Siyasetçi ve politikacı üzerine!
Dürüst, vizyon sahibi, mert, özü sözü bir olan, seçimlerde vat ettiğini yerine getiren, milletini, ülkesini ve geleceğini düşünenlere Siyasetçi denir.
Yani adam akıllı adama, adam gibi adama, adam gibi siyasetini yapana, adam gibi çalışana, adam gibi sözünde durana Siyasetçi denir.
Ama bugünkü konumuza gelişmeler çerçevesinde siyasetçiden ziyade politikacı kimdir? Sorusuna alışılmışın dışında farklı bakış değil ama gerçek bir bakış atacağım.
Hani o Kemal Sunal’ın baba rolündeki bakışı değil de seçmen gözüyle bakış bizimkisi.
Bakın size iyi bir politikacı olmanın dört ana koşulu nu sıralayayım.
1-İlki, menfaat ve yalakalık konusunda sınır tanımamaktır.
İşini yaptırmak yada çıkarını gözetmek adına, yani siyasi rant uğruna her türlü haltı yaptığı halde bir üst makamdaki kişi bir alttaki için dünyanın en namuslu, en akıllı, en dürüst ve en başarılı kişisidir.
Mensup olduğu partinin üst düzey temsilcisiyse ve bununla birlikte verilen sözler ve vurdumduymazlıklar birbirini kovalıyorsa, aksine tersi icraatlara imza atabiliyorsa, buna rağmen çizgi diye bir şey bırakılmadığı halde ihanetleri sonunda ortaya çıkmış olan yani, iç ve dış konjektörün ürettiği bir sonuçtur politikacı.
Bu konuda mecbur olduğu kişiye toz kondurmaz. Onu eleştirenleri geri zekâlılıkla ve hainlikle suçlar. Dönem dönem yolsuzluk yaparken suçüstü yakalanmış bile olsa, bunu ona karşı düzenlenmiş olan bir komploya bağlar..
Asla namus ve dürüstlüğü konusunda kimseye ödün vermez.
2- Soyut bir seçmen dalkavukluğudur. Seçmen, aynen müşteri gibi her zaman haklıdır, bunu asla unutmayın der. Zaman zaman “Benim memurum işini bilir” türünde “Benim ekibim işini bilir” gibi ifadelerle onlara yol gösterir. Yalnız, bunu yaparken soyut düzeyde kalmaya ve somut olarak kimseyle ilişki kurmamaya dikkat eder. Bu arada büyük payı almadan, kimseye yarar dokunmasını da istemez.
3- Somut çıkarlar kişiye bu çıkarları sağlayanlarla paylaşmaktır.
Aç gözlü olmamaktır!
Rüşvet ve yolsuzluk kazançları tek başına cebe indirmeye kalkmamaktır.
Bu avantaları kişiye kazanmasına göz yuman, hatta bunları kazanacak düzeye getiren üstlere, hem de bu tezgâhları kuranlara yardımcı olan yandaşlara paylaşmak işin kaidesinden gelir.
Şunu unutmamak gerekir ki bütün yolsuzluklar, paylaşma aşamasındaki anlaşmazlıklardan dolayı dışarı sızar.
4- Sorun çözmek yerine, sorun üretmektir. Aslında bu son madde başarılı bir politikacı olmanın en önemli öğesidir. Esas başarı, sorun çözmekle görevli olan politikacıların, sorun çözer gibi görünüp sorun üretebilmeleridir. Bu ise başarıyı tescilletir.
Halk, yani, seçmen kızsa da bunun bir önemi yoktur.
Çünkü kişinin bir daha ki seçimlere kadar iyiden iyiye vakti vardır.
Bulunduğu yer bu süre içinde kendini kurtarmaya yeter ve artar.
İşte siyasetçi ile politikacı arasında ki farklardan bazıları böyle.
Siyasetçi seçmenini, milletini ve ülkesini düşünürken, politikacı kendini, cebini ve çevresini düşünür.
Siyaset gerçekler üzerine kurulu temel sistem iken, politika yalan, dolan, üçkağıtçılık üzerine kurulu bir oyun sistemidir.
Tek kelimeyle…
Vatandaşa POLİM yapanlara politikacı denir.
Tüm bu analizi yaptıktan sonra kişi kimlerin siyasetçi, kimlerin politikacı olduğuna kendi gözlemlerine dayanarak karar verebilir.
Bu kadar ince ve kalın farkları olan iki kulvarda vekalet alarak bir yerlere gelenleri layıkıyla, hakkıyla o vekaleti kullanıyor olmalarından yanayım.
Demem o ki; Hem seçen, hem seçilen, hem atayan hem talayan bir şekilde ektiğini biçer.
Gün gelir kim bilir ne sürprizler yaşanır.
Allah herkesi kötü sürprizlerle karşılaşmaktan, polim yapanların şerrinden korusun.
Amin.
Bir cevap yazın