Şimdi hesap vakti!
Türkiye, siyasi tarihinin en kritik seçimini geride bıraktı.
Başkan Erdoğan, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında, 7 düvele karşı girdiği Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinden zaferle çıktı.
Ezici bir üstünlük sağladığı rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’nu 12. kez hezimete uğratmayı bildi.
Sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, “dostlarını” da yendi.
Onun destekleyen Batı’yı, kendini dev aynasında gören binde birlik partileri, dönüş biletleri alan firari FETÖ’cüleri, özerklik hayali kuran Kandil’in eli kanlı militanlarını, millete parmak sallayan kindar tayfayı ve halkı aşağılayan azgın azınlığı resmen sandığa gömdü.
Türkiye’yi yeniden koalisyon bataklığına saplamayı arzulayanların heveslerini kursaklarında bıraktı.
Dünyada adından övgüyle söz ettiren, düşmana ise korku salan yerli ve milli savunma projelerine “dokunma” hesabı yapanların, kirli hesaplarını boşa çıkardı.
“Siz indirin, biz yargılamasını biliriz” diyerek muhalefete akıl veren yargı içerisindeki Moğultay artıklarının karanlık planlarını suya düşürdü.
Türk aile yapısının ruh kökünü hedef alan sapkın akımların ve karanlık oluşumların önüne set çekti.
*
En büyük darbeyi ise olası bir seçim zaferi sonrası “intikam” hesapları yapan ve her fırsatta başta iktidar mensupları olmak üzere devletin şerefli bürokratlarına, vatansever isimlere, yerli ve milli medyaya “yargılanacaksınız” tehditleri savuran azgın azınlığa vurdu.
Başkan Erdoğan, dün elde ettiği 17. seçim zaferiyle, önüne gelene “iktidara geldiğimizde hesap sormazsak namerdiz” diye efelenen namertleri “lök” gibi ortada bıraktı.
Şimdi bu arkadaşlar, dün geceden beri sosyal medya hesaplarından harıl harıl geçmiş paylaşımlarını silmekle meşguller.
Silme şansı olmayanlar ise “kapsayıcı bir dil kullanılsın”, “kutuplaşmanın önüne geçilsin” şeklindeki söylemlerle kıvırmaya, yaptıkları pislikleri unutturmaya çalışıyorlar…
*
Lakin lafı hiç eğip bükmeye gerek yok…
Sırf Başkan Erdoğan’a ve davasına olan muhabbeti yüzünden hemen her gün hakarete uğrayan, “yargılanacaksın” tehditlerine maruz kalan, “o gün geldiğinde bakalım ne yapacaksın” şeklindeki sözlerle psikolojik linçe tabi tutulan ve “güneş yüzü görmeyeceksin” denilerek zindana atılmakla tehdit edilen biri olarak, açıkça ilan ediyorum.
Ben artık bu kesimle “helalleşme” değil, “hesaplaşma” vaktinin geldiğini düşünüyorum.
Durduk yere,
“Hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz. O gün geldiğinde; affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni de unutmayacağız! Yok öyle ‘torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz’ falan. Her şey yeni başlıyor.” diyerek, mütedeyyin kesimi yargılamakla tehdit eden Barış Atay’ın yaptıkları yanına kâr kalsın istemiyorum…
Meclis kürsüsünden “Hepiniz yargılanacaksınız” diye tehditler savuran TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bunu nasıl yapacakmış, anlatsın istiyorum…
“Seçilseler de yönetemeyecekler” diyen sanatçı müsveddesi Levent Üzümcü'den, neyi kastettiğini bağımsız yargıya anlatmasını bekliyorum…
Önceki dönem PKK’nın siyasi uzantısı HDP çatısı altından Meclis’e giren Ahmet Şık’ın, “AK Parti kapatılacak. Hepsi suç örgütü üyeliğinden yargılanacak” şeklindeki skandal ifadeleri yüzünden bedel ödemesi gerektiği kanaatini taşıyorum.
“Muhacir”lere karşı “ensar” olmayı seçenlere yönelik, “Araplar gelsin, sizin karınızın kızınızın ırzına geçsin” diyen ahlak yoksunlarından hesap sorulsun, diliyorum.
*
Hazır dokunulmazlıkları yokken…
Öğretmen, doktor, çiftçi, işçi ve üst düzey bürokratlara parmak sallayan, devletin şerefli memurlarına ‘kanun dışına çıkmış memurlar’ diyen, ‘Sarayın oligarkları’ diye adlandırdığı Türk işadamlarını “Gözünüzün yaşına bakan namerttir” sözleriyle tehdit eden, kamu kurumlarına baskın düzenleyen Kılıçdaroğlu’na…
"Buradan söz veriyoruz. 14 Mayıs'tan sonra milletimizin sandıktan uğurlayacağı Recep Bey ve arkadaşlarına adil davranacağımıza söz veriyoruz” diyen İP lideri Meral Akşener’e…
“Devri sabık şart oldu” tehdidinde bulunan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’a…
Müzakere bile etmeden yerli ve milli şirketlere el koyacaklarını söyleyen CHP’li Selin Sayek Böke’ye…
“Adaletle” mukabele edilmesini umuyorum!
“15 Mayıs'ta Selo çıkacak, Tayyip girecek" diyen HDP’li Hasip Kaplan’ın tehditleri, “Hasip’tir ne yapsa yeridir” sözleriyle geçiştirilmesin istiyorum.
*
Ezcümle:
Buradan uzunca bir “teşhir listesi” yayınlamanın anlamı yok.
Edilen küfürler, hakaretler, tehditler muhakkak bir kenara not edilmiştir.
Eğer yeni dönemde illa bir “kucaklaşma” olacaksa…
Önce bunların hesabı bağımsız yargı eliyle sorulmalı, bu şımarıklığa ve nefret diline “’dur” denilmeli…
Sonra, duruma göre “helalleşip helalleşmeyeceğimize” bakarız.
21 yıldır, edilen hakaretlerden gına geldi…
Haber 7 - Zekeriya Say