Bir kırmızı kart da, hakem rolündeki Zat’a!
Bu hareketi sevdim.
Nedir o hareket?
“Futbolcunun, hakeme kırmızı kart göstermesi..”
Öyle görünüyor ki..
Sadece ben değil..
Herkes sevdi, bu hareketi..
Nasıl sevmesinler..
Ezilenlerin, hor görülenlerin.. “Sen kimsin ki, bir kırmızı kartlıksın”denilenlerin..
Sesi oldu, Trabzonsporlu futbolcu..
Gösterilen kırmızı kartı hakemin elinden aldı..
Ve ona gösterdi..
İşte bu..
Böyle olmalı..
Direniş de..
Karşı çıkış da..
Yeri geldiğinde isyan da..
•
“Ne bu ya!” deniyor..
“Biz her denileni itirazsız yapacak, boyun eğecek emir kulu muyuz?”deniyor..
“Biraz da objektif olun.. Dürüst olun..” deniyor..
Ama dinlenmiyor..
O zaman al sana “kırmızı kart”!
Kimisi bu eylemi..
Tayyip Erdoğan’a karşı bir başkaldırış için de kullanmak istiyor..
Erdoğan, muhalifleri dinlemiyorsa..
Dinlemeden karar veriyorsa..
Yıllarca beraber yürüdüğü insanlara hainlik ediyorsa..
Acılı günlerinde yanında bulunmuyorsa..
“Kırmızı kart” göstersinler..
Ama..
“Zalim” dedikleri bu Cumhurbaşkanı için..
Kimse, tek bir “kırmızı kartlık” somut olay gösteremiyorsa..
Söyledikleri sadece, “İstemiyoruz ya.. İstemiyoruz. Zorla mı?”dan ibaret ise..
Onların “İstemiyoruz” demelerine rağmen..
Erdoğan her seçimde halkın kendisini istediğini, bir daha.. Bir daha.. Bir daha ispatlıyorsa..
Erdoğan yerine getirilmek istenilenler..
Erdoğan’ın halktan aldığı desteğin yarısını bile alamıyorsa..
Erdoğan’a kırmızı kart göstermeye kalkışanların, biraz durup düşünmeleri gerekmez mi: “Aslında kırmızı kartı, biz mi hak ediyoruz” diye..
•
Bu sorgulamayı yapması gerekenlerin arasına..
Nevzat Yalçıntaş da dahil oldu..
Basın Konseyi’nde, başörtü yasakçıları ile kol kola girdi..
“Onlara tebliğ yapıyor” dedik..
Görmezden geldik..
Aydın Doğan’ın yanında..
Fahişe fotoğraflarının yayınlanmasına, Doğan yayın ilkeleri kurulunda olmasına rağmen, ses çıkarmadı..
“Tek başına ne yapabilir ki?” dedik, es geçtik..
Ama kendi etrafındaki çamurlara bakmadan..
Küçücük eleştiri yapanı bile, anında aforoz eden Fetullah Gülen’i görmeden..
Ve en önemlisi..
Şahsı ile ilgili somut bir eleştiri yapmadan..
Tayyip Erdoğan’a laf yetiştirmeye kalkışması..
“Kırmızı kartlık hakem” olduğunu gösteriyor..
Yok öyle..
Hakem pozlarında..
Başörtü yasakçıları ile..
Himmet dolandırıcıları ile..
Zekat istismarcıları ile..
MİT tır’larını durduran hainlerle birlik olmak..
“İtiraz etme”nin bir gereklilik olduğuna inanıyorsanız..
Ki ben de inanıyorum..
En başta..
Fetullah Gülen’e itiraz etmenin nasihatini yapın..
Erdoğan seçime giriyor..
Bir anlamda halkın eleştirileri ile yüz yüze gelmiş oluyor..
Ya Fetullah Gülen?
Ne seçim var!
Ne itiraz..
Gazetelerinde tek bir eleştiri..
“Şunu öyle değil de, acaba böyle mi yapsaydık?” türünden küçücük bir soru görebiliyor musunuz?
Hayır..
Bırakın genel olarak halkın tercihini almayı..
Kendi grupları içinde dahi..
Bir seçim, bir muhasebe var mı?
Yok..
Ama Gülen için tek eleştiri getirmeyen Nevzat hoca..
Almış Gülen’in müridini karşısına..
Sayın Erdoğan’ı eleştiriyor da eleştiriyor..
•
“Körü körüne birisini önemseme” hatasına acaba biz düşmüş olabilir miyiz?
Kendimi sürekli sorguluyorum..
Bu kapsamda..
Kaynak Holding’in başına atanan “kayyım”ın açıklamaları üzerine, Fetullah Gülen’in avukatı Enes Güngören’in, holding ortakları adına yaptığı açıklamaya bakıyorum..
Söylediği şu: “Kayyımlar şirketlerin sahibi değildir. Savcılık tarafından yürütülen soruşturma nedeniyle geçici olarak atanmışlardır.”
Doğru..
Ama bu “doğru”yu söyleyen…
Niçin başka “doğru”ları gizler?
Melek İpek’in de, aile şirketi bile olsa.. Şirkete ait olan taşınmazları, kendi mülkü gibi kullanmasının yanlış olduğunu.. Haramzadelik olduğunu.. Şahsın ikametgahı için kullanılan taşınmazın elektrik, su, doğalgaz bedellerinin, halka açık şirketlerle irtibatı da olan bir şirketin kasasından ödenmesinin yanlışlığını..
Niye söylemez?
Haydi o avukat..
Peki Nevzat hoca da mı avukat?
Ki, bu haramzadeliği ortada olan Melek İpek için..
“Eve almamışlar” nasıl diyebilirsiniz?
•
Hele hele..
Yurtdışına kaçan savcıları hatırlatıp..
Onları savunmak için..
“Mehmet Akif de yurtdışına gitmişti” diye örnek vermek..
Hiç kusura bakmasın..
Nevzat hocaya, “kırmızı kart göstermek” için..
Yeter de, artar!
Mehmet Akif için soruşturma yoktu..
Nitekim hayatta iken döndü, soruşturmaya muhatap olmadı..
Mehmet Akif, bazı yanlışlara ortak olmamak için yurtdışına çıktı..
Nevzat hocanın sahip çıktığı savcı Zekeriya Öz ise, soruşturduğu işadamının parası ile tatil yaptığı için açılan davadan yırtmak amacıyla yurtdışına kaçtı..
Biliyorsan konuş, bilmiyorsan sus, Nevzat hoca!
yeniakit – Ali Karahasanoğlu
Bir cevap yazın