Alim Şahin

Alim Şahin

27 Temmuz 2025 Pazar

Bursa yanıyor Bozbey nerede!

Bursa yanıyor Bozbey nerede!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bursa’da ormanlar cayır cayır yanarken Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yurt dışında olduğunu öğrendim.

Hatta yangının devasa büyüklüğü bilindiği halde adam Bulgaristan’da olduğu bilgisi var.

Koca Bursa’nın Büyükşehir Belediye Başkanı tam da bu süreçte yurt dışında geziyor.

Sorsan çalışma ziyareti derler.

Öyle de olsa bu tür afet durumunda ziyaretini kesip anında sorumluluk alanına dönmesi gerekir.

Yangın başlangıcında büyükşehirde kriz yönetim merkezi yokluğu yaşandığı, kriz yönetim boşluğu tepkileri var.

Ve nihayet Bursa’ya dönüş yaptıktan sonra solcu gazete Sözcü’ye açıklamada bulundu Bozbey.

Bu açıklamasında dünyadan bihaber olduğunu ortaya koydu ve “can kaybımız yok” dedi.

Halbuki söndürme çalışmalarına katılan 38 yaşındaki itfaiye eri Ramazan Şaşkın şehit olmuştu. (Allah rahmet eylesin Rabbim ailesine sabır versin)

Şimdi bu kafaların ne kadar sözde sorumlu davrandığını sorumluluk üstlendiğini milletimiz görüyor.

Ve bunlar Büyükşehir idare ediyor!

Düşünün ki, Yeşil Bursa alevler’e teslim olmuş ortada krizi yönetecek bir Büyükşehir Belediye Başkanı yok!

Üstelik yangının kül ettiği Gürsu ve Kestel ilçe belediye başkanları gece gündüz sahada koordinasyon sağlamaya çalışırken, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in bu iki belediye başkana telefonla dahi iletişim kurup “geçmiş olsun” dileklerinde bulunmadığı ileri sürülüyor .

Bugün bu dileklerini bildirdi mi bilmiyorum.

Bildirse de bu saatten sonra esprisi yok artık.

Hizmette geri bırakılan Bursa’nın ne yazık ki bugünkü Büyükşehir yönetiminden bu dönem çok çekeceği yönünde tepkileri giderek çoğalıyor.

Adam festivallerle şarkı türkü eğlencelerle Bursa’yı idare etmeye çalışıyor.

Oysa Bursa’nın çözüm bekleyen devasa sorunları var.

Şarkı türkü eğlence festivalleri harcanan milyon TL paralar Bursalı’nın derdine derman olmuyor.

Tüm bu eğlenceler varsa yoksa bir kesim mutlu azınlık için.

Ve maalesef Bursa Büyükşehir sahipsizliği, kimsesizliği oynuyor.

Geçmiş olsun Bursa.

Not. Takipçilerimiz okuyucularımızın çeşitli istek taleplerine binaen… Öncelikle Bursa dışında olduğumu, annemi memlekete köye getirdiğimi, bu nedenle gönderilere rutin olarak cevap vermeyeceğimi bildirmek isterim.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Erkan Aydın’ın konuşmaya hakkı var mı..!

Erkan Aydın’ın konuşmaya hakkı var mı..!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz günlerde sözde güçbirliği yaparak biraraya gelen CHP’nin Bursa takımı Erdoğan ve iktidarına amansız suçlamalarda bulunmuş, hatta bir tanesi faşist benzetmesi yaparak “Hitler ile Goebbels olsaydı bu kadar becerikli olamayacağını düşünüyorum” ifadesini kullanmıştı..

Yani Erdoğan ve iktidarına çok çirkin ithamlarda bulunmuşlardı.

Oysa kendi partilerini yönetemeyenler, kendi arkadaşlarının ayağının altını kazanlar suçlamalar ve onlarca kavga gürültülerin eksik olmadığı, birbirlerini ihbar eden ele verenlerin yarıştığı, güven ortamının ortadan kalktığı, rüşvet başta olmak üzere her türlü siyasi ferdi illegal yolların kullanıldığı, baskı ve kumpasların alabildiğine uygulandığı, yalan ve dolanın yarıştığı bir partinin elbette başkalarına söz söylemeye hakkı yoktur.

Söyleseler bile gerçekle alakası olmayan çamur laflar olduğunu zaten kendileri ortaya her fırsatta koyuyorlar.

İşte bu minvalde geçtiğimiz günlerde bir araya gelen Erdoğan-AK Parti ve Cumhur ittifakına her türlü çirkef tazyikler fışkırtmaya çalışanlardan bir tanesi de Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’dı.

Şu hale bakın ki zamanında AK Parti’de yer bulamayan Erkan Aydın kendini CHP’nin saflarına atmış, bugün CHP’nin adeta kolluk kuvvetleri sözcüsü haline gelmiş gibi “CHP Savaş meydanlarında kurulmuş 100 yıllık bir partidir, avukat ofislerinde kurulmuş bir parti değildir” cümlesini sarf ederek siyasi ağalarına nasıl yaranacağının yeteneklerini ortaya koymaya çalışmış.

Zaten ne milletvekilliği döneminde ne de Belediye başkanlığı zamanında pek donanımlı olmadığı, bu görevleri yapacak bir kapasitede bulunmadığını kendi partilileri bile zaman zaman dile getiriyordu.

Kendisine sormak isteriz;

Siz CHP milletvekili olurken millet iradesini yansıtmak için mi vekalet aldınız? Yoksa milliyetçi kanata mensup olduğunu iddia eden bir partiyle iş tutan partinizin saf değiştirmek için yaptığı pazarlık için mi?

CHP’ye zıt görüş olan! Parti’nin saflarına geçtiğinizde vekaletini aldığınız Bursalılara karşı hiç utanç duygusu yaşadınız mı?

Bir kez daha soralım; Vekil olduğu dönemde kendisini ne karşılığında başka partiye göndermişlerdi ?

FAŞİSTLİK VE DİKTATÖRLÜK!

Aslında Sayın Erkan çok doğru söylüyordu!

Erkan ağam! ; Savaş meydanlarında kurulduğunu iddia ettiği partisinin hem kendi içinde hem de idare ettiği ülkede demokrasinin rafa kaldırıldığı, diktatörlüğün en ucra köşede bile hissedildiği, insanların yiyeceğe ve giyeceği elbiseye muhtaç edildiği, açlığın pençesinde kıvranan tek parti döneminde ülkenin tarihe kazanmış zulüm yılları olduğunu yeni nesile hatırlatmak istemiş olmalı.

Ve bugün Sayın Erkan, “Biz vatandaş odaklı hizmet ediyoruz!” diyor..

Diyor da vatandaşın hangi taleplerini yerine getirmişler hangi projeleri hayata geçirmişler, 80 yılda ne yapmışlar, Bursa’da 15 ayda ortaya koyduğu hangi hizmetler var?

Yoksa Ak partili Mustafa Dündar‘ın yaptığı kentsel dönüşümlerle, hayata geçirdiği Osmangazi kent meydanı mega vizyon projesiyle mi övünüyor?

Halbuki borcu çok az olan, getirileri ile kat kat fazla artı sağlayan belediye devralmıştı.

Ama şu ana kadar rutin belediyecilik hizmetleri dışında kendini hatırlatacak herhangi bir projesini Osmangazililer henüz göremedi.

Sonuç olarak Erkan Aydın, Mustafa Bozbey ve Şadi Özdemir’den ahım şahım hizmet beklemediklerini söyleyen CHP’liler var.

Hatta bir gazeteci arkadaşım kendisi radikal chp’lidir, başta Mustafa Bozbey olmak üzere CHP’li belediyelerden çok da bir hizmet beklemediğini defalarca tarafıma beyan etmişti.

Hal böyleyken Erkan Aydın miadını doldurmak için gün sayması daha makbul olacağını düşünüyorum.

Öyle anlaşılıyor ki vatandaşın CHP’li belediyelerden çok da bir hizmet beklediği söylenemez.

O HESABI NASIL VERECEKSİNİZ?

Bırakın hizmeti göreve gelir gelmez belediye barınağında katledilen masum hayvanlardan sadece bir tanesinin bile başta Erkan Aydın olmak üzere hiç biri hesabını veremez.

Bu hesabı hukuk sorsada sormasa da ebette o masumların günahını hiç ummadığınız bir anda cenabı Allah sorar.

O cinayetleri işleyen ve talimat verenlerin tümü Allah’a havaledir.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

CHP’li Sarıbal’dan çok ağır benzetme! Hizmet üretemeyen Bozbey yine şikayet etti !

CHP’li Sarıbal’dan çok ağır benzetme! Hizmet üretemeyen Bozbey yine şikayet etti !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’liler Ak Parti’ye karşı güçbirliği yapmış !

Merinos yerleşkesi Hüdavendigar salonunda düzenledikleri basın toplantısında İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa milletvekilleri Bursa Belediye başkanları bir araya geldi.

Toplantıyı Sosyal medya üzerinden takip ettim.

İktidara verdi veriştirdiler.

Özellikle vekil Orhan Sarıbal, Erdoğan iktidarını faşist olmakla suçladı.

Sarıbal “Hitler, Goebbels olsaydı bu kadar becerikli olamayacağını düşünüyorum.
(Paul Joseph Goebbels, Nazi Almanyası’nın ikinci şansölyesi. Adolf Hitler’in en yakın arkadaşlarından)
Açık bir faşizm dönemini yaşıyoruz, herkesin düşman olabileceği bir dönemi yaşıyoruz” dedi.

Zihniyet bu ya Sarıbal, tarihin en başarılı iktidarını faşist olmakla suçladı.
Konuşurken bile bugün elinde imkan olsa tek parti dönemini aratacak ihtimali ortaya koydu.

Halbuki faşistliğin ne demek olduğunu partisinin tarihine baksa görecekti.

Tek parti döneminde bu ülkede demokrasi rafa kaldırılmış, açlık ve fakirlik ülkede kol gezerken, mutlu azınlık kadeh kaldırıp alem yaparken, halk açlık ve fakirlikte mücadele ederken, şapka giymeyenler adeta kendilerine yan bakanlar İstiklal mahkemeleri adı altında darağacına götürülüyordu.

Orhan Sarıbal, İktidara yakın basın mensubu görmek istemedigini de söyledi.

Halbuki mutlak şekilde herkes gibi tüm gazeteciler farklı görüşlere farklı siyasi partilere yakındır.

AK Parti’ye yakın olanlar varsa CHP’ye ve diğer partilere de yakın olanlar var.
Madem öyle Sarıbal efendi görmek istemiyorsa İlk başta Halk TV, Sözcü TV, TV1 ve kendilerine hizmet eden diğer medya kuruluşlarında çalışan ve yazan gazetecileri görmesin.
Yani bu konuda bile asla objektif değil.

Sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey aldı sazı eline.

Bozbey her zamanki yakınmalarıyla başladı, bir noktadan sonra artık çözüme gelir diye ümit ettim ama konuşmasının sonuna kadar hep şikayet hep şikayet!

Borçların sürekli çoğaldığını, toplu taşımaya yapılan zammın yanlış anlaşıldığını, Bursa’nın 45 günlük suyu kaldığını, ( iyi de millete tasarruf edin derken yol kenarı yeşil alanları hangi suyla suluyorsunuz?) abonman kartının yerine başka kart sistemi üzerinde çalıştıklarını, benzeri maddi sorunlar nedeniyle hizmet üretme de sıkıntılar yaşandığını, böyle giderse ilçe belediyeleri Eylül ayında maaşları bile ödeyemeyecek duruma geleceğini vesaire vesaire sıralarken her zaman olduğu gibi tüm suçu önceki dönem yöneticilere yükledi.

Yani anlayacağımız Mustafa Bozbey açıkça şunu demek istedi;

“Ben bu yükü taşıyamam benden bir şey beklemeyin! Borçları ödeyemem.
Beklenilen hizmetleri üretemem.
Yapacağım tek şey günlük rutin belediyecilik çalışmalarıdır.”

Kısaca sözün özü şuydu; Bursa’nın var olan iki yakası 15 ayda paramparça edildi.

Velhasıl Mustafa Bozbey, büyükşehiri kaldıracak kapasitede olmadığını, sorunları anlatırken bile konulara hakim olamayışı, topu önceki AK Parti yönetimlerine atarak çözüm üretemeyecegini anlatmaya çalışmış ve kendini bir nevi feda etmiş!

Dolayısıyla hiçbir başarısı olmayan Nilufer’de 20 yıl boyunca tamamlayamadığı ve atıl durumda bıraktığı sosyal dernekler yerleşkesi olarak bilinen Anadolu arastasını hâlâ örnek göstermesi ne kadar aciz duruma düştüğünün göstergesi olmuştur.

Velhasıl CHP karakter olarak kurulduğundan bugüne kendine hizmetsizliği rehber edinmiş dün olduğu gibi de bugün de topu taca atmıştır.
Mustafa Bozbey’de bunu yapmıştır.

Ancak bugünkü toplantıda CHP’li milletvekillerinin özellikle Orhan Sarıbal ‘ın Erdoğan iktidarına yönelik sarf ettiği benzetmeler bir hukuki sorumluluk içerdiğini düşünüyorum.

Konuyla alakalı AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan bir şeyler söyler diye tahmin ediyorum..

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Ak parti içindeki etki ajanları! En başarılı belediye başkanı ?

Ak parti içindeki etki ajanları! En başarılı belediye başkanı ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son zamanlarda AK Parti yöneticilerine yönelik inceden bir saldırı, aba altından sopa göstermeye çalışanlar türedi.

İl başkanı Davut Gürkan ve ilçe başkanlarına inceden göndermeler..!

Aslında başka hesaplar peşinde koşanlar kendilerine suni malzeme üretme çabası içine girerek kritik süreçlerde rol üstleniyor etki ajanlığı yürütüyorlar.

Geçmişte il yönetimleri ilçeler ve birçok yönetici üzerinde eleştirilerimiz oldu.

Ama şunun altını çizmek gerekiyor.

Uzun zamandır yaptığım gözlemler taban ve teşkilatlar üzerindeki yansımalar AK Parti’nin Bursa’da müthiş bir geri dönüş yaşadığını ortaya koyuyor.

Gelinen noktada Davut Gürkan başkanlığındaki AK Parti il yönetimi önceki dönemlere nazaran daha prensipli daha oturaklı daha akılcı profesyonel yol izlediği, çalışma düzeni ve disiplinin ön planda tutulduğu, vatandaş nezdinde Bursa’da eski gücüne yeniden kavuşma sürecinin hızlandığı gerçeği var..

Bu konu uzun zamandır gündemimdeydi. Partililer üzerinde nabız yokladığım, eskiye nazaran küskün ve kırgınlıklar’ın azaldığı yoğun bir kenetlenme ve toparlanma yaşadığını düşünüyorum.

Bilindiği üzere bir dönem ‘kara liste‘ oluşturan yönetimlerden gelen küslüklere karşın bugün yepyeni hava yakalanarak birliktelik hoşgörü ve kenetlenme, seçmen üzerinde yeni bir heyecan oluşturmuş.

Zira İl Başkanı Sayın Gürkan, klasik başkanlık portresi dışında alternatif politika ve çalışma sistemi geliştirerek başta il yönetimi olmak üzere tüm ilçe teşkilatlarına yayarak yeni bir yol açtı.

Daha samimi, atılımlı, halkın kazanımlarını ve çıkarlarını koruyan mesajların AK Parti hanesine olumlu puan kazandırdığı geri dönüşümler sağladığını görüyoruz.

Tamam, eleştirilmesi gereken yerde eleştirelim ancak hakkını teslim etmemiz gerektiği yerde de edelim.

Bu nedenle bazı hazımsızların öküz altında buzağı aramaları gayet normal.

MİSAFİRE ‘GELME’ Mİ DERSİNİZ !

AK Parti il başkan yardımcısının Bursa’da bulunan hemşehri derneklerini ziyarete gelen aynı zamanda hemşerisi olan bir Parti genel başkanına hoş geldiniz demesi kadar doğal bir şey olamaz.

Siz derneğinize gelen siyasi Parti yöneticilerini kovacak mısınız?

Tabii ki hayır.

Hemşehri derneklerine farklı partiden kim gelirse gelsin misafir etmek adaptandır. Bunu kendi partisine ihanetle yorumlamak beyhudedir, art niyetten başka şey değildir karşılığı da yoktur.

Sonuç itibarıyla AK Parti İl Başkanı olarak Bursa’da ilk defa muhalefetin yerel yönetimlerine yönelik eleştiriler yönelten, hem partisinin hem de milletin hakkını savunan bir başkana şahit oluyoruz.

Bana göre yeri geldiğinde millet menfaatlerini gözeterek biraz sivri biraz da hırçın olmak zamana ve şartlara göre gereklidir.

Sayın Gürkan da tam da bu noktada benim gibi düşünüyor ince bir çizgi de ilerliyor.

Bu da partisine kazanımlar sağlıyor.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi yeri geldiğinde posta koyacaksın!

Dolayısıyla CHP belediyelerinin merakla ne yapacağı konusu hizmet bekleyen kesimi karamsarlığa itmiş durumda.

İNANMAYIN !

İşte bu yüzden yıllarca partiliymiş gibi görünen AK Parti maskesi takmış perde arkasından CHP’ye hizmet eden kişiler birçok kanaldan gerek sahada gerek sosyal medyada başta İl Başkanı Davut Gürkan olmak üzere ilçe ve AK Parti belediyelerine yönelik çaktırmadan salvolar yapıyor yeni teknik ve taktikler geliştiriyorlar.

Bu taktikler önümüzdeki seçimlerde Bursa’nın yeniden AK Parti kalesi haline gelmemesi için bir ön alma projesinin ürünü olduğu açıkça sırıtıyor.

Tüm bu yaşananlar, algı ve yöntemler AK Parti teşkilatlarını tabanı ve seçmeniyle daha sıkı bütünleşmesinin önüne geçemiyor aksine tetikliyor.

EN BAŞARILI BELEDİYE BAŞKANI !

Son dönemde adından sık sık söz ettiren hizmetleri hayata geçirilen projelerle Yıldırım’a yeni bir hava getiren belediye başkanı Oktay Yılmaz, İlçenin geneline yaydığı dönüşüm ve sosyal donatı alanları projelerle ilçenin yıldızını parlatıyor. İlk kez kabuk değiştiren dönemleri yaşayan Yıldırım da ve akabinde Osmangazi’de toplamda 20 kişiye Büyükşehir dahil merkez ilçelerde en başarılı belediye başkanını sorduk.

Başkan Oktay Yılmaz’a daha önce de defalarca ifade ettiğimiz gibi memnuniyet oranının beklentinin üzerinde çıktığını gördük.

10 kişiden 9’u Başkan Oktay Yılmaz’ın hizmetlerinden memnun.

Osmangazi’de ise açıkçası sürpriz bir tablo ile karşılaştık.

Osmangazililer ‘Bursa’nın en başarılı belediye başkanı kim?’ sorumuza çok enteresandır yine Oktay Yılmaz’ı işaret ediyordu.

CHP’nin hüküm sürdüğü Osmangazi gibi bir yerde 10 kişiden 8’i Oktay Yılmaz’ diyordu.

Bu zamana kadar siyasi öngörülerimde yanılma payım çok az olduğunu düşünüyorum.

Bu şu demek oluyor; AK Parti belediyeciliği Yıldırım’a damgasını silinmeyecek şekilde vuruyor.

Başta il başkanı olmak üzere tüm teşkilatlar AK Parti belediyeleri yerel yönetimleri yeni bir güven ortamı sağlayarak eski ruhu yeniden canlandırmış.

Aydınlığı ve geleceği AK parti’de olduğunu unutmayan küskün ve kırgınlar kendi partisi ile yeniden güven tazelemiş samimi olarak üzerine düşen sorumluluğun bilincinde hareket ediyor.

Bu da önümüzdeki ilk seçimlerde AK Parti’nin büyük bir patlama yapacağına işaret ediyor.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku

Eczane esnafının feryadı; Sağlık müdürlüğü mahkemeye veriliyor..!

Eczane esnafının feryadı; Sağlık müdürlüğü mahkemeye veriliyor..!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizde sağlık bakanlığının birinci basamak sağlık hizmeti olarak kabul ettiği anayasal olarak Danıştay içtihatlarına göre kamu kuruluşu olarak kabul edilen kendi özel sermayeleri ile hizmet edip devlete katma değer oluşturan, yanlarında çok sayıda insanı istihdam eden vatandaşımızın da güvenerek her türlü sağlık sorununu, danıştığı çözüm aradığı Türkiye’de sayısı yaklaşık 30 bin civarında olan eczanelerle alakalı son zamanlarda sağlık müdürlüğü denetlemelerinde haksız bir uygulama dile getiriliyor.

Daha doğrusu bu konuyla alakalı şikayetler çoğalmaya başladı.

Özellikle Eczacılık sektörü Sağlık Bakanlığı, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından doğrudan doğruya denetlemekte, tüm mali işleri hiçbir sektörde olmadığı kadar kayıt altında, son derece iyi çalışan devlet ve millet yararına hizmet eden aynı zamanda SGK’yı da kendi sermayeleri ile finanse eden kendi halinde bir sektör.

Öğrendiğim kadarıyla Eczanelerin tamamı sağlık müdürlüğü ve bağlı ilçe sağlık müdürlükleri tarafından rutin olarak yılda en az iki kere denetleniyor.

Herhangi bir şikayet olduğunda cimer ve benzeri yerlerin talimatıyla hiç tereddüt etmeden tekrar bir denetleme yapılıyor.

Bunun dışında Büyükşehirlerde rutin denetlemelerin dışında ilçeler arasında çapraz denetlemeler de yapıldığı bilgisi var.

Bu denetlemelerde yazımıza da konu ve şikayet oluşturanlardan biri İTS denilen 2021 yılının onikinci ayından itibaren kontrolü tamamen sağlık bakanlığında olan ilaç takip sistemiyle alakalı.

Gelen şikayetler doğrultusunda yaptığımız araştırmada sağlık müdürlüğü’nde eczaneler üzerinde denetim yapan bazı ekipler keyfe keder kafalarına göre uygulama yaptıkları yönünde.

Özellikle denetimler arasındaki uçurumdan bahsediliyor, adamına göre farklı yaklaşımlar ortaya konulduğu şikayetleri alabildiğine çoğalmış durumda.

Yani anlayacağınız birçok yerde olduğu gibi eczaneler konusunda da kayırmaca ya da haksız yaptırım ve uygulamaya yönelik rahatsızlık söz konusu.

Normalde anayasa temelinde olan ‘kazanılmış haklar kesindir’ geriye yönelik hiçbir işlem yapılamaz, bu hukukun temelidir.

Şikayetlerin konusuna gelirsek, “Sağlık müdürlüğü yıllar boyunca denetlediği eczanelere gidip sizin elinizde uzun yıllardan beri birikmiş hatta miyadı geçmiş kontrole tabi ilaçlar var ekranda öyle gözüküyor, dolayısıyla size bunun için para cezası keseceğiz” diyerek işlem yaptığı hatta yapmaya devam ettiği milyonlarca liralık para cezaları kestiği ifade ediliyor.

Siz bir iş yerine yıllarca denetleyeceksiniz, hiçbir eksik yok diye kayıt altına alacaksınız sonra da çıkıp gelip sizin bu kadar yanlışınız varmış diyeceksiniz hem de geçmişe yönelik.

Peki size demezler mi bunca yıldır aynı yere onlarca defa geldiniz ve her geldiğinizi resmi kayıt altına aldınız şimdi sanki ilk defa geliyormuş gibi devlet eliyle devlet göreviyle devlet gücüyle ve yaptığınız denetlemeleri tuttuğunuz tutanakları yok sayıp kendi kontrolünüzdeki İTS sistemine dayanarak eczacılara ceza kesmeye çalışmak kendinizi inkar etmek anlamına gelmez mi?

Tarafımıza ulaşan bazı eczane yöneticileri aynen bu ifadeleri kapsayan sıkıntı ve şikayetlerini dile getiriyor.

Tüm satışlar, kayıtlar, elde kalanlar madem ekranınızda görünüyor da yıllarca yaptığınız denetimlerde bu ekranlara hiç mi bakmadınız görmediniz de şimdi görebiliyorsunuz!

O zaman yaptığınız denetimlerde sorun görmeyip onay verdiğinizi kime nasıl izah edebilir açıklayabilirsiniz?

Yıllarca yaptığınız denetimlerde bu tür ekranlara geçer not verip onayladığınızı bugün geçmiş yıllara ait tarihi geçmiş ilaçlar olduğunu nasıl ifade edebilirsiniz’ gibi denetim ekiplerine çok sert tepkiler gösteriliyor.

Tam da bu noktada kafama takılan asıl soru şu; acaba denetime gönderilen ekiplerde denetleniyor mu?

Denetlenmiyor herkes kendi haline bırakılıyorsa tabii ki bu tür keyfe keder muamele sorunları ortaya çıkacaktır.

Bazı eczacılar bu tür uygulamaları hukuku zemine taşıyarak haklarını arayacaklarını ifade ediyor.

Sağlık İl müdürlüğünü ve ilgili denetim ekiplerini dava etmeye hazırlanıyorlar.

Ne yazık ki, kişiler vicdanlarıyla hareket etmediği sürece sağlıkta değil tüm alanlarda Adalet kurumları gereksiz yere meşgul ve işgal edilmek zorunda bırakılıyor.

Ve ne yazık ki devletin Sağlık Bakanlığı’na bağlı kurumları gereksiz yere kendi yanlışları yüzünden Adalet önünde yıpranma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılıyor.

Sadece sağlıkta değil birçok kurumda özellikle denetleme yapan ekipler sıkıca kontrol altında tutulmalı ve hem denetleyenler hem denetimleri denetlenmelidir.

Bilinçli olarak art niyet ortaya koyanları ise yurdun en ücra köşesi sınır bölgelerine gönderilip tatil yapmaları sağlanmalıdır!

Zira bu tür zihniyetlerin devlete ve millete zarardan başka hiçbir katkıları yoktur.

Umarım denetim kurumları bundan sonra vicdanı ile cüzdanı arasında kalmadan hak ve adalet çizgisinde hareket ederler.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Devamını Oku