Türkiye’yi hâlâ Geziciler yönetiyor!
“Bu ne absürt şey” diyeceksiniz.
Geziciler “Diktatörlüğe gidiyoruz” diye isyan ederken..
Hatta “Diktatörlük ilan edildi” derlerken.
Biz kalkmışız, “Ülkeyi Geziciler yönetiyor” diyoruz, ne biçim iş bu?
Benin iddiam, somut veriler üzerine.
Buyrun, somut olayı aktarayım, kararı siz verin.
Yıl 2012.
% 49 oy ile 3. defa tek başına iktidara gelen AK Parti, orta öğretim kurumları hakkında düzenleme yapmak istiyor..
Düzenleme basına sızıyor..
Solak dergiler. Solak gazeteler, solak televizyonlar.. Yani Geziciler.. Hemen yaygarayı bastırıyorlar.
“Milli Eğitim Bakanlığı, lisede evlenmeye vize veriyor!”
“Verse ne olur, vermese ne olur” diyeceksiniz de..
İşin gerçeğini de bir görelim..
Efendim olay şu: Milli Eğitim Bakanlığı, yeni bir yönetmelik taslağı hazırlamış.
Önceki yönetmelikte, “evlilerin liseye kayıtlarının yapılamayacağı ve ayrıca lisede öğrenci iken evlenenlerin de, kayıtlarının silineceği” yazılı imiş.
Yeni yapılmak istenen yönetmelikte ise, sadece liseye kayıt sırasında “Evli olanların kaydı yapılmayacak” düzenlemesi varmış..
Bu durumda ne oluyor?
Liseye kaydını yaptırdıktan sonra evlenen olursa, “kaydı silinemeyecek”miş!.
Bu ince noktayı Geziciler keşfetmişler..
Hemen vaveylayı koparttılar..
Radikal’inden habersol’una kadar, Gezici bir sürü medya organı..
“Lisede evliliğe vize” diye haberi patlattılar..
Ardından Milli Eğitim Bakanlığı, kendi yönetmelik taslağından hemen geri adım attı..
Ve önceki yönetmelikte olduğu gibi..
Hem “liseye kayıt sırasında evli olanların kaydının yapılamayacağı”nı belirten ifade.. Hem de“lisede öğrenciliği devam ederken evlenenlerin kaydının silineceği”ni belirten ifade... Yönetmeliğe yazılmış..
Böylece..
Geziciler, istediklerini yaptırmışlar..
Marjinal partileri baz alırsanız % 1 oyu ancak alabilen bu Geziciler.. Haydi CHP’yi de onların içine katarsanız. En fazla % 25 oy alabilen bu entel-danteller..
Yönetmelikteki maddenin nasıl düzenleneceğinde, belirleyici rol üstlenmişler..
O günlerdeki hengamede.
Biz bunun farkına varamamışız.
Milli Eğitim Bakanlığı da...
Alttan alta... Kimseye duyurmadan, solaklara boyun eğmiş.. İş kapanmış!
•
Geliyoruz bugüne..
Hemşirelik son sınıfında okuyan bir kızımız.. Mezuniyetine 7 ay kalmış iken.. Evlendiği için kaydı siliniyor.
“Hangi çağda yaşıyoruz” deyip..
Danıştay 8. Dairesi’nde dava açıyor..
“Kanunda kısıtlanmayan bir hak, yönetmelikle nasıl kısıtlanır? Medeni Kanun bana evlenme hakkı veriyor. Anayasa veriyor. Ayrıca, Anayasa, eğitim hakkını düzenlerken, ‘evlenenler’ için bir kısıtlama getirileceğini öngörmüyor.. Kanun, böyle bir engellemeden bahsetmiyor.. Ama bakanlık bürokratları.. Gezicilere boyun eğip.. Anayasa’daki-kanundaki temel bir hakkı, keyfi olarak kısıtlıyor. Anayasa ve kanuna aykırı yönetmelik maddesi iptal olsun, okuluma döneyim, mezun olayım” diyor..
İşi fazla “sen-ben kavgasına” da döndürmemek için.
Dava dilekçesinde şu hatırlatmayı da yapıyor:
“Bakanlık yaptığı düzenleme ile.. Başka liselileri, evlendikleri takdirde açıköğretime kaydırıyor. Klasik lisenin açıköğretimi var. Teknik okulların var. Şu okulun var, bu okulun var. Ama benim devam ettiğim hemşirelik lisesi için, açıköğretim açılmamış.. Ya hemşirelik için de açıköğretim açın ya da bırakın şunun şurasında 7 ayım kalmış, mezun olayım.”
Danıştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulması talebi için “Yok; olmaz!” diyor..
Niye olmaz?
Onlar da bilmiyorlar..
Hani fıkrada anlatılır ya..
1. Dünya Harbi’nden kalma, yıkılmış bir köprünün başında, asker nöbet bekliyormuş..
Oradan geçen birisi, sormuş nöbetçi askere, “Burada siz niye nöbet bekliyorsunuz?”
“Ben bilmem, komutanım bilir” demiş, asker..
Meraklı zat, komutanı bulmuş..
Aynı soruyu sormuş..
Komutan “Ben buraya görevlendirilmeden önce sürekli orada nöbet tutuluyormuş. Ben de devam ettirdim, ama bir bakayım, niye nöbet tutuluyormuş” demiş.
Araştırmışlar.
1. Dünya Harbi sırasında, o noktada çok kritik bir köprü varmış. Onun için nöbet tutuluyormuş. Savaş sırasında köprü yıkılmışsa da.. Savaşın hengamesinde araya kaynamış.. Nöbet tutulmaya devam edilmiş.
Yıllar geçmiş, kimse sorgulamamış. Yine nöbet tutmaya devam..
Taa ki.. Orada geçen bir meraklı vatandaşın sorusu ile, konu aydınlığa kavuşmuş.
Bizim Türkiye’deki, “lisede evlenme yasağı” da, o hikaye..
Yıllar önce koyulmuş bir kural..
Orta öğretim için konulmuş. Arada kaynamış, liseye şamil olmuş..
15 yaşındaki çocuklar için konulan kural, bugün gelmiş 17-18 yaşındaki gençlere de, kanundaki temel hakkı da kısıtlayarak engel olarak karşılarına konulmuş..
Şimdi hemşirelik son sınıftaki kızımız.
İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararını bekliyor..
Benim önerim..
“Kadına dayak.. kadına şiddet” gerekçeleri ile.. Dayak davalarına müdahil olan Aile Bakanlığı..
Bu davaya da müdahil olsun..
“Resmi nikah kıydığı için cezalandırılan” hemşire adayının davasında, onun yanında olsun..
“Evlilik, hemşirelik hakkının elden alınmasına sebeb gösterilemez” desin..
“Aile kurmak, Anayasal haktır.. Anayasal hak, yönetmeliklerle kısıtlanamaz” desin..
Aile Bakanlığı, son yıllarda, Gezicilerin istekleri ile birçok kanun çıkarttırdı, yönetmelik yaptı..
Bunların çoğu, ailenin korunmasından ziyade, “kadını koruma” adı altında.. Ailenin tahribine yönelik..
Bari bu sefer..
“Aile”nin korunmasına yönelik bir çabaya katkı sunsun!
Kaynak: Ali Karahasanoğlu - Yeniakit