruz.

Gerçi sayın Bozbey göreve başlar başlamaz yağlı bağlı kadrolara akraba eş dost arkadaş atamalarıyla gündeme gelmişti.

Bu demek oluyor ki skandallar dönemlerinden geçtiğimiz için her an yeni şeyler patlak verebilir.

Artık bu durumlar Bursa halkı için sürpriz sayılmaz noktasına ulaştı.

Oysa bir önceki yönetimlerin bıraktığı hizmeti kaldığı yerden devamlılığı söz konusu iken, var olan hizmetlerin bile sekteye ugrama gibi sorunları yaşatıyor büyükşehirde.

Bakalım zaman daha neleri gösterecek.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

SEÇİM YOK AMA AK PARTİ’DE YOĞUN MESAİ VAR !

SEÇİM YOK AMA AK PARTİ’DE YOĞUN MESAİ VAR !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AK parti Bursa teşkilatları başta il başkanı Davut Gürkan olmak üzere yönetimi, il kadın kolları, gençlik kolları, Osmangazi ve Yıldırım ilçe başkanları Adnan Kurtuluş, İrfan Akkaya ile teşkilatları, ortada herhangi bir seçim olmamasına rağmen çok yoğun bir çalışma maratonuna girmişler.

AK Parti’nin Bursa’daki en büyük merkez belediyesi Yıldırım belediye başkanı Oktay Yılmaz‘da hızlı bir tempo ve uygulanabilir hizmet projeleri ile bu yoğunluktan fazlasıyla nasibini alıyor.

Unutmadan altını çizerek ifade etmek isterim ki, başkan Oktay Yılmaz‘ın ortaya koyduğu çalışmalar sahada müthiş bir karşılık buluyor ve memnuniyet oranı her geçen gün hızla artıyor.

Öncelikle sorumluluklarını bilincinde olan tüm başkan ve yöneticileri kutluyorum.

Aslında bu yoğunluk seçimler bittikten kısa süre sonra başlamış bugüne dek aralıksız devam ediyor desek yeridir.

Bunun baş mimarı da her hafta periyodik olarak düzenlenen toplantılarla artıları eksileri masaya yatıran İl başkanı Davut Gürkan.

Sayın Gürkan çalışma sistemi olarak çok önemli bir ivme yakalamış ve bunu tüm teşkilatlara yaymış.

Birkaç gün önce Yıldırım ve Osmangazi ilçe başkanlarını aradım takip ettiğim kadarıyla hepsi sahadaydı. Zaman zaman yoğunluk ve yorgunluktan serzeniş etmelerine rağmen aralıksız görev başında mutlak suretle hedefe kilitlendiklerini gördüm.

Kendilerine (İrfan Akkaya) ya ‘aynı yoğunluğu ben de yaşıyorum ancak gün sonunda şu an yeşilliğin ortasından bir dere kenarında su sesi ile terapi yaparak yorgunluğumu gidermeye çalışıyorum’ dedim.

Sayın başkan Akkaya, ‘keşke o fırsatı ben de yakalayabilsem” dedi.

Ben de kendilerine buradan tavsiyede bulunuyorum.

Bu fırsatı yakalamak için muhabirlik ve gençlik dönemimde ömrümü sahada geçirdim.

Gündüz yetmezmiş gibi gece yarılarında bile sıcak yataktan kalkıp haber peşinde koştuğumuz da hatta bu haberleri İstanbul’daki haber merkezimize yetiştirmek için zamanla yarıştığımız da derin uyku çekenler bugün yoğunluktan sıyrılıp dere kenarında su sesi dinlemeyi önce hak etmesi gerek diye düşünüyorum.

Yani dinlenmeyi hak etmelisiniz 🙂!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti, “durmak yok yola devam.”

Önümüzdeki ilk seçimlere kadar, zafer elde edene kadar.

Sonra Uludağ yamaçlarından akan şarıl şarıl bir dere kenarında rahatça uzanıp piknik yapmakta sınır yok, hatta tüm teşkilatlarla birlikte piknik festivali düzenleme hakkını elde etmiş olursunuz .

Ama bir şeyi kutlamak için önce başarı gerekiyor.

Herkesin bunun bilincinde olduğunu düşünüyorum.

Bıkmak usanmak gevşemek bir yana “durmak yok!”

Zira ülke düşmanları içeride ve dışarıda hiç ama hiç durmuyor, hainler durmuyor, fitne fesatçılar durmuyor, karıştırıcılar durmuyor, dış düşmanlar hiç ama hiç durmadıkları gibi sürekli Türkiye’ye ekonomi başta olmak üzere her alanda saldırı ve tehdit yapıyor.

Etrafımız Ateş çemberi her an savaşa girebiliriz!

Öyleyse ülkemizin yüz yılda ilk kez yakaladığı yükseliş trendinin sekteye uğramaması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yükünü hafifletmek, dolayısıyla Türkiye’nin daha güçlü olması adına tereddüte mahal vermeyen desteğin sağlanması için daha fazla çalışmalı.

Tabii bunları siyasi ve kurum yöneticilerine söylerken herkes kendi alanında boş durmamalı.
Birlikte aynı dava ve hedefler için yola revan olanlar, ta ki zafer ya da zaferler gelene hatta kıyamete kadar.

Unutulmasın, eğer kişi bu davanın ferdi ise Hedef “Kızılelma” dır.
Sınırları olmayan ulaşabildiğimiz en uç nokta !

Olur mu olur!

İnancın başaramadığı hiç bir şey yok.

inanmak başarmanın anahtarı ve katedilen yolun yarısıdır.

Ben sokakta vatandaşta büyük bir pişmanlık ve Bursa’nın yeniden Ak himayeye girmek için bahane aradığını öngörüyorum.

Bu bahanenin bertarat edilmemesi için aynı tempoyla çalışılmalı diye düşünüyorum.

Zira hizmette sıfır çeken diğer tarafın bir atımlık barutu bile kalmadı bunu iyi değerlendirmeli.

Unutmamak gerek, millet Ak Parti’nin hizmetleriyle ayakta duruyor.

Önemli olan cidddiyeti elden bırakmamaktadır.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku