25 Kasım 2024 Pazartesi
CHP’li Osmangazi belediye başkanı Erkan Aydın’a yönelik şikayetler çoğalmaya başladı başladı.
Şikayetlerin başında vatandaşlar, “tıpkı Mustafa Bozbey gibi Erkan Aydın’dan Osmangazi’ye yeni yatırımlar, hizmet anlamında vatandaşın umudu olacak yeni projeleri ve dönüşüm müjdelerini çok bekledik. Dokuz ay geçti hiç bir proje yok, mesaj yok ışık saçmıyor” diyor.
Vatandaş bunu gördüyse bundan sonra ki geleceğide görmüş demektir.
Gücü eline alan yeni belediye başkanlarına yönelik sürekli methiyeler dizen bazı gazeteler reklam kaygısı nedeniyle tek kelime eleştiri yapmazken, vatandaştan gelen şikayetlere de kulak tıkıyor.
Biz gerek AK Parti gerekse CHP dönemindeki belediyelerle alakalı her zaman halkın sesine kulak verdik, onların istek talep ve şikayetlerini tercüman olduk.
“Bizim için Parti değil millet önemlidir” dedik.
Dolayısıyla hangi partiye mensup olursa olsun başkanlık koltuğuna oturanlar, yetkiyi veren millete karşı sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Son bir haftada büyükşehirle birlikte Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a yönelik şikayetlerin çoğaldığını gördük.
Herkesin iyi adamlığı kendinedir. Gerçek iyilik millete hizmetle ölçülür.
Öyle anlaşılıyor ki, Osmangazi’de koltuğa oturan Belediye başkanının ne yapacağı merak konusu olmuştu.
Ve dokuz aylık geçen sürede galiba halka umut veren hiçbir icraat ortaya konulmamışki şikayetler patır patır dökülmeye başladı.
Osmangazi halkının tarafımıza beyan ettiği şikayetlerde ortak görüş şu şekilde:
“O, hazır aldığı kurulu tezgahı olduğu gibi işlemekten yana olduğunu ortaya koydu.
Klasik belediyecilik dışında gerek varoş mahallelerde gerek vatandaşların şikayetlerine yönelik duyarsız ve çözümsüz kalıyor. Bu da belediyeden hiçbir şey beklemeyin demektir.
Sayın başkan sıradan basit bir belediyecilik anlayışı ile hareket ediyor.
Önceki başkan Mustafa Dündar’ın yatırımlarının üzerine tek bir tuğla koymayacağı mesajı ve izlenimi veriyor. Böyle belediyeciliği herkes yapar.
Kısaca Erkan Aydın biz Osmangazi halkına hiç de ışık saçmıyor.
Yaptığı tek şey genel merkezin talimatıyla kent meydanında lokanta açmak oldu.
Bunu hizmet saymak, evinde Mahallesi’nde olan bizlerin beklentilerini ne yazık ki karşılamıyor.
Ve maalesef gerek Büyükşehir gerek Osmangazi Bursa halkı üzerinde topyekün bir hayal kırıklığına neden oldu.
AK Partili belediyelerin Bursa’ya vurduğu hizmet damgasıyla bu dönemin kapanacağını düşünüyoruz..”
Osmangazililerin şikayetleri böyle.
Bu da şu demek;
Bursalılar Bursa Büyükşehir ve Osmangazi’de büyük bir pişmanlık yaşarken, yerel seçimleri şimdiden iple çeker duruma gelmişler.
Tüm belediyeler gibi OsmanGazi belediyesiyle alakalı vatandaşlardan gelecek olan şikayetlere bu köşenin her zaman açık olduğunu belirtelim.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Çarşamba günü itibariyle rutin saha çalışmalarımıza geri döndük Elhamdülillah.
Dün Yıldırım, Osmangazi ve Nilufer’de yağmur ve fırtınaya rağmen yetişebildiğimiz kadar görüşmeler gerçekleştirdik.
Herkesin yakından tanıdığı bir üst düzey siyasi profil ile uzunca sohbetimiz oldu.
Tarafıma bizzat iletenler de olmuştu ama duyduğum rakamı araştırdığımda ne yazık ki acı gerçekle karşı karşıya kaldım.
Ak Parti’de son bir hafta içinde yaklaşık 1200 kişinin istifa ettiği bilgisine ulaştım.
Bu istifaların halen devam ettiği Parti’nin Bursa genelinde hızlıca erime kanalına düştüğü görülüyor.
Bunun nedenini aslında bu saatten sonra sorgulamanın manası yok.
İnsanların önceden beri süregelen tepkilerinde kızgınlıklarında bizzat şahsıma ifade ettikleri cümleler yaşananların belgesi olarak ortaya çıkıyor.
AK Parti teşkilatlarında tarihin en büyük hezimetini yaşatan yöneticilerin tüm başarısızlıklara rağmen görevlerine devam ettirilmesi, birkaç istisna hariç neredeyse hiçbirinin değiştirilmemesi tabanda çok ama çok büyük rahatsızlığa neden olmuş.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “mesajı aldık gereğini yapacağız” sözüne rağmen Bursa’da değişime gidilmemesi vatandaşları bir hayli öfkelendirmiş.
Aslında Parti tabanının daha önce de aynı taktiği uygulayan Genel merkeze bu zamana kadar dayanılmaz tahammülde bulunduğu gerçeği var.
Son yaşanan gelişmelerden ortaya çıkan şu ki, Genel merkeze ve Erdoğan’ın Parti içi operasyon sözlerine pek de inançlarının kalmadığını gösteriyor.
Oysa bizler bu sorunu sürekli gündeme getirmiş, çok büyük olumsuz reaksiyon gösterildiğini ifade etmiş, millete rağmen aday dayatması yapılmaması konusunda uyarıda bulunmuştuk.
Ne yazık ki, önceleri de seçmenden aldığımız tepkilere köprü vazifesi olarak sıkça yaptığımız bu uyarılara rağmen başarısız yöneticiler konusunda değişime gidilmemesini millet, ‘inatlaşma‘ hesabı algılayarak adeta Partisine hızla sırtını dönüyor.
Tüm bu gerçekler ortadayken anlaşılmayan şu soru var;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm mesajlar alındığını ve gereğinin yapılacağını ilan etmesiyle beklenti içine girildiği ama hiçbir şey yapılmadığı gibi başarısız yöneticilerin adeta ödüllendirilmesi, devam edilmesi ne anlama geliyor?
Artık kelimeler tükendi, söz bitti, söylenecek izah ve ifade edilecek hiçbir şey kalmadı.
“AK Parti Bursa’da hızlıca eriyor”
Ve bununla birlikte insanların öfkesi tavan yapmış, sokağın nabzında adeta seçmen burnundan soluyor hale getirilmiş.
Kısaca vatandaş “AK Parti Bursa’yı neden cezalandırıyor” sorusuna bu saatten sonra cevap arama gereği bile duymuyor.
Yöneticiler ise bu olumsuz gidişin nedenlerini sebep ve sonuçlarını hiç düşünemeyecek gaflet uykusundan olamaz.
Öyleyse bu vurdumduymazlık niye?
Akıllara tek bir soru geliyor.
O da şu; birileri içerden AK parti’yi harcıyor mu veya neden harcıyor?
Bu sorunun cevabını da bir zahmet yöneticiler versin.
İLDE DEĞİŞİM OLACAK MI?
İlçe teşkilatlarında değişime gitmeyen AK Parti ilde gidecek mi?
Davut Gürkan’la devam edilmemesi durumunda Mustafa Esgin’in olası aday ismi konuşuluyordu.
Ancak Sayın Esgin’in Parti tabanında çok da yerinin olmadığı, millet nezdinde dikiş tutturamadığı herkesçe malum.
Kaldı ki Sayın Esgin, o koltuğun ağırlığını taşıyamacağı, dolduramayacağı, birlikteliği sağlamaktan ziyade parti içinde uçurumu genişleteceği şikayetleri eskiden beri biliniyor.
Böyle bir değişime gidildiği takdirde AK Parti’de istifaların büyük oranda tetikleneceği, erimenin katlanacağı görüş hakim.
Eğer değişim olacaksa gelen gideni aratmaması gereken isim olmalıdır.
Yok değişim olmayacaksa bırakın kanal olduğu yerde aksın, herkes kaderine razı olsun.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Ak parti kongreleri başlıyor.
Hemde Bursa’nın en büyük ilçesi Osmangazi’yle start veriliyor.
Neden?
Çünkü kaybettiği en büyük ilçe olduğu için.
Hemde kaybeden ilçe başkanı Adnan Kurtuluş ile.
O zaman soralım; Ufuk Çömez’in suçu ne ?
Peki Adnan Kurtuluş‘u nasıl hatırlıyoruz?
Yıldırım ilçede başkanı Hüdai Yazıcı, Cevdet Uzak’la kavgalarıyla.
Birde Cemile Ayşin kavgası var ona da bir sormak lazım.
Soralım o zaman..
Ufuk Çömez’in suçu ne?
Bütün bunların yanında çok sayıda şikayete mazhar oldu Sayın Kurtuluş.
Ve hala da hakkında şikayetlerin ardı gelmiyor.
Adaylığı açıklandıktan sonra yazmayım dedim ama şikayetlerin ardı arkası gelmeyince bir noktadan sonra tabanın sesine kulak tıkamanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Zaten tepe noktasının alt noktayla irtibatı kesildiği için, tabanın sesine kulak verilmediği için bu durumlara gelindi.
Şikayetlerin başında özellikle havalı, kibir ve sözünün takipçisi olmayan geliyor.
Bu tür şikayet ve memnuniyetsizliği göz önünde bulundurulmuşki genel merkeze rağmen Serdar Yeşil AK Parti Osmangazi ilçe başkanlığına aday olduğunu sosyal medyadan duyurdu.
Şansı var mı diye sorarsanız bana göre yok!
Ancak bunun bir kırılma noktası olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Siyasette ayak oyunları, Cumhurbaşkanı ile çocukluk resmi, Refik Özen’in çabaları ile bir yerlere gelir mi bunu zaman gösterecek.
Tabii siyasetin bir nevi oyun, komplo, tuzak meydanı olduğu herkesçe malum.
Ancak Allah tuzak kuranlarıda çok iyi bilir.
Tam da bu noktada bir kez daha soralım; Ufuk Çömez’in suçu neydi?
Şimdi ise Sayın Kurtuluş’un karşısına bir aday çıktı adı Serdar Yeşil.
Yani yeşillendi ortalık.. demekki delege kızgın, delege samimi bulmuyor Adnan hocamızı!
Sonuçta demokratik hakkını kullanmış rakip çıkmış, arkasından konuşmak değil?
Bırakın işinden aşından bahsetmeyi.
Kişi kendine güveniyorsa böyle yollara zaten tevessül etmez.
Eğer ediliyorsa bir korku ve panik söz konusu.
Bu bir yarış, arkadan dolanmak hiç hoş olmaz.
Birkez daha hatırlatayım.
Ufuk Çömez’in suçu ne bilmiyorum ama çok kişinin suçunu bildiğimi söylemeliyim.
Şimdi ise ortaya bir abi nasihatı serpeyim herkes payını alsın;
“Kestanenin şerbeti ayarlanamazsa dağılır!”
O zaman bir kez daha soralım; Ufuk Çömez’in suçu ne ?
Geçtiğimiz günlerde dünya sürgününden gerçek ve ebedi hayata göç eden değerli meslektaşım kamuoyu araştırmacısı sevgili Recep Güven kardeşime Allah’tan rahmet, ailesine sevenleri ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
AK Parti’ye verilen zararı, davaya vurulan darbeleri açık net çıplak ifadelerle dile getirdiği için partisinin yöneticileri tarafından dışlanan, hor görülen, kaybedilen seçimler acı gerçekleri yaşatanlarla mizanın şaşmaz terazisinde elbette hesaplaşacaktır Recep Güven.
İnandığı davaya kendi yöneticileri tarafından büyük kötülük yapanları sürekli uyaran Recep Güven’e parmak sallayanları, dışlayanları bu millet sandıkta öyle bir dışladıki, Parti’nin belini kolay kolay düzeltemeyeceği çok şiddetli tokat indirdi.
Şimdi ise hala yanlışta ısrar edenleri bu millet hiçbir zaman affetmeyecek!
Başta Ayhan Salman olmak üzere Alinur Aktaş, Davut Gürkan ve o guruhun ahalisi ana kademeler, gençlik kolları ve kadın kollarından bir an önce el çektirilmelidir.
Sonrasında bu büyük hezimeti yaşatanlara yönetim bünyesinde bir daha görev verilmemelidir.
Zira bu millet onları asla unutmayacaktır.
Tam da bu noktada Alinur Aktaş’ın il başkanı olmak istediği köşe yazılarına konu olunca Parti kulislerinde çok büyük tepkilere neden oldu.
Ve maalesef kaybettiren yanlışlardan kurtulmak yerine ısrar edilmesi parti tabanı ve seçmeninin her defasında öfkesini kabarttı.
Yanlışın tekrar tekrar yapılmaması, yanlıştan dönülmesi, yıllarca hataların telafi edilmesinin büyük erdemliğinden bahsettik.
Ancak bu onuru, bu erdemliği sergilemek yerine daha büyük yanlışa meyil edenler Bursa’da halkın gözünde istenmeyenler listesine isimlerini yazdırdı.
Nihayetinde gelinen noktada rahmetli Recep Güven gibi parmakla sayılacak kişilerin gördüğü yanlışlara işaret edenler, yanlışa alkış tutanlarla menfaat ve çıkar ilişkisi sergileyenlerin arasında sürekli gölgede kalmıştır.
Bugün bırakın birkaç kişinin görmesini, kamuoyunun şahit olduğu yenilgiyi bile göremeyecek derecede basireti tutulmuş olanların bu kötü gidişe dur dememesi halinde, yanlış kişilerle yola devam etme kararı durumunda AK Parti’nin uçurumdan düşmesini hiç kimse engelleyemez hale getirildiğini kabullenmiş olur.
Her zaman olduğu gibi gerçekleri söyleyenler kötü, yanlışa doğru diyenler, alkışlayanlar iyi adam muamelesi gördüğü sürece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koltuğunu ve iktidarda kalmasını tehlikeye atması kaçınılmaz görülmektedir.
Bu tehlikeli oyuna artık son vermesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan başta Erkan Kandemir olmak üzere bu yönde etkin ama yanlış isimleri yakın çevresinden ve Parti yönetiminden uzaklaştırması gerekmektedir.
Bu yapılmadığı sürece partinin genel durumu yerellerden başlayarak bitkisel hayata girmesinin önüne kimse geçemeyecektir.
Umarım bu ve benzeri yanlışlardan vazgeçilir ve davaya alın teri akıtmış, emek vermiş, rahmeti Rahman’a göçmüş birçok gönül erlerinin ruhunu rahatlatıp, halihazırda malum tablo sonunda köşesine çekilen gönlü kırıklarında üzüntüsüne son verilmiş olunur.
Ama görülen o ki siyasette bir musibet bırakın bin nasihatı, nasihatın n’si bile etmiyor.
Umarım “Zararın neresinden dönsen kâr” düsturuyla hareket edilir!
Vatandaş önemli sözün bu aşamadan sonra AK Parti’de etkisini göstermesini bekliyor.
Aksi takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her dönem “mesajı aldık” ifadesi kuru laftan ibaret olduğu kemikleşir.
Zira gidişat hiç iyi değil.
Öyleyse;
“Tez zamanda bilince varıla, gerekli tedbirler alına, gerçekleri söyleyen, uyarılarda bulunanlar da düşman değil dost sayıla.”
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Geçenlerde bir arkadaşım aradı.
Akademik kariyer için uğraşıyor !
Dosyasını hazırlamış ve hak ettiği halde gidiyor gidiyor adeta duvara tosluyordu…
Bir türlü dosyası öne çıkılmıyor, her dönemde doçentliği sümenaltı ediliyordu.
Çömezleri gelmiş, çıkmış prof olacaklar neredeyse bu arkadaşımız hala eğitim görevlisi olarak yerinde sayıyordu .
O kadar da haksızlık olmaz ki !..
Kim yapıyor bunları diye sordum .
Kim olacak sağlık bilimleri Üniversitesi şürekası…
Anlamadım dedim !
Anlamayacak ne var abi ;
Dekan, eşi , Şehrin hastanesinin tepesi, kurulu bir oyun ve tıkır tıkır işleyen bir sistem. Etik kurulu ele geçirilmiş; işlerine gelen kişileri anında yükseltiyorlar işlerine gelmeyen meslektaşlarımızı da süründürüyorlar adeta …
Bu işleri milimetrik takip edenlerden biri ne yazık ki, asıl sorumlu olduğu hastaneyle ilgilenmediği yönünde çığ gibi büyüyen şikayetlere konu olurken, hem sağlık camiasının hemde hastaların tepkisini almış.
Ama bu kimin umurunda!
Yapılan soygunları bile pişkin pişkin zaten “haberim yoktu” diyecek kadar ilgisiz! …
Diğeri de Türkiye’nin en güzel Şehir hastanesinden birinin fizik tedavi bölümüne hakimiyet kurmuş makam olarak kullanıyor!
Devlet bu Şehir hastanelerinin her birine dünyanın kirasını verirken makam olarak kullanacak başka yer bulamadınız mı?
Makam olarak kullandığınız fizik tedavi bölümü biraz tuzlu olmuyor mu devlete!
Gidin şehrin merkezinde yıllardır bitirilmeyi bekleyen hastaneyi bitirin de en güzel yerini makam olarak kullanın !
Hem de devlete maliyeti daha düşük olur, hemde hastalara yer açılır!
Bu hâliyle vatandaş tabi iktidara hatta Erdoğan’a, Ak Parti’ye köpürücek, tepkili olacak.
Şikayetlere konu olan bölüm adeta işlevsiz hale getirilmiş, hastalar randevu bile alamayarak perişan olurken, birileri oynanan oyunlara katkı koymak için verilen rolü eksiksiz oynuyorlar, bu nasıl bir zihniyet !
Ne sağlık, ne hasta, ne eğitim, ne kariyer umurlarında değil, üstelik hiçbir korkuları da yok..!
Artık bunlardan birini de sağlığın başına müdür yaparlar bu gidişle!
Yaklaşık altı yıldır benim önümü keyfi bir şekilde kesiyorlar!..
Artık bıçak kemiğe dayandı!
Araştırmaya başladım, “bu kadar korkusuz ve fütursuzca, ketum ve bu kadar teşkilatçılık sevdası nereden geliyor” diye.
Dekan beyefendi Konya’da bir köylü çocuğu, zor şartlarda büyümüş fakat yöneticiliğe atanırken hep yukardan birileri var diye milleti korkutmuş…
Milletin arkasından film çevireceklerine batan hastanelere, soyulan hastanelere bir baksalar ya !
Randevu alamayıp da avuç dolusu parayı özellere veren zavallı insanları düşünseler ya !
İnsanları soydurmak için mi buraya geldiler bu efendi hazretleri?
Bu derinliği oradan mı geliyor bilemem ama ‘Emir’in sultanlarından bir abinin “bu dekanı ben atadım” demesini de, hapis yatmış bir akıncıya hiç yakıştıramadım!…
Biraz daha karıştırınca gördük ki, bu Emir’in sultanındaki abi ,15 -24 Aralık’ta Zaman gazetesine abone olan sigorta hastanesini eleştirirken, aynı hastanenin müdürünü de daha sonra çok daha güzel bir yere müdür yapmış!
Sıkı durun; şehrin hastanesinin başhekimini de bu Emir’in abisi o günkü bakan yardımcısına ve Sayın Bakana önermiş!
Vay ki vay öl ki ölesin!
O malum .. izi .. izine karışmış!
Bu zevat, zamana ve mekana göre birilerini arkalarına almayı başarmış, bu dönemde de akıncı abisi geçinen bazı zevatlar da adeta bunlara payanda olmuşlar !!!
Kandırılmışlar yani …
Bunu yalnız mı yapmışlar ?
Hayır tabi.
Başta Büyükşehir olmak üzere belediyelere aday olmak isteyen bazı üst düzey siyasetçi ve il başkan ve yardımcıları ile birlikte da çevirdikleri filmler dudak ısırtıyor.
İstenirse bu mübarek(!) zevatları da belgelendiririz !…
Zaten bu kentin canına okuyan değil miydi o bakanın yardımcısı!
İhtirasları yüzünden o gün etkili olan siyasetçi ve o günkü ithal il başkanını da yanına alarak ne kadar başarılı bürokrat varsa önlerine engel olmasın diye hepsini bir şekilde uzaklaştırıp, bu kentin canına okudular !..
Bütün bu tezgahlarda ithal il başkanının da asıl rolü oynadığını herkes biliyor…
…
Gelinen noktada ne oldu ?
Bu kadim şehirde eğitimden sağlığa, kültürden belediyecililiğe kadar herşey dibe vurdu.
Çöktü bu il, çökertildi bu il !
REİS’te Bursa’yı hâlâ ‘payitahtım’ diye biliyor.
Bursa, ta o zamanlar elde çıkarılmış haberi yok.
Sonuç itibariyle bugün Bursa’da hastalar perişan, hastaneler perişan, okullar perişan, yöneticiler perişan, belediyeler perişan, insanlar perişan ve bunun bir tek sebebi var ;
işte bu yeteneksiz – muhteris (aşırı tutkuları olan) abicikler, sözü geçen bazı siyasetçiler, bakan yardımcıları ve ithal siyasetçiler ve ithal il başkanları.
Yazıklar olsun bu bunlara ki Bursa’yı ne hale getirdiler.
Ve maalesef birileri de bu şehir elden giderken sadece seyretti ve hala da seyrediyor!!!
Çok yazık oldu.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.