Erdoğan’a bağlayan sürüngen tipler!
Devletine güvenmeyen, her fırsatta yaşanan ve gelişen olayları devletine yükleyen, devleti sayesinde nefes alıp hayat süren mahluklar insani olmayan yönlerini çekinmeden ortaya koyarken, dünya genelinde yaşanan hastalık gibi durumlardan bile devletini sorumlu tutmayı kendine vazife sayan ahlak yoksunları, Korona salgınını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlayacak kadar karaktersiz, alçak ve sürüngen tipler.
Güçlü denilen ülkeler vatandaşlarını sahipsiz bırakıp ölüme terk ederken, Türk hükümeti bir kişi bile bırakmaksızın uçak kaldırıyorsa bu devletimizin büyüklüğünü gösterir.
Öyleyse Türkiye Cumhuriyeti Dünyanın en büyük en şerefli devletidir.
Vatandaşlarını salgından korumak için her türlü imkanları zorlayan bir hükümetimiz ve liderimiz var.
Oysa Dünyanın en önemli ülkeleri Avrupa başta olmak üzere vatandaşlarını kendi haline bırakıp adeta ölüme terkediyor.
Hal böyleyken;
Bilim adamları “Ellerinizi sık sık yıkayın, temizliğe hijyene azami şekilde uyun, ellerinizi dirseklerinize kadar yıkayın” derken İslam’ın Müslümanlara emrettiği her şeyde temizlik, hem ruhunu hem bedenini temiz tutacaksın emrini tam da bu günlerde hatırlattılar.
İyi ki birileri cıkıp “Ellerinizi abdest alan Müslüman gibi yıkayacaksınız” demedi.
Yıkamayan ölür denilse bile İslam’a duyduğu kinleri yüzünden milyonlarca yıkamayacak olanlar çıkardı.
Sırf günde beş vakit abdest alan müslümanlara benzememek için ellerini yüzünü yıkamayan toplumlar yaşadı dünya yüzünde.
Bugün de değişen şey yok.
Müslümana olan nefretlerinden dolayı “Ellerini alkole sokar, benzine sokar genede yıkamazdılar.”
Tarihte müslümanlar yıkanıyor diye yıkanmayan İngiliz kraliçeleri yaşadı.
İslam’ı bilmeyen yabancıların İslam’ın emirlerinin başta temizlik olduğunu ve insan hayatı için en önemli şeylerin başında geldiğini öğrenmeleri müslüman olmaya, iman etmeye sebep olabiliyorken...
Halbu ki, Can korkusu devreye girince bırakın el beden yıkamayı Müslüman olupta Müslümanlığın M’sini bilmeyen, İslam’ın ve imanın şartını bilmeyen, yani sözde isim gereği müslüman olanlar, Ezan sesinden rahatsız oluyorum diyerek Müslüman topluma her fırsatta kin kusabiliyorlar.
Oysa yukarda örneklerini verdiğimiz türevlerin müslüman olduklarını bilseler yedi adım geriye kaçarlar.
Bu minvalde adı müslüman olup kafası din düşmanlığıyla yoğrulmuş zeka seviyeleri olanlar Korona salgınınının kasıp kavurduğu, on binlerce insanı hayatına mal olan hastalığı bile kendi çıkarları için kullanabiliyorlar.
Ve bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mal edebilecek kadar kinlerine boğulmuşlar.
Korona onları yakaladığı zaman da ölümü uyku sanarlar artık.
Camilere gitmek zor geliyordu, şimdi istesenizde gidemezsiniz.
Ezan sesinden rahatsız olurken ister istemez gün gelecek o Caminin avlusuna dört kişinin omuzunda geleceksin.
Ben Allahım’ı tanıyorum diyenlerin ne kadar tanıdığı o zaman ortaya çıkacak.
Sözde Mülüslüman olupta başörtüsüne, ezana bayrağa saldıranlar inancı yozlaştırırken bu günler aklına gelmiyor olacaktı.
Allah’ı tanımak yetmiyor, sevmek gerek
Sevmek te ona ibadetle ölçülür.
Bu virüsün insanlık için farkındalık oluşturmasını
umut ediyoruz.
İnsanlara tepeden bakıp parasıyla çemkirenler.
Var giyemiyorsun, Akaryatık ucuzlamış gezemiyorsun, Lüks araban var binemiyorsun.
Aklımızı başımıza ne zaman toplayacağız.
Netice de ölüm size gelmediği sürece hep başkalarında olacak zannedenler.
Bana bir şey olmaz diyenler siz galiba ölümü uyku zannediyorsunuz.
Bakın Türküsev ne diyor:
Bir virüs hayatı nasıl kilitledi.
Zengin fakir adeta eşitlendi.
Tek fark zengin biraz daha fazla stok yapabiliyor.
Ama her ikisi de canının derdine düşmüş.
Özellikle müslüman toplumu son on yılda içine girdiğimiz yozlaşmanın farkına varmayı umut ediyorum.
O lüks lokantalara gidip markaları giyip tektaşlarınız, beştaşlarınız on taşlarınız, servetleriniz, beklentileriniz, şunlar bunlar onlarla fotoğraf çektirip milletin gözünün içine sokuyordunuz ya, ben zenginim şöyleyim böyleyim diyordunuz ya...
Marketteki üç liralık makarnaya nasıl da hucüm ettiniz ama.
Nefsi duygularınız bile soru işareti, helal olan eşinize bile yaklaşmaya tereddüt ediyorsunuz.
Ne oldu?
Çocuklarınızı özel okula yollayıp okulun öğretmenlerini bile satın aldığını zanneden veli tipleri.
Ne oldu?
Tüm evler okul oldu.
Bir televizyonda senin çocuğunda fakirin çocuğu da aynı eğitimi alıyor.
Özel hastaneler devlet hastane statüsüne geldi.
Aman hasta olmayın.
Çünkü öyle pat diye randevu alamazsınız.
Artık eksisi gibi değil.
Annenizin yanına gtimek zor geliyordu, bakın şimdi annenizi koklayıp öpemiyorsunuz.
Eşiniz bir yerde siz bir yerde çocuklar evde bakıcıların ellerinde.
Evdeki hizmetçinin pişirdiği yemekle kendinizi kaybetmiştiniz.
Bari şimdi oturunda ailece yemek yemenin, sohbet etmenin tadına varın.
Tüm bunları yeniden hatırlatıp ikinci bir hayat size bağışlandığında bu hataları telafi etme şansı yakalayacaksınız.
İşte tamda bu nokta da o şansı yakalamışken yeniden o nankörlüğe bürünürseniz beyaz tulum giymiş, yüzleri kapalı dört kişiden ibaret üzeri kireç serpilmiş tabutun içinde bir kuyuya atılmayı aklınıza getirin.
Allah’ın razı olduğu bir kul olmak varken, bunca nimetleri bahşeden yaradanı tanımamakta ısrar etmenin sana iki dünyanın en beter halini kazandırır.
“Bir musibet bin nasihatten iyidir” sözünün içerdiği o anlamı derinlemesine zihnimize yerleştirip, Korona denilen virüsün de bir canlı olduğunu, onun da yaşamak için öldürmesi gerektiğini aklından çıkarma.
Onuda yaradan Allah, senide yaradan Allah.
Öyleyse gelin Allah’a sığınmak için daha fazla vakit kaybetmeyelim.
Zaman göz açıp kapayıncaya kadar hızlı, ömür bir nefes kadar kısadır.”
Allah bizleri devletimize, bayrağımıza, vatanımıza sahip çıkanlardan eylesin.
Din imandan ayırmasın, İmanımızı kuvetlendirsin.
Amin.
.
alimce29@gmail.com
facebook.com/alimsahinmalkocoglu
twitter.com/AlimSahin