Gümüşhane Tarihinin Tozlu Yollarında Bir Ömür; Kor Fayık Emmi
Yıl 1970'ler.
Gümüşhane'nin yukari köyler… Sobran Deresi boyunca sıralanan Akhisar, Arduç, Demirören, Sarıçiçek, Tandırlık, Tanere, Söğütağıl, Galadaşı, Edişe, Gabeske…
Bir zamanlar köyleri birbirine bağlayan, köylerin sesini şehre şehrin nefesini köylere táşıyan ve her dilden konuşan vardı: Kor Fayık Emmi.
Kimi ona "Deli Fayık" derdi, kimi "Kor Fayık", ama herkes için bir şey kesindi: O bir efsaneydi..
Bugün o yıllar anıldığında yüzlerde bir tebessüm, gözlerde hafif bir buğu beliriyorsa, sebebi onun ardında bıraktığı renkli hikâyelerin hâlâ dilden dile dolaşmasıdır.
Bölgenin Yeşil Küheylanı Fayık Emmi'nin koyu yeşil, 61 plakalı çift kabin Austin kamyonu bir araçtan öte, çocukluğun, gurbetten dönüşün, umut taşıyan yolculukların simgesiydi.
Sırtında yamalı deri yeleği, ağzında kaçak sarma cigarası, başında yan yatmış kasketi… Türk sinemasının kötü karakterlerini andıran sert bakışlarının ardında ise bir Hulusi Kentmen şefkati, bir Kadir Savun şefkati saklıydı.
Kimseye paran varmı sormaz, verenden alır olmayandan ücret istemezdi.
Bir hasta varsa koca kamyonu ambulans yapar yola koyulurdu. Düğünde bayramda ot odun samanda yolda izde ne tür ihtiyaç olursa herkesin yardımına koşar, ihtiyacını diyemeyene çok kızar bağırır çağırdı.
11 Aralık 1932 tarihi, gerçek ismi Faik Ülker olan efsanenin doğum günüydü. Eğitimci-Yazar İsmail Hayal tarafından zaman zaman gündeme taşınan Fayık Emmi; o yıllarda olduğu gibi bugün de anıldığı her yerde yüzlerde bir tebessüm, gözlerde hafif bir buğuya neden oluyor. Bu duruma sebepte onun ardında bıraktığı renkli hikâyelerin hâlâ dilden dile dolaşmasıydı.
Yukarı Köylerin Yeşil Küheylanı
Fayık Emmi’nin koyu yeşil, 61 plakalı çift kabin Austin kamyonu; yukarı köylerde bir araçtan öte, çocukluğun, gurbetten dönüşün, umut taşıyan yolculukların simgesiydi.
Sırtında yamalı deri yeleği, ağzında kaçak sarma cigarası, başında yan yatmış kasketi… Türk sinemasının kötü karakterlerini andıran sert bakışlarının ardında ise tam bir Hulusi Kentmen şefkati, bir Kadir Savun yumuşaklığı saklıydı.
Her sabah horoz sesine karışan motor gürültüsüyle uyanırdı köyler. Fayık Emmi, köylünün yükünü, derdini, sesini alır; Sobran’dan Gümüşhane’ye, oradan Zigana’nın virajlı yollarına vurup Trabzon’a kadar uzanırdı.
Kar Tünelinde Bir Mola, Hamsiköy’de Bir Sütlaç
Yetmişli yıllarda Trabzon yolu…
Torul çıkışından başlayan 160 kilometrelik dar, bazen sisli, bazen çığ gibi inişli çıkışlı bir rota… Kamyonun kasasında hoplaya zıplaya, kimi zaman sobanın ısısına yanaşıp tezek attıkları, kimi zaman tipi altında donmamak için birbirlerine sokuldukları unutulmaz yolculuklar…
Zigana’da mide bulantısına iyi gelen ilk mola, Zehir Ali’de ikinci nefes, Kar Tüneli’nin loş sessizliğinde içilen su ve nihayet Hamsiköy’de kaymaklı sütlacın şifa gibi beklenişi…
Çocuklar için yolculuk zordu belki ama Fayık Emmi’nin direksiyon başındaki hâlleri, motorun tıslaması, köylerden topladığı yolcuların neşesi bir başka coşkuydu.
“Sayın Köy Kamyonu…” – Polislerle Bitmeyen Tatlı Atışma
Onu tanıyan trafik polisleri, yolunu bilerek keserdi. Bir yandan görev, bir yandan sohbet, bolca da eğlence…
Megafondan gelen o meşhur anons:
“Sayın köy kamyonu, lütfen sağa çek…”
Şahin bakışlarını çevirir, yarıya kadar camdan sarkar, önce anlam vermez, sonra kızarır, ardından her zaman olduğu gibi sataşmaya başlardı. Polisin “emniyet kemerin nerede?” sorusuna karşı köprü üstünden kem isteyip kendini koltuğa bağlaması hâlâ anlatılan en güzel anılardan biri.
Sözlü dalaş, küfürler, kahkahalar, karşılıklı “hadi yürü” bakışları…
Bu sahneler bu yollarda her gün yaşanmazdı ama Fayık Emmi geçtiğinde kesin yaşanırdı.
Yolcu Taşımaktan Fazlası: Umut Taşımak
Köylerde onu bekleyen çocuklar için Fayık Emmi; bazen gurbetten dönen babanın kokusu, bazen İstanbul’a giden amcanın bavulu, kimi zaman da uzaklara uzanan hayallerin başlangıcıydı.
Kasaya yüklenen koyunlar, keçiler, güğümler, bavullar…
Her birinin altında aslında bir hayat, bir hikâye taşınırdı.
Sobran’da çay molasında, Sarıçiçek’in eteklerinde, Arduç’un yamaçlarında, Akhisar’ın sert rüzgârında…
O kamyonun uğultusu köylü için “bizden biri geliyor” demekti.
Bir Kahramanın Ardından
Bugün o yollar çift şerit asfalt.
O dar virajların çoğu tünellerle aşılmış, kar tünelinin önünde heyecanla verilen molalar artık nostaljik birer hatıra.
Ama yukarı köylerde hâlâ bir özlem esiyor:
Tozlu yolların “köy kamyonu” King-Kong misali dik duruşuyla ilerleyen, kimi zaman oflaya puflaya, kimi zaman kahkaha attırarak insanı yolundan koparmayan o emektar kamyonun sesi…
23 Aralık 1998'de o sesin sahibi aramızdan ayrıldı ancak Akhisar Köyü aile kabristanlığında sessizce uyuyan Fayık Emmi’nin ardından söylenen tek cümle çok şey anlatıyordu:
“İyi ki vardın Fayık Emmi.
İyi ki bizim yolumuzdan geçtin.”
Ruhuna Fatiha.
.
Kaynak: Hüseyin Özgün - Gümüş Koza