Hırsızlar !

Kusura bakmayın ama bu kafayla ne proje üretirsiniz ne ekonomi düzeltebilirsiniz.

Her şeyden önce kafa-zihniyet değişimi olması gerek.

Her şey tıkırında işlerken birden emekliye zam yapılması gündeme gelince kafa tıkanıyor tıkanıyor.

Gıda sektöründe bir gecede üç beş kez etiket değiştirilirken sorun yok, zaten hesap soran da yok.

İnsan yaşamını idame ettirecek, sürdürecek bütün ihtiyaçlara her gün yukarı doğru zam üstüne zam vurulurken sorun yok, zaten hesap soran da yok.

Memura, müdüre, daire başkanlarına bütün bürokrat vs çalışan maaşlarına % 100 yakın zam verilirken sorun yok.

Ne hikmetse emekliye gelince hep aynı masal okunuyor.

Yani emekli tüm hükümetlerin ayağına hep takoz olmuş !

Neymiş; herkese kaynak var emekliye gelince kaynak bitmiş.

Oysa kaynakları üretenler de belli kurutanlar da belli.

Bir ülkede israfı önlemez, benim adamım deyip gereksiz personellerle birçok kişiye iş yapmadan maaş öderseniz, bir kişilik işi 10 kişiye verirseniz, 10 kişinin yaptığı hırsızlığı göremezseniz sepette suyu tutmanız mümkün olamaz.

Çok detaya girmeyeceğim.

Şu ibret verici olayı aktarmam sanırım her şeyi anlamanıza yetecektir.

Yani bugün Türkiye'de yaşananların özeti budur.

*

HIRSIZLIK!

Amerika'nın New York şehrinde bir soygun sırasında hırsız banka içindeki çalışanlara bağırdı: Kıpırdamayın! para devletin, hayatınız da sizindir.

Yani herkes sessizce uzansın..
"Buna anlık akılla ikna denir "

Hırsızlar çalmayı bitirince üniversite mezunu olan en genç hırsız, ilkokul mezunu en yaşlı olan hırsıza dedi ki: Patron kaç para aldık sayalım.

Liderleri olan yaşlı hırsız bozuldu ve ona dedi ki:

Aptal mısın? Bu çok para ve saymamız uzun sürer, bu gece ne kadar para çaldığımızı haberlerden
öğreneceğiz!

"Bunun adı tecrübe"

Hırsızlar bankadan çıktıktan sonra banka müdürü, şube müdürüne:

Polisi çabuk ara!

Şube müdürü ona dedi ki: Bekle 10 milyon dolar alıp kendimize saklayalım daha önce zimmetimize geçirdiğimiz 70 milyon doları da ekleyelim.

"Buna akışına yüzmek ve durumu lehine çevirmek denir"

Banka müdürü dedi ki: yani her ay soygun olsa çok iyi olur…

"Ve buna çok ileri gitmek denir"
Ertesi gün haber ajansları bankadan 100 milyon dolar çalındığını bildirdi!

Hırsızlar parayı tekrar tekrar saydılar. Her seferinde miktar 20 milyon dolardı.

Hırsızlar çok sinirlendi. 20 milyon dolar için hayatlarını riske attılar.

Banka müdürü suya sabuna dokunmadan 80 milyon dolar aldı.

Maskeli hırsız ile kravatlı hırsız arasındaki en önemli fark bilgiydi.

"Bunun da adı bilgi altından değerlidir"

Banka müdürü milyoner olduğu için gülümsüyordu. Borsadaki tüm kayıplarını bu soygunla telafi etmişti."

"Bunun adı da risk almaktır''

Unutmayın!

Gerçek hırsızlar çoğunlukla yüksek rütbeli olanlardır.

Ama "hırsız" olarak tanınanlar hep ev ve cüzdan hırsızları olacaktır..

Dolayısıyla genelde, yerelde, aşağıda yukarıda her yerde hırsızlığın en alasını sistematik bir şekilde suya sabuna dokunmadan yapanların kimler olduğu eskiden beri değişmez kural ve kaidelere bağlıdır.

Bu böyle gelmiş böyle gidiyor.

Gerçek hırsızlar, "dükkana girip leblebi bisküvi çalan ya da eve girip yastık altında paranızı çalanlar mıdır" sorusunun en iyi cevabı neymiş?

Buna cevap aramak zaman kaybından ve düşünce bozukluğundan başka bir şey değildir.

Önemli olan her an her zaman doğru şeyleri düşünmektir, akıl etmektir.

Ama şu da bir gerçek ki, Cumhuriyet kurulduğundan beri bütün yönetimler halkın düşünmesinin önüne geçtiler.

Yoksullukla fakirlikle meşgul ettiler, başka hiçbir şey düşünemez olduk.

Bu millet hak gaspına uğramaktan bıktı usandı.

Üstat rahmetli Necip Fazıl'ın deyimiyle; bir kişiye on pul 10 kişiye bir pul hesabı.

Yukarıda Allah var Allah.

O her şeyi görüyor.

.

alimce29@gmail.com

facebook.com/alimsahinmalkocoglu

twitter.com/AlimSahin

Benzer Videolar