“Özel Hastaneler Eczaneler ve Hastalar Üçgeninde Oluşan Şikayetler Ve Dönen Dolaplar !
Başlıkta yer aldığı üzere sağlık alanında oluşan şikayetler hiç bitmedi ve bundan sonra da adım atılmazsa bitmeyecek gibi görünüyor hatta daha da çoğalması bekleniyor diyebiliriz.
Sağlık bakanlığının özel hastanelere tanıdığı imtiyaz birçok alanda suistimal ediliyor.
Vatandaşa yönelik haksız uygulamalarla birlikte olmayan tedavilerin devlete fatura edildilerek haksız kazançta bulunulduğu, bazı hekimler ki bunların sayısı hızla artıyor, gayri resmi anlaştıkları ilaç firmalarıyla menfaat ve çıkar üzerine ilaç ismi dayatılarak hastalar üzerinden vurgun yapıldığına yönelik sikayetler hiç bitmiyordu tersine alabildiğine çoğalıyor..
Şikayetlerden başlıca konular şunlar; Aşı adı altında verilen ilaçların eczanedeki fiyatından çok daha pahalı şekilde vatandaşa satılıyor olması.
Son zamanlarda çocuk yoğun bakımlarında ortaya çıkan yolsuzluk şebekelerinden sonra Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çocuk yoğun bakımları ile alakalı yaptığı idari ve Mali düzenlemeler sonrasında birçok özel hastanenin çocuk yoğun bakımları kapatmıştı.
Bakanlık buna ivedilikle el koymalı kârı düşme korkusuyla çocuk yoğun bakımlarını kapatan hastanelerin ruhsatlarını askıya almalıdır. Aksi takdirde işin suyunu iyice çıkarmış olacağı konuşuluyor.
HEKİMLER RAHATSIZ !
Özellikle bazı özel hastane patronlarının hastalardan az sayıda tahlil ultrason MR gibi tetkikler isteyen doktorları uyardığı şikayetleri var.
Doktorların da özel hastanelerden haftada bir 15 günde bir gibi komik zaman dilimleri içinde başka hastanelere transfer olmasının önüne düzenlemelerle geçilmelidir.
Hastanelerde çalışan hekimler özlük haklarının hastane patronlarına karşı korunması için düzenlemeler yapılmasını istiyor.
Gerek acillerde gerekse operasyon sonralarında hastane yatış ve ayrılış işlemleri net ve şeffaf olmadığı, hastalar hastaneden taburcu olduktan günler veya aylar sonra bile hala yatıyor göründüğü, bunun karşılığında olmayan ve uygulanmayan tedaviler ve saf malzemelerini parası devletten yüklü miktarda tahsil edildiği şikayetleri en önemli konular arasında yer alıyor..
Sayısı azımsanmayacak bazı doktorlar otis'i ürünler adı altında oluşan ürünlerle alakalı hastalarını ciddi şekilde menfaat gözeterek yönlendirme yaptıkları, "ilaçlarını şuradan al veya benim dediklerimi al" gibi yönlendirmeleri ve dayatmaların hastalar üzerinde tereddüte ve rahatsızlığa yol açtığı belirtiliyor.
Doğan boşluktan faydalanan bu tür keyfi uygulama yapan hastane veya hekimlere bakanlıkça asla izin verilmemelidir.
ECZACILAR DA RAHATSIZ!
Eczacılar, "Sağlık bakanlığı genelgeleri ile yerli ve milli ilaç sanayi korunmalı tavsiye edilmelidir" diyor.
Eczacıların rahatsız olduğu konular arasında doktorların eş değer ilaçları karalamasına ve marka yönlendirmesinin önüne geçilmesi şart olduğu dile getiriliyor.
Eczanesinde kalfaların ilaç vermesini seyreden ve kasadan para toplayan eczacı dışında tabi ki vatandaşla birebir ilgilenen, gerekirse hastanelere yönlendiren ama gerektiğinde vatandaşın işlerini kendi bilgisi becerisi dahilinde sorumluluğunu da üstlenerek kanunların da izin verdiği ölçüde çözen bir danışman eczacı profili oluşturulmalıdır.
SGK'nın uyguladığı yatan hastaya dışarıdaki eczanelerin ilaç verememesinin yanlışlığına da dikkat çekiliyor.
Ameliyat sırasında hastaya ilaç lazım olduğunda reçeteyle dışarıdan temin edilmesi gereken ilacı hasta hastanede yattığı gözüküyor diye SGK ilacı ödemiyor yanlışından dönülmesi gerektiği vurgulanıyor.
CİMER GEREĞİNİ YAPIYOR MU?
Vergi dairelerine ve cimer'e giden şikayetlerin çok büyük bir oranı özel hastanelerdeki mali konularla alakalı olduğu listenin başında yer alıyor.
Kredi kartıyla ödeme alınmaması, fiş fatura verilmemesi maliye bakanlığının özel hastaneleri öncelikli inceleme alanları konusuna mutlaka dahil edilmesi ifade ediliyor.
Zaten özel hastane zinciri olanların sağlık bakanı olduğu dönemlerde bu kurumlar adeta dokunulmazlık zırhına bürünmüştü.
İşte bu yüzden şu anda vatandaşta oluşan algı "hiç kimse özel hastanelere karışamaz" gibi gerçeklik payı var.
Bu durum aciliyetle olması gereken sağlıklı ve doğru zemine çekilmeli, özel hastaneler incelemeler için öncelikli gruba dahil edilmelidir.
KAĞIT REÇETE PROBLEMİ!
Sağlık bakanlığının daha önce yaptığı hem çevreci hem kağıt israfının önüne geçmek için hekimlerin yazdığı reçeteleri dijital ortama geçirmesi işlemi son derece önemli ve faydalı bir karar ancak bu uygulamaya özel hastanelerin uymaması hala günümüzde A4 kağıtlarına reçete yazarak hastaların eline tutuşturmaları kağıt israfını arttırmaktan başka bir fayda sağlamıyor.
Eğer bir hekim yazdığı ilacı şifre yerine A4 kağıdına yazıyorsa ve etken madde değil de özellikle bir markayı dayatıyor hastayı da bu konuda uyarıp yazdığım markayı al diye öğütlüyorsa o firmayla kriminal bir bağlantı içine girmiş demektir.
Durum odur ki, elektronik şifre sistemine uymayanların farklı kanallardan menfaat sağladığı ortaya çıkıyor anlamı taşır. Sağlık bakanlığı hem israfın hem de bu toksin bağlantının önüne geçmesi eczacıların istek ve talepleri arasında önemli yer tutuyor..
Kısaca Sağlık bakanlığının e-reçete yazılma genelgesi tüm özel hastaneleri de kapsamalı bu yönde taviz vermemelidir.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin